Laertes translate French
97 parallel translation
Ne var? Bir dileğin varmış bizden. Nedir Laertes?
Ta demande est accordée d'avance.
Danimarka kralından haklı bir talepte bulunacak olup da sessiz kalmak olmaz. Nedir istediğin Laertes? Rica minnete gerek yok, isteğini olmuş bil şimdiden.
Que souhaites-tu de moi?
Hâlâ burada mısın, Laertes?
Encore ici, Laërte?
Dinle Laertes, eğer sevgili babanın ölümündeki gerçeği arıyorsan, dost, düşman dinlemeden, bu işte kazanan kim, kaybeden kim demeden gözü kapalı saldırmak mı senin öç alma yolun?
Pour venger un père chéri, frapperez-vous amis et ennemis?
Laertes, bırak acını paylaşalım seninle, yoksa hakkımı yemiş olursun.
Laërte, je partage votre peine. Ne me refusez pas.
Laertes, babanı gerçekten seviyor muydun?
Aimiez-vous vraiment votre père?
Ama sevgili Horatio, bil ki çok üzgünüm, Laertes'e karşı aşırı gittiğime çünkü kendi derdimin aynasında onun da çektiği acıyı görüyorum.
Je regrette de m'être oublié envers Laërte. Car nos griefs sont très semblables.
- Önemi ne bu beyin adını anmanın? - Laertes'in mi?
Pourquoi m'en parlez-vous?
İyi biliyorsunuz, Laertes'in ne kadar değerli olduğunu. Silahşörlüğünü kastetmiştim, efendimiz.
Vous savez comme Laërte excelle aux armes.
Kral bahse girdi, efendimiz, Laertes'le siz karşılaşırsanız, on iki kapışmada sizden ancak üç puan fazla alabilir diye.
Le roi gage qu'il n'aura pas trois touches de plus.
Hamlet miydi Laertes'e haksızlık eden? Asla.
Hamlet blesser Laërte?
Hamlet çıkar da Hamlet olmaktan, Laertes'i kırarsa kendinde değilken, Hamlet değildir bunu yapan, inkar ediyor bunu Hamlet.
Pas Hamlet. Si Hamlet, hors de lui-même offense Laërte, ce n'est plus Hamlet qui agit!
- Siz hiç almasanız da olur, Laertes. Benim acemiliğim karşısında, sizin ustalığınız, karanlık gecelerdeki yıldızlar gibi,... -... gösterir yine de kendini.
Mon inexpérience va faire resplendir votre art.
İkinizi de gördüm, ama Laertes bir hayli ilerletmiş işi, onun için 3 puan bağışladı bize.
Je ne crains point cela. Mieux exercé, il te rend des points.
Gelelim üçüncüye, Laertes. Ama bırakın şakayı, gösterin artık kendinizi.
Laërte, vous vous amusez.
Laertes, gel şimdi bakalım. Ne var?
Et maintenant, Laerte, quelles nouvelles?
Güle güle Laertes, gününü gün et.
Profitez de vos belles heures.
Taşan denizler bile daha çabuk dolduramaz ovayı genç Laertes ve arkadaşlarından daha önce.
- Sauvez-vous! L'océan déborde sur le rivage avec moins d'impétuosité que Laerte et ses émeutiers ne submergent vos gens.
Laertes kral olacak. " diyorlar.
"Nous voulons Laerte pour roi!"
"Laertes kral olacak. Laertes kral."
"Laerte sera roi!"
Soğukkanlı ol, Laertes.
- Calmez-vous, bon Laerte.
Nedir seni böyle ayıklandıran, Laertes, dünyaları yıkarcasına?
Quelle est la cause de ta violente rébellion?
Söyle Laertes, nedir çileden çıkaran seni?
Pourquoi cette grande colère, Laerte?
Dinle Laertes. Eğer sevgili babanın ölümündeki gerçeği arıyorsan dost, düşman dinlemeden, bu işte kazanan kim, kaybeden kim demeden gözü kapalı saldırmak mı öç alman?
Mon bon Laerte, vous cherchez la vérité sur la mort de votre père, mais votre vengeance doit-elle ruiner sans discrimination amis et ennemis, gagnants et perdants?
Laertes, bırak acını paylaşalım seninle, yoksa hakkımı yemiş olursun.
Ne me déniez pas le droit de partager votre douleur.
Laertes, sen de dinlen.
Ecoutez cela, Laerte.
Eğer doğruysa geldiği, Laertes. Nasıl doğru olabilir, ama neden olmasın ki? Diyeceklerimi yapar mısın?
Puisqu'il en est ainsi, vous laisserez-vous guider par moi?
Laertes, babanı sever miydin?
- Quoi donc? Votre père vous était-il cher?
Ama sevgili Laertes, dinle beni.
Mon cher Laerte, faites ceci :
Kız kardeşiniz boğulmuş Laertes.
Votre soeur s'est noyée. Noyée?
Bu Laertes, soylu bir gençtir. Dinle.
C'est Laerte, un très noble jeune homme.
- Bırak şu deliyi, Laertes.
II est fou, Laerte.
Tanrı adına bağışla onu, Laertes.
Pour l'amour de Dieu, laissez-le!
Ama sevgili Horatio, çok üzgünüm kendimden geçtim, Laertes karşısında.
Mais j'ai des remords de m'être mal conduit avec Laerte.
Prensim, soylu Laertes saraya geldi bu yakında.
Laerte vient d'arriver à la cour.
- Laertes mi?
De Laerte?
İyi bilirsiniz prensim, Laertes'in ne kadar değerli olduğunu.
Vous n'ignorez rien de la valeur de Laerte!
Laertes'in kını, kayışı ve bütün takım taklavatıyla 6 Fransız kılıcı ve 6 hançer koyuyor ortaya.
... six épées et six poignards avec leurs accessoires, ceinturons, pendants...
Kral bahse girdi efendim. Laertes sizden 12 çarpışmada ancak 3 puan fazla alabilir diye.
Le roi a parié que sur douze passes entre vous, il ne fera pas trois touches de plus que vous.
Benimle sorduruyorlar. Laertes ile şimdi mi karşılaşmak isterseniz başka bir zamana bırakılmasını mı?
Il veut savoir si vous êtes prêt à combattre avec Laerte ou si vous souhaitez attendre.
Kraliçe karşılaşmadan önce birkaç tatlı sözle Laertes'in gönlünü almanızı diler.
La reine vous demande de faire bon accueil à Laerte.
Laertes, gel şimdi bakalım.
Et toi, Laërte?
- Söyle, nedir dileğin Laertes?
Que désires-tu?
Güle güle git Laertes, gününü gün et.
Pars à ton gré, Laërte.
- Başka ne yapılacak? - Bu Laertes, soylu bir gençtir.
Et quoi ensuite?
- Bırak şu deliyi, Laertes.
Il est fou, Laërte.
Efendimiz, soylu Laertes saraya geldi bu yakında.
Laërte est revenu à la cour.
- Ne oldu, Laertes?
Eh bien, Laërte?
Bir dileğiniz varmış bizden. Nedir Laertes?
Quelle est votre requête?
Söyle nedir dileğin, Laertes?
Que voulez-vous donc?
- Ama geciktim. - Hâlâ burada mısın, Laertes?
- Je m'attarde trop.