Libre translate French
18,681 parallel translation
Size uçuş puanı hediye etmeyi düşündük. Böylece siz Florida'ya taşınırken, eğer boş koltuk varsa birinci sınıfta uçacaksınız.
On vous fait cadeau de nos miles comme ça, quand vous déciderez de déménager en Floride, vous pourrez voyager en première, s'il reste une place de libre.
Özgürsün.
Tu es libre.
Beni öldürmek işleri yoluna mı koyacak zannediyorsun?
Donc, vous pensez me tuer sentirai enfin libre?
Özgür insanların hikayesi şans eseri değil bilerek ve isteyerek yazıldı.
L'histoire de l'homme libre ne s'écrit pas par hasard. mais par choix.
Özgür hissedecektim. - Her zamanki sorunlardan kurtulacaktım.
Juste me sentir libre, laisser toute cette merde en orbite
Sonrasında bir kuş kadar özgür -
Pas avons que nous ayons fini notre conversation. - Ensuite vous serez libre de faire...
Bundan sonra bir daha özgür olamayacağım.
Je ne serai plus jamais libre, pas après ça.
Oldukça bağımsız düşünen biri olduğunuzu söyledi.
Il dit que vous êtes un libre penseur.
Özgürlük!
Enfin libre.
Özgür ruhlu birisi.
Un vrai esprit libre.
Nehir güvenli.. ... en azından şimdilik.
La voie est libre pour l'instant, du moins.
Ama kendisi ortada yok.
Et il n'est pas libre.
Gitmekte özgürsün.
T'es libre de partir.
Yakında özgür kalacak ve Lexa ölecek.
Bientôt, il sera libre et Lexa sera morte.
Halkım günyüzü görene dek durmayacağım.
J'arrêterai pas avant que mon peuple soit libre.
Yok, gece çekimi var yani gece yarısından önce olmaz.
Non, on a un tournage de nuit, alors je ne serai pas libre avant minuit.
Apartmanda başka kiralık daire yok mu?
Aucun appart est libre dans le bâtiment?
Dedim ki kendi kendime, özgür olacağım.
J'ai su que je devais être libre.
Özgürlüğü için elinden geleni yap!
Fais tout ce que tu peux pour qu'elle soit libre! Ne tirez pas!
Özrügsün.
Tu es libre.
Özgür.
Libre.
Özgür müyüm?
Je suis libre?
İnsanlar senin işlerini yapar sen de hayâllerinin peşinden gitmekte özgür kalırsın.
Les gens font toutes tes corvées, tu es alors libre de suivre tes rêves.
Biliyor musun, eğer iş birliği yaparsan annenle uyku saatin hakkında konuşabilirim.
Tu sais, si tu coopères, Je peux discuter avec ta mère d'un temps libre écourté.
Eski hayatımda bolca boş vaktim oluyordu.
Dans ma vie précédente, j'avais beaucoup de temps libre.
Kuş gibi özgürdü.
Il était léger, complètement libre.
60'lı yılların özgürlük ve aşk felsefesine ne oldu?
Il est où tout votre amour libre bidon des sixties, là?
Ya iş birliği yapar ve elini kolunu sallayarak gidersin ya da bok yoluna kodese gidersin.
Donc vous pouvez coopérer et sortir libre d'ici ou allez en prison pour de mauvaises raisons.
Hapse girmeyeceksin.
Tu sors libre.
Bu sabah gerçekleşen acil durum duruşması Asher'ın beraatine karar verdi.
Une audience d'urgence tenue ce matin a déclaré Asher un homme libre.
Uzanıp kendimi kurtarabileceğim bir bıçak var.
Il y a ce couteau que je peux atteindre pour me couper libre.
Hem ayrıca ben senin özgür olmanı istiyorum.
Et de plus, je veux que vous soyez libre.
- Özgür mü?
Libre?
Korunmanı değil özgür olmanı istiyorum.
Non seulement protégée... mais libre.
Hayatın boyunca hiçbir zaman özgür olmadığını sanıyorum.
Je suppose que vous n'avez jamais été libre de toute votre vie.
Kocamı seçmekte özgür değildim.
Je n'ai pas été libre de choisir mon mari.
Peki başka bir prensin özgür olmana izin vereceğini mi sanıyorsun?
Et croyez-vous qu'un autre prince vous aurait permis d'être libre?
Peki, "özgür" derken ne demek istiyorsun?
Quand vous dites "libre", que voulez-vous dire?
Nasıl özgür olabilirim?
Comment puis-je être libre?
Seçim şansın olsaydı sana en çok hazzı ve tatmini ne verirdi?
Si vous étiez libre de choisir, qu'est-ce qui vous apporterait le plus de satisfaction?
Özgürüm.
Libre.
Tanrı'ya şükür, özgürsünüz.
Dieu merci, vous êtes libre.
Özgür irade ve insanın rızası çekirdek programlamamın bir parçası.
Le libre arbitre et le consentement sont mes programmes de base.
Nasıl hâlâ özgürsün?
Pourquoi es-tu encore libre?
Boş vakitlerini böyle mi geçiriyorsun?
Est-ce la façon dont vous avez passé votre temps libre?
Hangi boş vakti?
Qu'est-ce que le temps libre?
- Yatak arkadaşı sanırım.
- J'ai vu. - Haschich et amour libre, je suppose.
Bazı fedakarlıklar yapmalıyız, boş zamanlarımız gibi.
On doit renoncer à certaines choses, comme le temps libre.
Bu gece boş musun?
T'es libre ce soir?
Özgür mü?
- Libre?
Yatak arkadaşlığı.
L'amour libre...