English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ K ] / Kısacası

Kısacası translate French

1,114 parallel translation
Kısacası huylanıyorum.
Enfin, je suis chatouilleux. Allons-y.
Quarelle'in büyük tutkusu kendi vicudu kısacası.
La grande passion de Querelle, c'est son corps au repos.
Ama beni kısacası ilgilendirmiyorsun.
Tu m'intéresses pas du tout.
işitme, hareket etme ve... kısacası yaşamı oluşturan tüm yeteneklerini yitirmiş olan müvekkilim var.
la parole, l'oue, la mobilité, tout ce qui constitue la vie.
Kısacası Cakarta, soruların cevaplardan çok daha fazla olduğu bir şehir... Fakat kesin olan birşey var : Sukarno'nun Komünist P.K.I... ile sağcı ordu arasındaki konumu... her saat giderek daha belirsiz hale geliyor.
À Jakarta, les questions sont plus nombreuses que les réponses... mais une chose est certaine... la position acrobatique de Sukarno entre les communistes... du P.K.I. et l'extrême droite militaire... semble à chaque instant plus précaire.
Kısacası, benden ne istiyorsun?
En résumé, que veux-tu de moi?
Kısacası bilim adamlarınız için seminerlere başlayacağız.
Les séminaires vont bientôt commencer.
Tüm misafirlerle ilişkiniz olur hep göz önünde olursunuz basit görevler alırsınız kısacası her gün yükselme şansınız olur.
Vous venez au contact de tous les clients, on vous voit toujours, on vous donne de petites missions, bref, vous avez chaque jour la possibilité de venir à mieux.
Kısacası onu eleştirmek imkansız.
Pratiquement impossible a ecarter.
Kısacası, Jimmy, benim işim video oyun salonları çamaşırhane, sigara makineleri ve taşımacılık.
Alors au fond Jimmy, mes affaires ce sont les arcades video... la lessive, les distributeurs de cigarettes... et le transport routier.
Hizmetçilerin maaşlarını ben ödeyeceğim, kısacası orayı ben işleteceğim.
Je payerai les domestiques et je ferai tout fonctionner.
- Kısacası...
- En bref...
" Kısacası, ön şafta aşırı yük binmemektedir.
Vous êtes content? C'est un "original".
Yani kısacası,...
Je vous le dis franchement.
Kısacası bir daha onu göremeyebileceğim.
Ça se passera plus ou moins comme ça.
Kısacası erkek kardeşimden nefret ediyorum.
En deux mots, je déteste mon frère.
- Kısacası. - Kısacası.
En gros, c'est ça.
Kısacası geceliğini ve terliklerini giyer ve Pazartesi gecesi dergilerle yatağa girer. - Ve bir kase lima fasulyesiyle. - Evet, evet.
Elle enfile sa chemise et ses mules et se couche le lundi soir avec des journaux et une gamelle de haricots verts!
Kısacası, ölüme uçuyoruz, Howard.
Techniquement, on est morts.
Kısacası evine gidip, biraz uyumanı istiyorum.
Je veux que vous rentriez chez-vous. Allez dormir.
Kısacası..... işimi bitirip her şeyi hazırladıktan sonra..... üstümü başımı yıkadım. Temiz çamaşır, ceket giydim. boynuma kravat bile taktım.
Bref, quand j'ai eu fini et que tout a été prêt... j'ai pris un bain... j'ai mis des vêtements propres, une nouvelle veste, et même une cravate.
Kısacası, hep erkeğin dediğini yapması gerekmiyor.
Elle doit comprendre qu'elle n'a pas toujours à faire ce que dit le garçon.
Kısacası,
En bref,
Kısacası, sizlere elveda.
En fait, c'est ca. Goodbye.
Kısacası, kar yağmasını beklemeyin.
En tout état de cause, on étouffe comme un trou de balle.
Kısacası... zamanının çoğunu hayır işlerine ayırır.
En un mot, elle prend le temps de se consacrer à des œuvres charitables.
Kısacası ; benim tahminim çoğunuzun yerlerinin sattırılıp başka... bir yere taşınmak zorunda bırakılacağınız yönünde.
Donc d'après moi, la plupart d'entre vous devront vendre et déménager ailleurs.
Kısacası bayım, teslim oluyoruz.
"En bref, Monsieur, " je me rends!
Kısacası, bir Alman casusu, her bir savaş planımızı Almanlara uçuruyor.
Vous semblez surpris! J'ignorais que nous faisions des plans de bataille.
Kısacası, politik karar vermek dediğiniz şeyi yapmak durumunda kaldık. O mükemmeldi.
Nous avons donc pris une décision politique.
Kısacası, onların ticaret açığını kapatmaya yardım ediyoruz.
Il faut bien que quelqu'un aide les gringos et leur déficit commercial.
Kısacası, özgürlük uğruna onu arkadan becermemi mi istiyorsunuz?
- Vous me proposez d'enculer quelqu'un au nom de la liberté?
Kısacası ağzınızın suyu akmasın.
Bref : bavez pas.
Kısacası maskeni kontrol et Çapkın.
Bref : vérifie ton masque.
Yani, kısacası Mini etekli olan benim.
Après tout, c'est moi qui porte la mini-jupe.
Kısacası Laura'yı öldüren hortlağın işi.
Pour faire court, c'est l'oeuvre du même monstre qui a tué laura
Sen bir nevi ayrıldığına göre... Boş ver işte, kısacası senin için ufak bir parti vermek istedik.
On s'est dit que maintenant que tu vas t'en sortir, allez, on a voulu te faire une petite fête.
Şöhret ve servet kaygısı olmadan çalışmak Öyle bir seyahat ki aya şans eseri muzaffer. Kısacası parazit sarmaşık olmayı kendine layık görmeden hatta olmaksızın bir meşe ya da ıhlamur tırmanma daha yukarılara boy ver tek başına. Hak ettiğine bak.
Travailler sans souci de gloire et de fortune à tel voyage auquel on pense dans la lune triomphant, par hasard regarder le mérite.
Kısacası, bir şöhrete dönüştüm. "
"En bref, je suis devenu une célébrité."
Kısacası, iniş sistemleriniz çökmüş durumda. Birkaç dakika içinde, sesimizi de duyamayacağınızı tahmin ediyoruz.
Nos systèmes de guidage sont en panne, et nous allons être réduits au silence.
Kısacası, istediğimiz derslere göre genel not ortalaman 2,3.
En gros, vous avez 12 de moyenne... pour les matiθres requises.
Kısacası, olması gereken bu mu?
Si on s'en sort, c'est comme ça que ça va être?
Kısacası törene katılıp sonucu izleyeceğim.
Alors... je vais aller aux Oscars, voir si je gagne.
Bu harika bir iş değil. Kısacası böyle.
Pour résumer les choses, ce n'est pas un boulot très glamour.
Kısacası, yağ asitlerinin kontrol edilmesinden bahsediyor.
Dans ce résumé, on parle du concept... - de manipulation des acides gras.
Kısacası, ben kiminle işbirliği yaptığımı bilmek isterim.
Ça aiderait de savoir qui vous êtes.
Kısacası, alt sınıfın bizi daha iyi yarınlar inşa etmekten alıkoymasına izin veremeyiz.
En bref, ne laissons pas les classes inférieures nous empêcher... de construire un avenir meilleur.
Kısacası acı ve keder tazmin edilebilir.
La douleur et la souffrance sont indemnisables.
Kısacası milletle oynardı ve sonra da sinirlendirirdi.
Quand il n'y arrivait pas, il devenait un peu nerveux. Qui était-ce?
Kısacası antika kafalı.
Bref, elle a des idées périmées.
Kısacası, Adam bu sene sonuna kadar Hawk'larda kalıyor.
En substance,...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]