Laius translate French
131 parallel translation
- Laius.
- La : ï : os.
Vâkur timsâli Laius konuş!
Laios, notre père orgueilleux, parle!
- Doğruyu söylediğini düşünüyorsun.
Tu crois à son laius?
John'a riske girmeme konusunda konferans verip duruyorum.
Je fais un laius à John sur la théorie du moindre risque...
Kendisini satın alamayacağım konusunda diskur bile çekti.
J'ai même eu droit à un laius sur la corruption.
Şimdi büyük konuşma geliyor değil mi içinde tüm iki dolarlık kelimeleri içeren.
Et maintenant, j'ai droit à ton laïus, celui des grandes occasions.
Amatör politikacılar hakkında yazdığın şeyler hoşuma gidiyor, Dave.
- On attaque où cette fois? J'aime bien ton laïus sur les politiciens amateurs.
Birisinin zavallı oyuncuları toplayıp, onlara nutuk atmadığı bir açılış gecesi görmedim hiç. Kimse moral konuşması yapmadı daha.
Il n'y a pas eu de laïus.
Moral konuşması mı?
Un laïus?
Bir konuşma hazırladım. Rodney Harrington okuyacak. - Eminim kötü okur.
J'ai écrit un laïus que Rodney Harrington doit lire.
Konuşmayı unuttum.
J'ai oublié le laïus.
Benimle devam ederseniz insanlar tekrar incir yaprağı takmaya başlamadığı sürece işsiz kalmayacaksınız.
Laïus de 1 er mai, quelle barbe! Cela va sans dire, cadres et ouvriers doivent collaborer et non s'affronter.
Selena'yla hem çalışıp hem de Joey'e bakabilir miyiz, bilmiyorum.
Fin du laïus!
Senden önce, kral Laios'tu.
Laïus, celui qui fut roi avant toi.
Laios sarayında mı öldürüldü?
Laïus a-t-il été tué dans son palais?
Her kim Laois'u kimin öldürdüğünü biliyor ise o kişinin kendisini suçlayacağını bilse dahi konuşmasını kralınız olarak emrediyorum.
Celui qui sait qui a tué Laïus doit parler. Même si les mots servent à l'accuser.
Hiçbir iz bırakmaksızın Laios'un öldürüldüğü ne kadar oluyor?
Combien de temps a passé... Depuis que Laïus a disparu, sans laisser de trace?
Öyleyse kralınız Laios'un ölümüyle ilgili olarak hiç soruşturma yapmadınız mı?
Bien. Qui a tué Laïus, ton roi? Et tu n'as jamais cherché à savoir.
Çünkü kardeşin beni Laios'u öldürmekle suçluyor.
Parce que ton frère m'accuse d'être l'assassin de Laïus.
Kocam kral Laios'a bir kehanette bulunmuşlardı.
Un jour, une prophétie parvint à mon mari, le roi Laïus.
Sana söylemeliyim ki Laios çocuğu tutturup ayaklarını bağlattı ve onu bir dağa attırdı ve sonuç olarak çocuk öldü.
Sache aussi que Laïus chargea quelqu'un d'emmener notre fils, de lui lier les pieds, de le jeter du haut d'une montagne. Où il mourut.
Laios bir yol sapağında öldürüldü.
Laïus a été tué à un croisement.
Laios nasıl görünüyordu?
Comment était Laïus, alors?
Kocan Laois yolculuğa yalnız mı çıkmıştı? Ona eşlik eden muhafızlar var mıydı?
Dis-moi, Laïus voyageait-il seul ou avec une escorte?
Geri döndüğünde senin Laois'in yerine geçtiğini görünce bana kendisini Teb'den mümkün olabildiğince uzağa gödermem için yalvardı.
Quand il te vit sur le trône de Laïus, il m'implora de l'envoyer faire paître nos troupeaux aussi loin de Thèbes que possible.
Eğer o adamla Laois arasında bir bağ varsa...
S'il existe la moindre ressemblance entre Laïus et lui...
- Laois'in hizmetçisi miydin? - Evet.
Tu étais l'esclave de Laïus.
Laios'a aitti.
C'était le fils de Laïus.
Söyledikleri hoşuma gitmedi.
Pas aimé son laïus.
Bu söylevi kaç kez dinlediğimizi bilen var mı?
Savez-vous combien de fois j'ai dû écouter ce laïus?
Konuşmamı beğendin mi?
Alors, il t'a plu mon laïus?
Önce, neden böyle söylediğini açıkla!
Que signifie ce laïus?
Mucize, üstat meşhur konuşmasını unuttu.
Le doyen a oublié son laïus.
Saydın mı yoksa ziyaretçilere anlattığın bir şey mi bu?
Vous les avez comptées? Ou c'est votre laïus de guide?
Yunanistan gezilerini bitiremediler!
Et tout ce laïus sur la Grêce!
Şu hazırladığı konuşmaya ne diyeceksin? Kesin bir kitaptan çalmıştı.
Et son laïus, qu'il a pêché d'un manuel?
İşte bu.
C'est mon laïus.
- Moral verici konuşman için sağ ol.
- Merci pour le petit laïus.
Bu, satış konuşmamdı.
Fin du laïus de vente.
Tanıştığıma memnun oldum. Birikmiş bilinçsizlik saçmalığından bahsetti mi?
Il vous a déjà sorti son laïus à propos de l'inconscient collectif?
Ama ne bu gevezelik.
Mais tout ce laïus.
Hayır ve olmayacağım da. Küçük konuşmanı kendine sakla.
Je ne le serai jamais, alors épargnez-moi votre laïus.
Sonra uçağa binersiniz. Pilot kesinlikle kabin içi ses sistemini kullanıyordur. Bu adamlar pilot oldukları için çok heyecanlıdır, kendilerine bile tahammül edemezler.
Puis, vient l'inévitable laïus du pilote tellement fier d'être pilote qu'il ne se sent plus
Ben sadece... kapanışım üzerine... çalışacağım.
Je vais préparer mon laïus.
- Şimdi konuşma geliyor.
- C'est parti pour le laïus.
- Özel sosla ilgili konuşmamı bitirtmedin. Bu huysuzluktur.
- Je n'ai pas fini mon laïus sur la sauce.
- Örnek olarak bu ses nasıl geliyor?
- Ça te paraît correct comme laïus?
Bundan daha saçma bir şey duymadım.
Arrête ton laïus, Confucius c'est le truc le plus vaseux que j'aie entendu.
- Bu senin cesaret verici konuşma şeklin mi?
- C'est ton laïus? - Peut-être.
Ev sahibinin nutuklarını dinledik.
On se tape le laïus du maître de maison.
Hazırladığım konuşmayı bitirince sadece oradan çekileceğim. Çünkü onlar kendilerininkine başlayacaklar.
Après avoir terminé le laïus habituel, j'opine du chef mollement... et ils entament le leur.