English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ L ] / Lesbos

Lesbos translate French

63 parallel translation
Neyse ki geceleri uyumak yerine başka şeyler yapmaktan hoşlanırım.
Leur fête de Lesbos! Évidemment, la nuit, je préfère faire autre chose que dormir.
"Lesbos ihtişamının sonu."
Ainsi passe la gloire de Lesbos...
Evet. Mykonos, Midilli adası, likör, zeytinyağı.
Mykonos, Lesbos, l'ouzo, l'huile d'olive.
Lindsay ve Melanie bir parti düzenlediler. Bir sürü yakın lezbiyen arkadaşlarını, Ayrıcalıklı akrabalarını ve
Lindsay et Melany ont fêté ça en invitant une flopée de copines lesbos, toute leur famille et... nous, les amis du père, dans leur maison.
Her zaman söylerim, lezbiyenlerle arkadaş olmanın iki sebebi var.
Une lesbos n'a que deux intérêts.
Hoşçakal, benim tatlı lezbiyen sevgilim.
A très vite, ma petite Lesbos d'amour.
Demek sen de tamamen lezbo oldun, Jeanie?
Alors, t'es complètement lesbos aussi, Jeanie?
Lezbo ekspresi bu tarafta.
Direct vers le lesbos-express.
Hepsi lezbiyene benzemiyor değil mi?
Elles n'ont pas toutes l'air de Lesbos, n'est-ce pas?
En iyi uzo, Midilli adındaki Yunan adasında üretilir.
Le meilleur ouzo vient de l'île de Lesbos.
Su karşıdaki Yunanlı da Midilli'ye ibne keçilerini otlamaya gitsin.
Le Grec d'en face n'a qu'à aller sur Lesbos nourrir ces pédés de boucs...
- Lesbos Adaların'da.
- dans l'île de Lesbos.
İki... O adanın adı Lesbos şekilde söyleniyor...
2... le nom de l'île se prononce Lesbos...
- Döndün mü? - Bazı değişiklikler yaptım Steve. Ama sonunda Lesbos'tan döndüm.
J'ai un peu changé, Steve, mais... je suis enfin rentré de Lesbos.
Lesbos'ta olan birini tanımıyorum.
Je ne connais personne à Lesbos.
- Bir akşam Lesbos'ta yalnızken bir kadını çıplak halde görmenin bir yolunun olup olmadığını merak ettim.
Une nuit, tout seul à Lesbos, je me suis demandé s'il y avait moyen de voir encore une femme nue.
İbneler ve lezbiyenler de herkes gibi boşanıp hayatlarını mahvedebiliyorlar.
Les pédés et lesbos peuvent foutre en l'air leurs vies, tout comme les autres.
Burası bir lezbiyen barı.
C'est un bar de lesbos.
Ne diye beni lezbiyen barına getirdin?
Pourquoi on est dans un bar de lesbos?
Midilli Adası'ndan bahsetmiyorum bile... Adadaki tüm erkek, kadın ve çocukların eşcinsel olduğunu düşün.
Sans oublier Lesbos, imagine, une île où chaque homme, femme, enfant est lesbienne.
Hadi öt bakalım yoksa seni öyle bir fişlerim ki... önümüzdeki beş yıl... Tehachapi'de adaleli erkek Fatmalara ev yapımı içki ikram edersin.
Dites la vérité, ou je vous accuse de complicité et vous passerez 5 ans a servir du vin frelaté aux lesbos de la prison Tehachapi.
Ters çevirince ne oluyor?
Ça a l'air normal. Retourne-la. - LESBOS!
Bak. Göğüs. Jilly.
- LESBOS!
Başka bir kadınla tanıştım ve Lezboz adındaki... muazzam bara gittim ve en sonunda kendimi evde hissettim.
J'ai rencontré une autre femme et... Nous sommes allés dans ce bar merveilleux appelé "Lesbos" et je me suis enfin sentie chez moi.
Persler geldiğinde, Lezboz'u terk etmeyeceğimizi söyleyeceğiz!
Quand les Persans viendront, on leur dira qu'on ne quittera pas Lesbos!
Lezboz.
C'est Lesbos!
Biz lezboyuz.
Nous sommes Lesbos!
Ve lezbo olarak, kız barlarının ardı ardına... kapanmasına göz yumamayız!
Et en tant que Lesbos, on n'a pas le droit de rester les bras croisés pendant qu'un bar pour femmes ferme l'un après l'autre!
Bu lezboz!
C'est... Lesbos!
Pers ulağının hayalarına tekme atarak, lezbolar bir mesaj gönderdi.
En lattant les couilles du messager, les Lesbos ont envoyé leur message.
Persler ofislerine döndü. Ve iş arkadaşlarına, 30 lezbiyenin onları nasıl içeri almadığını anlattılar.
Les Persans sont revenus à leur bureau, et ont raconté comment les trente Lesbos refusaient de les laisser entrer.
Lezbolar....
Lesbos!
Lezbolar!
Lesbos!
Lezbiyenler, Persler'i saatlerce püskürttüler. Dışarıda tuttular! Dekore etmelerini engellediler!
Pendant des heures, les Lesbos ont empêché les Persans de s'approcher, les tenant au loin, les empêchant de décorer.
Lezbiyenler tutundular.
Les Lesbos... ont tenu.
Lezboz!
Lesbos!
Bay Xerxis, lezbiyenler çekilmiyorlar.
M. Xerxès, les Lesbos ne bougent pas.
Bu lezbiyenlerin icabına bizzat kendim bakmalıyım!
Je vais devoir m'occuper de ces Lesbos personnellement.
Koca bir gün geçti ve lezbolar... yeni bir Pers saldırısının gelmesinin an meselesi olduğunu biliyorlardı.
Un jour entier est passé, et les Lesbos savaient qu'une seconde attaque des Persans était imminente.
Yoldaşı lezbolara baktı.
Elle observait ses camarades Lesbos.
Lezbolarını uyanık tutabilmek için, başka çaresi yoktu.
Afin de garder ses Lesbos éveillées, elle n'avait pas le choix.
Taze hazırlanmış kahve, lezboların canlanmasını sağlamıştı. Ama bu yeterli olacak mıydı?
Avec du café chaud, les Lesbos ont retrouvé vie, mais cela suffirait-il?
Yerlerinizi alın, lezbolar! Dışarı çıkın!
- Prenez position, Lesbos!
Ama lezbolar öyle değil.
Mais pas les Lesbos.
Ve böylece Lezboz kurtuldu!
Et ainsi les Lesbos ont été sauvées.
Açık olduğum için ben aptal mıyım?
C'est un film de lesbos. C'est quoi le drame?
Hayır seni pislik, Lesbos, Yunan adası.
Je sais, Lesbos, île grecque.
Siz sevicisiniz.
T'es carrément lesbos.
Çünkü kahramanlarım gibi gay olmak istemem Billie Jean King, Susan Sontag Sappho of Lesbos, ve bundan şüpheliyim Nane Şekeri Patty.
- Oui, car je ne voudrai pas être gay comme mes héroïnes Amélie Mauresmo, Marguerite Yourcenar, la poétesse Sappho, et je suspecte Dora l'exploratrice.
Çok seksi, hele bir de lezbiyen olunca.
Super canon. Dans le genre aigri, flippé et lesbos.
Ellen DeGeneres "Lezler ile Yaşam"? Evet, o benim.
Ellen DeGeneres Live à Lesbos?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]