Leipzig translate French
108 parallel translation
- Karl Goerdeler'e, Leipzig Belediye Başkanı?
- Ou Carl Goerdeler, le maire de Leipzig?
Leipzig'den doktor Goerdeler?
Ou le Dr Goerdeler de Leipzig?
Gustaf Meyerheim, Leipzig'li deli âşık kurbanlarından birini korkuturken.
C'est Gustaf Meyerheim, l'amant fou de Liepzig... terrorisant une de ses victimes. C'est beau, hein!
Leipzig'den. Bardello'nun geçen hafta orada öldüğünü öğrendim.
II vient de mourir.
Oradan Varşova'ya ve Leipzig'e gider. Ve sonra Doğu Berlin'e. Ve 10'da 9'u yanlış numaradır.
De là, on vous connecte avec Warsaw... avec Leipzig, et enfin avec Berlin-Est... et 9 fois sur 10, le numéro n'est pas bon.
Leipzig'e gitmek için Freiberg'den ayrıldığımızda.
Nous quittions Freibourg pour Leipzig...
Leipzig'de bir saldırı olacağına dair yeni bir söylenti var.
Une grande attaque est prévue contre Leipzig.
En önemli uçuşumuz. Büyük L. Leipzig.
Le grand L. Leipzig.
Leipzig düşmanın en büyük suni petrol rafinerisidir.
Leipzig est la plus grande raffinerie de pétrole de l'ennemi.
Leipzig semalarına vardığınızda, tanımakta güçlük çekmezsiniz.
Une fois au-dessus de Leipzig, vous la reconnaîtrez.
Leipzig Üniversitesinden Profesör Meister'a bir telgraf çekmenizi istiyorum.
J'aimerais que vous télégraphiez au Professeur Meister à Leipzig.
Leipzig'e gidiyorsunuz, değil mi?
- Vous rentrez à Leipzig? Non.
- Leipzig Üniversitesinden.
De l'Université de Leipzig.
Bir saat içinde Leipzig'e giden bir tren var.
Le train pour Leipzig part dans une heure.
Leipzig'de kalabileceği bir yer ayarladın mı Paul?
Vous lui avez trouvé un logement à Leipzig?
Megaera'yı bulduğumuzda, Carla ile Leipzig'de buluşabilirim.
Quand nous aurons trouvé Mégère, j'irai la rejoindre.
Leipzig'e ulaşamayacak.
Elle n'arrivera pas à Leipzig.
Eğer istasyona ulaşabilirse, akşam 5'de Leipzig'de olacak.
Si elle arrive à la gare, elle sera à Leipzig à 17h.
Leipzig'de ders verirken öğrencileriniz hiç böyle düşünmüş müydü?
Est-ce que, par hasard, un de vos étudiants... en a fait un exposé quand vous étiez à Leipzig?
Leipzig'li Nazerman.
J'en rougis.
Bak, Tessie.
Nazerman de Leipzig. Regarde, Tessie...
Ben de Leipzig yakınlarındaki Neunhagen şubesi sekreteriyle yer değişimi için seçildim.
Et je fais un échange avec la secrétaire de la branche de Neuenhagen près de Leipzig.
Leipzig Doğu'da değil mi? Duvarın ötesinde, değil mi?
Leipzig est à l'Est derrière le Rideau, non?
Bunun sonucu olarak da... Bunun sonucu olarak da çalışmalarımı bu alanın ileri gelen isimlerinden Profesör Gustav Lindt'le birlikte yürütmek üzere Leipzig Üniversitesi'nin hizmetine sunuyorum.
C'est pourquoi... j'offre mes services à votre université de Leipzig, espérant y travailler avec l'éminent professeur Lindt.
Çünkü siz ne aramanız gerektiğini bilmiyorsunuz. Peşinde olduğum bilgi Liepzig Üniversitesi'nde bir bilimadamının kafasının içinde.
Parce que le renseignement dont j'ai besoin se trouve dans la tête d'un savant de Leipzig.
Ama Leipzig'deki bu Profesör üstesinden gelmiş mi?
Tandis que le savant de Leipzig...?
Leipzig'deki ajanınızın adını öğrenmeliyim.
Le nom de votre agent, à Leipzig?
Nişanlınız Liepzig'de asistanınız olarak çalışmak istiyor.
Elle désire être votre assistante à Leipzig.
- Şimdi Liepzig'e doğru yola çıkın. - Ne, bugün mü?
Vous partez pour Leipzig.
Gromek sizi bavullarınızla birlikte Liepzig'de karşılayacak.
Gromek sera à Leipzig avec vos bagages.
Ne kadar süre Leipzig'te olacaksınız?
Vous restez ici longtemps?
Örgüte ait. Leipzig-Berlin arası çalışan resmi otobüsle aynı yolu kullanıyoruz.
Nous suivons la même route que le "Leipzig-Berlin".
Tanrı'nın da isteğiyle Leipzig'e St. Thomas Okulu'na müzik yönetmeni ve koro şefi olarak çağırıldı, orkestra şefliğinin ardından koro şefliği yapmak başlangıçta kendisine pek uygunsuz görünmüştü.
ainsi Dieu fit qu'il fut appelé à Leipzig comme Directeur de la musique et Cantor à l'école Saint-Thomas, bien qu'en vérité cela ne lui convint au commencement pas du tout de devenir Maître de la chapelle Cantor,
Aynı zamanda orgun yapısını derinlemesine biliyordu ve bir keresinde Leipzig Üniversitesi'ne St. Paul Kilisesi'nin yeni orgunu incelemeye davet edildi.
Il connaissait aussi à fond la construction des orgues, et avait été une fois invité par l'université de Leipzig à examiner le nouveau grand orgue de l'église Saint-Paul.
Ve birkaç yıl sonra Herr Telemann tarafından Leipzig'de kurulan Collegium Musicum'dan yöneticilik teklifi aldı.
Et encore quelques années plus tard, il obtint la direction du Collegium musicum, que M. Telemann avait fondé à Leipzig.
Ve üç hafta sonra Leipzig'de St. Thomas'da evangelist Matthew'dan sonra, Kutsal Cuma boyunca Akşam Dualarında, Passion müziğini çaldı.
Et trois semaines plus tard il dirigeait à Leipzig, pendant les vêpres du Vendredi Saint à Saint-Thomas pour la première fois. sa musique de passion d'après l'évangéliste Matthieu.
" Birkaç yıldır, Leipzig'in belli başlı kiliselerinde müziği yönettim, fakat kusurum olmadığı halde art arda gelen suçlamalarla ızdırap çektim, aynı zamanda ödenekler de azaltıldı.
J'ai eu pendant quelques années et jusqu'ici la direction de la musique des deux églises principales de Leipzig, mais en cela j'ai dû subir sans faute de ma part l'une ou l'autre offense, et aussi de temps en temps une diminution
Ve önceki yıl Polonya Kralı ve Litvanya Büyük Dük'ü seçilen Prens ve eşi,
Et lorsqu'enfin le prince et son épouse réjouirent de leur auguste présence la ville de Leipzig, messieurs les étudiants voulurent le jour où, un an plus tôt,
Leipzig'i varlıklarıyla şereflendirdiğinde, öğrenciler ona olan sadakatlerini bir müzik akşamında bir konserle gösterdiler.
Sa Majesté avait été élue Roi de Pologne et Grand-Duc de Lithuanie, témoigner par une musique nocturne de leur très-humble dévotion.
Üniversitede teoloji eğitimi alırken Sebastian'dan da müziği ilerletmek için yardım aldı.
Il était inscrit à l'université de Leipzig comme étudiant en théologie et Sebastian lui faisait faire en même temps des progrès en musique, et l'avait chargé de l'instruction de mes trois fils,
Liepzig'deki Müzik Bilimleri Topluluğu'na girişi üzerine kurallara uygun birkaç org varyasyonu dikte ettirdi.
Il était maintenant entré dans la "Société des Sciences Musicales" fondée à Leipzig par son élève Mizler, et fit encore graver dans le cuivre quelques variations canoniques pour l'orgue, qu'il avait fournies lors de son entrée dans cette société.
Fakat sadece birkaç saat sonra yüksek ateşin ardından gelen bir felce mağlup oldu ve iki çok başarılı doktorun bütün çabalarına rağmen bir akşam acısız ve huzur içinde son nefesini verdi.
Seulement quelques heures plus tard il fut surpris par un coup de sang que suivit une forte fièvre à laquelle, malgré tous les soins possibles de deux des plus habiles médecins de Leipzig, il succomba un soir doucement et saintement.
Margherita Leipzig'li.
Margherita, de Leipzig.
Sevgilim... Nuremberg, Leipzig ve Köln'ü unuttun.
Chéri, tu as oublié Nuremberg, Leipzig et Cologne.
Peki ya Leipzig ve Köln?
Et Leipzig et Cologne alors?
Leipzig'den bir kürk sevkiyatı geldi.
Un stock de fourrures est arrivé de Leipzig.
Sadece Leipzig'den gelen kürkler var.
J'ai des fourrures de Leipzig.
Gustaf Meyerheim, Leipzig'li deli âşık.
Gustaf Meyerheim l'amant fou de Liepzig.
Leipzig'de biliyorlar.
- Sauf à Leipzig.
Evet, ilginç. Yalnızca iki parmak civarında ve gene de Leipzig ile Dusseldorf arasından daha mı uzak?
C'est étrange, il y a seulement deux pouces et pourtant c'est
Haklısınız.
- plus long que de Leipzig et Düsseldorf? - Vous avez raison.