English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ L ] / Lavabo

Lavabo translate French

925 parallel translation
Özel bir şey yok, 4 numarada kırık bir lavabo.
Rien de spécial, un lavabo cassé au numéro 4.
Şu kırık lavaboyu görmek istiyorum.
J'aimerais voir ce lavabo cassé.
Şu lavaboyu kim kırmış kesinlikle öğrenmek isterim.
J'aimerais bien savoir qui a pu casser ce lavabo.
Bu sırada da lavaboyu kırıyor.
Ce faisant, il abîme le lavabo.
Demek lavabo bu ha?
Alors c'est la salle de bains?
İsterseniz lavabo su tarafta.
Les toilettes se trouvent derrière cette porte.
Lavabo boş.
L'évier est vide.
Tuvalete mi gidiyor, yoksa gizli polise mi anlayamazsın.
On ne sait jamais s'il va au lavabo ou à la police.
Lavaboda yıkanamazsın.
On ne peut pas se baigner dans un lavabo.
Her yatak odasında sabit lavabo var.
- A chaque étage Un cabinet de toilette jusque chez les domestiques
- General'in lavabosunu doldurayım. Lütfen.
Je peux remplir le lavabo.
Lavabo koridorun başında, sağdaki son oda.
Les toilettes sont au fond.
Batıdaki en temiz lavabo dediğini sanmıştım.
Dire que la côte se prétend nickel.
- Ayna o kadar kirli ki yüzünü bile göremiyorsun.
Pas la glace du lavabo.
Tuvaletteki aynaya bir göz at.
Allez voir la glace du lavabo.
- Öyleyse kendi lavabonu kullan.
- Alors, utilisez votre propre lavabo.
Koridordaki dolapta bir çift ayakkabı buldum. Süet ayakkabılar, 5 1 / 2 numara.
J'ai trouvé ces chaussures dans le lavabo.
Kokuşmuş banyoya girip kokuşmuş yüzümü yıkadım.
Après, dans cette saleté de lavabo, je me décrasse.
Duş teknesinde, şampuanlanan bir tane daha var.
Y en a une autre près du lavabo qui se lave les cheveux!
Tıraş aynam, küvetim ve paltomu asmak için bir dolabım var.
Un miroir pour me raser, un lavabo, une penderie et c'est tout.
Lavabo ne tarafta?
Où sont les toilettes?
Lavabo mu? Sağda.
Là, sur votre droite.
Altında muşambadan dolaplı lavabo.
Un évier recouvert de lino.
7 : 25, lavabo, kiler, buz kutusunu temizle.
7h25 : Nettoyer l'évier.
Musluğu, hatta affedersiniz, tuvaleti bile kullanamayız.
Pas question d'utiliser un lavabo... ou même les cabinets.
Ben erkekler tuvaletini düşünmüştüm.
Je pensais au lavabo des messieurs.
Diş macununu kim döktü?
Qui a mis du dentifrice sur le lavabo?
Lavobaya iseyebilir miyim?
- Je peux pisser dans le lavabo?
Hangi beyefendi olsa lavabo için 50 dolar verir.
N'importe quel homme en offre 50 pour un tour aux toilettes.
"Bay Fitzsimmons... lavabo için, 50 dolar."
"M. Fitzsimmons, toilettes pour dames, 50 $."
Bu sıçanların her biri lavabo için 50 dolar vermesine rağmen, banka hesabım altı ay öncesine göre 9 dolar azalmış.
En dépit du fait que ces ordures allongent 50 $ pour les toilettes pour dames comme des marionnettes, j'ai 9 $ de moins sur mon compte en banque qu'il y a six mois.
Lavabo için 50 dolar.
50 $ pour les toilettes pour dames.
Carmen, çoraplarını niye lavaboda yıkıyorsun?
Pourquoi lave-tu tes bas dans le lavabo?
Sağlık bakanı... adı neydi? Lavabosundan yılanbalıklarının geldiğini görmüş.
Le Ministre de la Santé a trouvé des anguilles dans son lavabo.
Ben de seni önünde bir lavabo dolusu bulaşık bir de eteklerine yapışmış bir bebekle hayal ettim.
J'imaginais un évier rempli d'assiettes. et un bébé qui tirait ta jupe.
Ev sahibiniz lavabo ve tuvaletinize bakmamı söyledi.
Le plombier. Le propriétaire m'envoie vérifier vos lavabos.
Lavabo. Tuvalet.
Lavabo, toilettes.
WC kaidesinden lavabo önde.
C'est le lavabo qui mène contre le WC.
Yarışı önde götüren lavaboya güçlü baskı var.
Le lavabo consolide son avance.
Bitiş çizgisinde WC'den lavabo sonra kanepe, askılık, ayaklı abajur ve Joanna Southcott'ın kutusu.
A la ligne d'arrivée : lavabo contre WC. Suivent sofa, portemanteau, lampe et enfin, boîte à prophéties.
Lavaboya değil!
Pas dans le lavabo!
Havluları lavaboda durula.
Rincez-les dans le lavabo.
Uluslararası Küvet ve Lavabo Firması..
Baignoires et éviers SA.
Duş teknesini yıkadım. Sanki ben hiç bulunmamışım gibi davranabilirsin, istersen.
J'ai nettoyé le lavabo, vous pourrez faire comme si je n'avais jamais été là.
Önce mutfak lavabosu, sonra da sobanın pilot lambası.
D'abord le lavabo de la cuisine, puis la lumière du four.
İşte sana lavabo, genç adam.
La voilà, la baignoire.
Lavabo ne tarafta?
Les toilettes?
Bu da diş fırçası. Lavaboda diş macunu var.
Si tu veux te laver les crochets, tu as le dentifrice sur le lavabo.
Tüm şişe lavabo deliğine boşaldı. - Penisilin alıyor musun?
Vous avez pris de la pénicilline?
Odada bir lavabo var.
Vous avez un petit lavabo, messieurs..
- Evet, lavabo orada.
- Ouais, là-bas.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]