English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ K ] / Köyde

Köyde translate French

1,037 parallel translation
Bir gün, haftasonunu arkadaşlarımızla köyde geçirmek üzere yola çıkmıştık.
Nous partions pour la campagne avec des amis.
Köyde ihtiyaç olacak.
On va avoir besoin de nous au village.
Bu köyde yirmi ev var..
Le village en a vingt.
Köyde Georgio'nun ailesiyle birlikteydim.
J'étais à la campagne, dans la famille de Georgio.
Hemen sordum ona, nasıl oldu da bu köyde herkes genç ölürken... sen bu kadar uzun yaşayabildin diye.
Je lui demandai pourquoi tous mourraient si jeunes.
Okumuş biri olarak köyde saygın bir yerin olacaktır.
Et comme écrivain, tu seras respecté dans le village. Que peut-on demander de plus?
Köyde.
Au village.
Böylelikle Debbie'nin o köyde olduğunu anladık.
On pensa que Debbie etait dans ce village.
Bölge hakkındaki malumatın, köyde edindiğin dostların.
Votre connaissance de la zone, vos amis dans ce village.
Sizin köyde hanımlara böyle mi davranılır?
On vous apprend à traiter les femmes comme ça dans votre campagne?
Bizim köyde de bazı şeyleri duyuyoruz.
Oui, on reçoit parfois des nouvelles dans nos bois.
Bizim köyde pek kullanılmaz.
On s'en sert peu dans les bois.
Puglia'da, küçük bir köyde yaşıyorduk.
Nous habitions les Pouilles, un petit village.
Köyde küçük bir kızım var!
Tiens, signe! Tu ne sais pas.
Ama köyde bir Hanımız vardı.
A chacun selon ses besoins.
Köyde.
Dans le "Village".
St. Giles diye bir köyde doğdum. Cornwall'da.
Je suis né dans un village qui s'appelle St Giles, en Cornouailles.
Köyde dolaştım ve evin önünden geçtim.
J'ai traversé le village et je suis passée ici.
Şu köyde evlendik biz.
Nous nous sommes mariés dans ce village.
Köyde?
Au village?
Yoksul... Erkeklerin yorgunluktan yavaş yürüdüğü, ve hayvanların açlıktan böğürdüğü bir köyde.
Pauvre... dans un village où les gens étaient accablés d'ennui, et où les animaux criaient de faim.
Boş yere köyde doğmadım ben.
Je suis un gars de la campagne.
# Ve balıkçıl kuşların kederle ağladığı yerde # Adı pek duyulmamış köyde geçen bir hikâye bu
Les cigales, sur ses rives, chantent la mélancolie des lieux... l'histoire d'un village perdu
# Narayama'ya gitmesi bekleniyor # Köyde uzun zamandır süregelen bir gelenekti bu
aller à Narayama, c'est la coutume... de ce village,
Köyde bu işi benden daha iyi yapan kimse yok.
Dans le village, y a personne qui peut en prendre autant que moi.
# Köyde hiç kimse
Jamais elle n'a été montrée du doigt.
Yiyeceğin çok az olduğu bu köyde şöyle bir şarkı var :
Vous connaissez la ritournelle des villages où il n'y a rien à manger :
Köyde onu bırakacak bir yer buldum.
Je vais le confier à des amis dans mon village natal.
- Savaştan önce köyde yaşıyordum.
- Moi, je suis de la campagne.
Benim köyde yapacak işlerim var.
J'ai une affaire à régler au village Ah ouai...
Bir köyde kaybettim.
Je l'ai perdu dans la vallée.
Bir köyde.
Dans un village.
Burada, köyde, daha farklısın.
Ici, à la campagne, tu es très différent.
Köyde olmak ne güzel!
C'est joli, la campagne.
Daha önce de izinsiz köyde kalmıştı
Ce n'est pas la première fois qu'elle reste au village.
Ona söyledin mi? - Şık bir köyde değil, sade köyde.
- Pas celle des moutons.
Ama orada farklı bir şey bulacağını sanma çünkü köyde de yaşam değişecek.
Mais qu'est-ce que tu crois y trouver? Même au pays, la vie changera.
Benim geldiğim köyde kızlar mart ve nisan aylarında erkeklerden uzak dururlar ne olur ne olmaz diye.
Dans mon village, les filles devaient éviter les hommes en mars et en avril.
Yürüyorum... dur durak bilmeden. Şu köyde yalvaracağım bir lokma verin diye. Sonra yola koyulacağım yine.
Je passerai ce village lŕ-bas... oů je mendierai de la nourriture, et ensuite... je recommencerai ŕ marcher vers toi.
Yakındaki bir köyde dinleniyor.
Il est en convalescence dans un village voisin.
Vadideki köyde üçlü "Üç Deliler" olarak biliniyordu. Ama düşmanlık yoktu.
Dans le village au fond de la vallée, le trio était connu sous le nom de "Les trois fous", mais â part ça, bien vu.
Ben, Scone'de küçük bir köyde büyüdüm.
J'ai été élevé dans un petit village, au centre de l'Écosse.
Neredeler? - Muhtamelen köyde.
- Probablement au village.
O köyde ne şeytanlıklar yapılıyor?
Qu'est-ce qu'ils foutent au village?
Ha, sen köyde kalıyordun.
C'est vrai, t'étais à la cambrousse!
Köyde en fakir insan olması gereken birinin evinde bu kadar servet olması sizi şaşırttı. Gümüş takımlar büyük annemden kalma.
Vous vous étonnez de voir cette richesse..
Köyde evi var. Sahi mi?
Vraiment?
Köyde.
N'est-ce pas?
Köyde istiyoruz.
Mais à la campagne. Comme on voulait.
köyde biri evini yaparken daha inşasına başlamadan önce oradan ilk geçenin
Tu te souviens, Vincenzo?
Sapa bir köyde zor oluyor.
En permission, seulement.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]