Leadership translate French
145 parallel translation
... liderlik vasıflarına sahip olmadığından. " dedi.
C'est juste que certaines qualités de leadership vous font défaut. "
Önemli olan, polo oynamanın askerin liderlik eğitimine katkısının olması.
Le polo est une très bonne formation... Je dis que le polo est une formation au leadership pour les officiers.
Önderlik, elle tutulabilen bir yetenek değildir.
Le leadership est immatériel.
Önderliği bir insanda görüp de tanımak,.. ... açık ve herkes tarafından anlaşılacak bir dille tanımlamaktan çok daha kolaydır.
Il est bien plus facile de reconnaître un leader que de définir le leadership en des termes clairs et universels.
Önderlik öğrenilir mi?
Est-ce que le leadership s'apprend?
Yoksunluktan bıktık işsizlik, onursuzluk umutsuzluk lidersizlik.
Nous sommes une nation fatiguée d'être sans... sans emploi, sans fierté... sans espoir... sans leadership.
Sizin liderliğe ulaşmadaki başarınız bu tür şeylere iyi bir örnek.
Votre succession au leadership est un bon exemple de ce genre de chose.
Zayıf noktası, sağlam bir liderlik için sorumluluk almayı reddetmesi bu hükümeti dibe götürecek.
Sa faiblesse, son refus de prendre responsabilité pour un leadership ferme, va faire tomber ce gouvernement.
- Eğer... Liderliğinden vazgeçmezse.
- A moins que... s'il venait à abandonner le leadership.
Eğer daha iyi bir adam liderliği ondan almazsa.
A moins qu'un meilleur homme lui enlèverait ce leadership.
Bir liderlik krizinin yaklaştığını düşünüyorlar.
Ils perçoivent une future crise de leadership.
Onlar partinin veya ülkenin iyiliğini düşünmüyorlar, bir sonraki liderlik yarışını düşünüyorlar.
Ils ne considèrent pas le bien du Parti ou le bien du Pays, mais uniquement la prochaine course pour le leadership.
"Bakanlar, liderlik kargaşasında makam elde etmeye çalışıyorlar."
"Ministres en train de manoeuvrer en vue d'une éventuelle lutte pour le leadership."
Eğer gerçekten boğazına kadar pisliğe batmış çevreci liderlerle dolu bir dünyada... Sırf iyi bir insan muhaliflerinden daha becerikli biri olduğu için... G.D.C.nin hiçbirşey olmamış gibi destek vereceğini sanıyorsa Korkarım...
S'il croit que le mouvement écologiste, en sifflotant gaiement, va apporter son soutien à cette lamentable parodie de leadership écologiste, parce qu'il est sympa et en progrès sur ses prédécesseurs, votre patron n'est que le PDG du Royaume Enchanté.
... Bu teşkilatın amacına bağlılığımı yineliyorum Arabulucu siyasetine, Liderlik politikasına ve barışın devamındaki ısrarına.
... que je promets l'engagement de l'ONU... dans une politique d'intervention une politique de leadership... une politique agressive, de maintien de la paix.
Çaba göstermediğimiz ya da isteksiz olduğumuz için değil lider ve güven eksikliğinden dolayı.
On a perdu. Pas que l'envie nous manquait, mais par manque de leadership, de confiance.
Demokrasinin yerini küresel diktatörlük aldı.
Nous avions perdu la démocratie au leadership mondial.
Buna liderlik denir.
Ça s'appelle "leadership".
Müthiş bir liderlik performansıydı.
Superbe démonstration de leadership.
ve eğer yeterince vurgulayamayacağım bir sözcük varsa, Susan liderliktir.
Il y a un mot sur lequel je ne saurais trop insister : Le leadership.
Siyah toplum liderleri merkezde toplantı düzenliyor. - Gitmelisin.
Le Black Leadership organise un rassemblement au Hope Center, tu dois y aller.
Sizin dedektif yükünüz ne durumda?
Ce n'est pas du leadership! Et vous, Inspecteur Wagenbach...
Buna istersen liderlik krizi de.
Appelle ça une crise de leadership.
Fazladan beş dolarlar gelecek haftaya yapacağımız başlangıç seminerinin tutarlarını karşılayacak.
que les 5 dollars supplémentaires par tarte suffiront à couvrir le prix du séminaire avancé sur le leadership, dans 15 jours de ça.
Bu liderliği gösterir.
C'est une preuve de leadership.
Liderlik.
Leadership.
Sadece liderliği büyümede görmüyorum.
Je ne vois pas la hausse du leadership.
Vizyon. Liderlik. Gelişme.
Vision, leadership et progrès.
Liderlik adına harekete geçtim. tüm dünyanın bilmesi için... Amerika yerde sürünüyor olabilir, ama daha işi bitmedi.
Ainsi, en absence de leadership, j'ai agi pour faire savoir au monde que l'Amérique était assaillie, mais pas morte.
Liderlik yeteneklerinizi göstermek içinde bir gösteri olurlar, ve iyi bir takım çalışmasıdır.
C'est un bon moyen de montrer votre leadership, et ça permet de souder une équipe.
Sen liderlik hakkında çok şey biliyorsun, John.
Vous vous y connaissez en leadership.
Komutanım, liderliğinize kesinlikle inanıyorum.
Votre leadership est la seule chose en laquelle je crois vraiment.
Onun liderliği ve sizin cesaretiniz ve birlik oluşunuzla Gospel Hill hepimizin yuvası olarak kalabilecek.
Grâce à son leadership et à votre unité et courage... Gospel Hill peut encore être notre demeure.
Makineyi çalıştırmanın tek yolu Liderlik Matriksi adında bir enerji kaynağı.
Le seul moyen de l'activer est avec une clé légendaire nommée la Matrice du leadership.
Liderlik Matriks'i bulunmaz, hak edilir.
La Matrice du leadership n'est pas trouvée, mais méritée.
Ethan. Sangala'daki soykırıma karşı durmak dünyanın gözünde liderliğimizi ve saygın duruşumuzu pekiştirdi.
Ethan... s'opposer au génocide au Sangala a rétabli notre leadership et notre autorité morale aux yeux du monde.
Fakat sana karşı dürüst olacağım liderlik yeteneğine çok fazla hayran olduğum söylenemez.
Mais je vais être honnête avec toi, je n'admire pas ton talent de leadership.
Büro'nun, suçla bilimsel yollarla mücadele için modern teknikleri. Ve müdürümüz J. Edgar Hoover'ın ileri görüşlü liderliği.
Les techniques d'enquête modernes du Bureau, fondées sur la science, et le leadership visionnaire de notre directeur, J. Edgar Hoover.
Doktora tezinde sadece mantıklı düşünenlerin artmasıyla orta sınıf aldatmacasının sona ereceğini ve bu hayalin küllerinden yeni bir liderliğin doğacağını belirtmişsin.
Dans votre thèse de doctorat, vous affirmiez que la dialectique était en développement, que l'illusion de l'existence d'une classe moyenne mourrait et qu'un nouveau leadership naîtrait des cendres de ce rêve!
O liderlik benim işte!
C'est moi, le nouveau leadership!
Peter bir şirketi yönetmeyi senin bildiğinden daha fazla bilmiyoruz. Joe nerede?
Peter, nous ne nous y connaissons pas plus que toi en leadership.
Köpeklerinize karşı liderlik göstermezseniz. Ya tutarsız davranacaktır ya da dominant tavır sergileyecektir.
Si nous n'affirmons pas notre leadership sur nos chiens, nos chiens vont avoir un comportement instable ou un comportement dominateur.
Kendine bir liderlik stili seç ve öyle kal.
Un conseil, choisis-toi un style de leadership et tiens-toi à ça.
Böyle söylendiği zaman, beni beceriksizmişim gibi gösteriyor.
Dis comme ça, j'ai vraiment l'air inefficace. C'est le secret d'un bon leadership.
Lider özelliğini kaybetmiş.
Son leadership s'est infecté.
Ben Brother Chung bu borçlu Yani liderlik
Je dois cela à Chung So leadership Brother
Dört yıl boyunca, Hristiyan Başkanlık Ödülünü alan kişiye bakıyorsun.
J'ai été quatre fois lauréate du Prix du Leadership chrétien. Oui?
Sanki birisini parti liderliğinde Thatcher'a karşı yarışmaya davet eder nitelikteydi.
Il ne supportait plus sa tyrannie. C'était presque une invite à défier son leadership.
Harika bir liderlik örneği sergiledin.
Superbe démonstration de leadership.
Çeviri ; scarface21 A. Aziz KARAKAŞ İyi Seyirler...
"Appelle ça une crise de leadership." Proposition Joe
Ne kadar zamanımız var?
Il ne s'agit pas de questions techniques mais de problèmes de leadership. Combien de temps a-t-on?