English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ L ] / Lance

Lance translate French

12,934 parallel translation
- Seni hastaneye götüreceğiz şimdi.
- Tu pars pour l'hosto. - Lance.
Açıyorum.
On y va. - Je le lance.
Ben savaşın mızrağıyım.
Je suis la lance de combat.
Bana anlatmak istermisin ilk olarak.
Tu m'en parles avant... Non, je me lance.
Sadece kapıyı arala ve ruloyu fırlat lütfen.
Ouvre la porte un peu et lance le rouleau.
Birşeyler gördüğümüzde, istediğimizde... hemen dalıp alıyoruz.
On voit un truc qu'on veut, on se lance et on le prend.
Uluslararası Bisiklet Birliği, 2012 yıIında Lance Armstrong'un şampiyonluklarını geçersiz saymıştı.
L'Union Cycliste Internationale a annulé les titres de Lance Armstrong en 2012.
Lance Bass açıkladığında oradaydım gazete bayisinde...
J'étais là quand Lance Bass a fait le sien.
Aslına bakarsak, Kimmy, şunu bilmelisin ki, Lance süper bir eşcinsel ismi.
En fait, Kimmy, Lance est un prénom super gay.
Bu yüzden tüm vaktini oda arkadaşı Lance ile spor salonunda geçiriyor.
Il fait tout le temps de la muscu avec son coloc, Lance.
Bu garibimi yem olarak bırakıyoruz, aslan geldiği zaman da sen sapanınla onu vuruyorsun.
On laisse cette pauvre chose comme appât, et quand le lion arrive, tu lui tires dessus avec ton lance-pierre.
- Sapanımla.
Mon lance-pierre.
Kılıcı ve mızrağı da kırılmış.
Son épée et sa lance étaient brisées.
- Alev silahını kullanın.
- Utilisez le lance-flammes.
Sonunda bir çingeneye gitmiş. Çingene ona bu canavarı öldürmenin tek yolunun yeşil camdan yapılmış bir mızrağı apandisine saplamak olduğunu söylemiş.
Alors, il rendit visite à un gitan, qui lui dit que la seule manière de tuer ce monstre était de le poignarder dans son appendice avec une lance faite de verre vert.
O da yeşil camdan bir mızrak yapmış ve canavarın apandisine saplamış.
Alors il fabriqua une lance en verre vert et poignarda le monstre dans son appendice.
- Hadi!
- Lance toi!
Sizemore büyük bir hikâye döngüsü başlatıyor ve hafızayı tamamen temizlememizi istiyor.
Sizemore lance un gros scénario. On doit éliminer les poids morts.
Arceneaux buz dağının görünen yüzü.
Arceneaux n'est que le fer de lance.
Riske gir tatlım.
Lance les dés, chéri.
Sara Lance.
Sara Lance.
Bayan Lance?
Mademoiselle Lance?
Eğer 5 sene önce olduğum adam olsaydım burayı alev püskürtücüyle yakar kül ederdim.
Si seulement j'étais le même homme qu'il y a cinq ans, c'est au lance-flammes que j'attaquerais cette endroit!
Evet, arazisine girenlere mızrakla saldırmaktan bir sene Samut Prakarn hapishanesinde yatmış.
Il a passé un an à la prison Samut Parkarn pour avoir attaqué des intrus avec une lance.
Çekiç, kamuflaj bandanası ve bilek roketi.
Un marteau, un bandana camouflage, et le lance-pierre.
Bir kere o bilek roketi.
Primo, c'est un super lance-pierre.
O kadar bilgeyse, niye ateş topu lazım?
S'il est si sage, pourquoi il lance des boules de feu?
- Tamam. Seni kim yetiştirdi bilmiyorum ama sana yeni boya kalemleri alacağım çünkü lahana atıyor gibi olmuş.
J'ignore qui s'occupe de toi, mais je vais t'offrir de nouveaux crayons, car là, on dirait qu'il lance des choux.
Demogorgon'la bilek roketinle mi savaşacaksın?
Tu veux combattre le Démogorgon au lance-pierre?
- Bilek roketini çıkar!
- Lance-pierres! Vite!
O piçi ateş topuna tut.
Lance-lui une boule de feu.
Yangın hortumuna dikkat et.
Attention à la lance d'incendie!
Doğrudan söyleyeceğim.
Bon, je me lance.
- Lance... - Her şey yoluna girecek.
- Tout ira bien.
Aziz Patrik bu geleneği başlattı ve bu yüzden onu kutluyoruz.
C'est St Patrick qui a lancé ça, d'où la célébration.
Ve o anda sana pişmanlıktan kaynaklanmayan bir bakış attı.
Alors, il vous a lancé un regard où ne transpirait aucun remords.
Mary, kardeşin ile birlikte on yıl önce Lookinglass üzerinde çalışmaya başladığınızda milyarlarca kişiye ulaşmayı bekliyor muydunuz?
Mary, quand votre jumeau et vous avaient lancé Lookinglass, il y a presque 10 ans, imaginiez-vous que vous auriez un milliard d'utilisateurs?
Biri bana çekiç fırlatmıştı.
Machin-chose m'a lancé un marteau.
Blaine ve Missy Bedava Davetiye'yi başlattılar.
Blaine et Missy ont lancé Stamp Free.
Lance Bass?
Lance Bass?
Adı Lance.
Mais il s'appelle Lance.
Gerildim ve Prometheus'daki patlamalarla ilgili konuşmaya başladım.
Je suis devenu nerveux et je me suis lancé dans une diatribe sur les trous dans l'intrigue de "Prometheus".
Merdiven olayından sonra okula döndüğü ilk haftada kafeteryada çocuğun birine kola kutusu fırlattı.
Dès son retour après son exclusion, il a lancé une canette pleine sur un garçon.
Fırlat.
Lance.
Ona bir ateş topu attım ve öldü.
J'ai lancé une boule de feu et il est mort.
- Hayatımda sadece bir yeri taşladım.
J'en ai lancé qu'une fois.
Hayır, hayır, sahip, sahip. Kalanlıktı ve korkmuştum iznimi göstermeden köpekleri üstüme saldılar.
Non maître, il faisait noir et j'avais peur et ils m'ont lancé les chiens avant que je puisse montrer mon laisser-passer.
Vur hadi.
Lance-toi.
Kanseri tedavi etmek için annesinin adına bir vakıf kurmuş gibi.
Et après 2010? Il a lancé une fondation au nom de sa mère contre le cancer.
Evet muhtemelen o yüzden vakfı kurmuş.
C'est pour ça qu'il a lancé la fondation.
Bazı arkadaşları bir ayakkabı fırlatmış ve kızın birine gelmiş.
Un ami avait lancé une chaussure sur une fille.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]