Köylü translate French
1,233 parallel translation
Bir köylü, yalnızca eve geldiğinde gürültü yapar, tabii eğer eve gelirse.
Un prolo, ça fait du potin quand ça rentre.
Tanıştığıma memnun oldum, çirkin, köylü orospu çocuğu.
Enchanté, abruti de Rital.
Tekrar köylü oldum, babamın ve dedemin olduğu gibi.
Il est redevenu un paysan, comme mon père et mon grand-père.
Chris, salak bir köylü çocuğu olduğumu ve hislerimin önemsiz olduğunu biliyorum.
Exact, je sors de mon trou de campagne. Mes sentiments ne comptent pas.
Köylü gibi giyinmiş!
Il est habillé comme un coolie!
Burası köy Maxwell. Üstünü değiştirip neşeli köylü dansını yapsana.
Maxwell, tu fais la danse du joyeux paysan?
Bu dünyada öyle çok neşeli köylü var ki.
Il y a déjà trop de joyeux paysans.
Paco, o köylü kıza Al Massey'nin yerini sor.
Paco, demande à cette paysanne où est Al Massey.
Çünkü Percy, ülkenin prensine uygun bir dost olmaktan çok uzak biri olarak, sen ancak köylü bir salağın tozluklarını kapar kaçarsın!
Parce que, Percy, loin d'être un consort adapté à un prince du royaume, tu pomperais l'oxygène à un village d'idiots!
Tonla köylü vardı.
Il y en avait des milliers.
Aptal köylü, tek istediğim eşinle evlenmek.
Imbécile de paysan, je ne veux qu'épouser ta femme.
- Günaydın Prens Edmund. - Günaydın köylü.
- Bonjour, Prince Edmond.
Onlar o köpeğe tatlı bir kız gibi davranıyorlar Eski sahibi öldürülmüştü. Köylü kendi kızına çok kötü davranıyor.
Tu sais, l'ancien chef de famille... a tue le jeune... qui voulait coucher avec elle.
Basit bir köylü kızı baştan çıkardı ve sonra hamile olduğunu öğrenince,.. ... onu aşk hakkında tatlı sözlerle kandırıp buraya getirdi. ... ve bu çatı altında, onu acımasızca öldürdü.
Il a séduit une pauvre fille du village et quand il a su qu'elle était enceinte, il l'a couverte de mots d'amour, puis sous ce toit, il l'a cruellement assassinée.
Basit bir köylü kızı ve 14 yaşındaki bir çocuk mu?
Une pauvre jeune fille de province et un gamin de 14 ans?
Köylü hikayeleri Dr Jones.
Des ragots, Pr Jones.
Birçok köylü öldürdüler.
Ils ont tué des villageois.
Fırlat şunu köylü çocuğu!
Vas-y, pedzouille!
Burada 1908 yılında vahşi yerlilerin çok büyük bir köylü ayaklanması oldu.
Ici a eu lieu un grand soulèvement d'Indiens sauvages en 1908.
Frasier, şu yaşlı zeytin ağacının başında duran köylü kadına bak.
Regarde la paysanne près de l'arbre.
Köylü bir oğlan, Johnny B. Goode yaşardı
Où habite un garçon de la campagne Appelé Johnny B. Goode
Sadece dokunulmaz bir köylü, bir zavallı olduğumu düşünüyorsunuz.
Vous pensez que je suis un paysan, un lardon, un sous-fifre, hein?
- Köylü bir kızın hayalleri.
- Le rêve d'une petite paysanne fiévreuse.
O köylü kızı değil. Haçı altından, elbisesi ise ipekten.
Une petite paysanne qui porterait croix en or et chemise de nuit en soie?
Parlak bir köylü çocuğusun.
Vous êtes un petit paysan malin.
Geleceği parlak bir köylü çocuğu olduğunuzu sanıyordum.
Vous avez le bon sens des paysans...
Hepsi köylü, bilirsiniz.
Ce sont des paysans.
Tanrı aşkına Tiny. O köylü saçmalığında gerçek payı olmalı.
Ces balivernes de pain au maïs, ce doit être du cinéma.
Köylü saçmalığı da ne demek?
Que veux-tu dire "Pain au maïs"?
James Farrow, Dorchester'lı köylü bir herif.
James Farrow, un brave type de Dorchester.
Gereksiz bir köylü.
Alors je peux me rendormir?
Beni köylü bulduğunu biliyorum, ama fikrini değiştirmeme izin ver.
Tu me prends pour un plouc. Laisse-moi ma chance et tu changeras d'avis.
Köylü büyüsü!
De la magie de paysans!
Komşunu köylü kaltağa götürüyorum!
J'emmène ton voisin à la putain de campagne!
Oturduğun bu topraklarda, bu tarlayı gören bir köylü oturup ağlar.
Dans l'état où tu l'as mise, | cette ferme... si un paysan vient la voir, | il se mettra à pleurer.
Bir köylü kambur olabilir ama bir kambur köylü olamaz.
Un paysan peut devenir bossu mais | un bossu ne devient pas paysan.
- Köylü mü?
- Il est paysan?
İyi bir köylü, değil mi?
Ce gentil | paysan ne te plaît pas?
Köylü olmadan önce şehirli bir entelektüeldi.
C'était un intellectuel de la ville qui faisait le paysan.
Muhtemelen keşişlerden biri iyilikleri karşılığında onu şu köylü kızına vermiştir.
Un des moines a dû l'offrir à la paysanne... en échange de ses faveurs.
Amerikan halkına bunun meşru bir köylü ayaklanmasıyla alakası olmadığı konusunda en ufak bir ipucu bile vermediniz.
Vous n'avez présenté aucune preuve démontrant que c'est plus qu'une révolution paysanne légitime.
Bildiğim şu ki, ne okuma yazma bilen ne de ailesini doyurabilen bir köylü, evladının besinsizlikten ölüşünü izlemek zorunda kalıyor. Sizce Marksizm veya kapitalizm onun umurunda mı?
Mais un paysan qui ne peut ni lire ni écrire, ni nourrir sa famille et qui voit son enfant en crever, il s'en fout du Marxisme ou du Capitalisme!
"Köylü Salak Esnaflar Odası" ndaki toplantıda daha da zekilerine denk geldim ben.
On en verrait de plus brillants au Symposium des Idiots de Village.
Bir milyon Çinli köylü Şangay'a girmeyi deniyor.
Un million de paysans veulent vivre sur nos poubelles.
Asker barında köylü istemiyoruz.
C'est un bar pour GI's. On hait les niaks.
- Köylü değilim.
Je ne suis pas un péquenot.
Kö... köylü...
P...
- Günaydın köylü.
- Bonjour, paysan.
Onlar köylü.
Quoi? Ils ne savent rien.
Seni köylü!
Insolent!
Ve bir köylü susuz olduğundan almaz burayı, yapacak çok işi var. İkinci bir sarnıçla, fiyatı yükselir.
Avec une seconde citerne, | ce sera beaucoup mieux.