English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ L ] / Linge

Linge translate French

2,402 parallel translation
Riley'i göğsünden 9 kez bıçaklayıp çamaşır makinesinin arkasına atıyor.
Il met 9 coups de couteau à Riley, puis le cache derrière le lave-linge.
Kuru temizlemeye vereceğim kıyafetler bile senden daha önemli.
Mon linge est plus important que vous.
Şimdi hatırladım İçerde yıkama ve kurutma için makinem var.
Je viens de réaliser que j'ai une machine à laver et un sèche linge à l'intérieur.
- Çamaşır sepetinde buldum.
Dans le panier à linge.
Bilgin olsun, sıcak su ikinci makinede az, orada renklileri yıkayabilirsin ve dördüncü makine hâlâ yumuşatıcıyı erken ekliyor yani, narin çamaşırların için onu kullanma.
Pour info, la température est inadaptée sur la deux, donc couleurs seulement. Et la quatre libère l'adoucissant un cycle trop tôt. - Évite de l'utiliser pour le linge délicat.
bakalım hanginiz atışını kurutucunun arkasından yapacak.
Voyons un peu comment vous allez pouvoir tirer cette boulle depuis le sèche linge.
Havluyu midesine sar.
Il faut que tu appuies fort ce linge contre son estomac.
Hayır, gardroba çık ve birkaç çamaşır al.
Non, non, va dans le placard. Prends du linge.
Hızlı biten seyahatlere yetecek bir çamaşırhanem yok.
C'était un court séjour. Je n'ai même pas de linge sale.
Bence, ailenin hepimize yetecek kadar kirli çamaşırı var zaten.
Je pense que ta famille a assez de linge sale pour nous tous.
Kuru temizlemeden kıyafetlerimi aldıktan sonra kağıtları bırakmayı unutma.
N'oublie pas de déposer ces papiers après avoir pris mon linge au pressing.
Çamaşır sepetinde kanlı bir gömlek buldum.
J'ai récupéré une chemise ensanglantée dans un panier à linge.
Ian Wallace'ın çamaşır sepetindeki bana vermiş olduğun gömleğin üstünde bu var.
C'est sur la chemise que tu m'as donnée provenant du panier à linge d'Ian Wallace.
Olay esnasında karşı çatıda çamaşır asan iki tanığımız var.
Deux témoins qui étendaient du linge sur un toit ont vu Angel pousser Keisha.
- Çamaşır yıkıyoruz.
Euh... On s'occupe du linge...
Jane Austen'ın mezarında pervane gibi dönme sesi.
Jane Austen se retourne dans sa tombe, comme un chat dans un sèche-linge.
Kirli çorap asıp noel babadan güzel hediyeler bırakmasını ummak.
On suspend du linge sale en espérant y trouver des cadeaux.
- Onları bana ver.
- Donne-moi le linge.
Hem çamaşır hem kurutma makinesi var, merkezi havalandırma var.
Il y a une machine à laver et un sèche-linge, la climatisation
İyi bir kız ol çarşafları değiştir ve sepette ne varsa yıka.
Sois un amour, lave les draps et le linge.
- Çamaşırlarınız.
- Votre linge.
Hayır, o çamaşır, kirli çamaşır.
Non, c'est du linge, du linge sale.
Rengin kaçmış.
Tu es blanc comme un linge.
Sadece Bayan Kittredge'e kuzey köşesinde, çamaşır ipinin yanında kümese yer bulduğumu söylemek istiyorum.
C'est juste pour dire à Mme Kittredge que j'ai trouvé une place pour mettre le poulailler. C'est dans le coin nord, tout près de la corde à linge.
Çabuk etkili Power Soap içlere nüfuz eder ve lekeleri yok eder çamaşırlarınızı ışıl ışıl ve tertemiz bırakır parlaklığı insanlar fark eder.
La Lessive Rapide pénètre le linge et fait exploser les taches laissant votre lessive fraîche et propre avec un éclat que tout le monde remarquera.
Tabaklarda iyi olduğumu düşünüyorsan beni bir de çarşaflarda gör.
Attends de voir ce que je fais du linge. La lingerie.
Ben, kuru temizlemeciye uğradın mı?
Tu as récupéré le linge?
Tıka basa et dolu bir çamaşır torbasına benziyor.
On dirait un sac à linge sale rempli de viande.
Çamaşırlarım birikti.
J'ai du linge à faire.
- Genel durum?
- Volume du service de linge.
Her pazar çamaşırlarını getirecek. Ayrıca yakında yemeklerini de özler.
Le dimanche, pour déposer son linge sale et pour ta cuisine.
Mavi bir elbise ile Monica Lewinsky'nin kirli çamaşırları ortaya çıkınca Beyaz Saray'ın benzi attı.
* Quand Monica Lewinski déballe son linge sale, la Maison Blanche devient blême.
Bu da, çamaşır makinemiz.
Le lave-linge et le sèche-linge.
Tasha'nın, tüm kirli çamaşırlarını özgürlük bayrağı gibi aval aval bakan dünyaya sallayan birisiyle tanışması ne utanç verici.
C'est dommage, n'est-ce pas? C'est dommage que Tasha ait rencontré quelqu'un qui exhibe son linge sale au monde entier comme un drapeau blanc?
Yemeğini ye, üstünü değiştir, kirli çamaşırlarını ve tabağı kapının yanına koy. 15 dakika sonra gelip alacağım.
Laisse le linge et la vaisselle à la porte, je repasse dans 15 min.
Çamaşırlarını ve tabağı kapının yanına koy.
Laisse le linge et la vaisselle à la porte.
- Pis kıyafetlerini atmaktan vazgeç!
- Arrête de me lancer ton linge sale!
Bu arada, ihtiyacınız olursa dolapta fazladan havlu çarşaf ve diğer şeyler var.
Les serviettes et le linge de maison sont là.
Artık bir tanesi çamaşırlarına pisleyemeyecek, anne.
Celui-là ne chiera plus sur ton linge, maman.
Çarşaf takımlarının olduğu dolaptaki zulamı buldu.
Mon mari a trouvé ma cachette secrète dans l'armoire à linge.
Neden kuru temizlemeye kendin gidip almıyorsun?
Pourquoi? Va chercher ton linge toi-même.
Kumaştan elbise dolabına her şeyi yaparlardı.
On y fabriquait de tout : pinces à linge, meubles...
- Burada ne oluyor?
- C'est quoi? - Le linge sale.
Aha! Kirli çamaşırlar ortaya dökülüyor.
Le linge sale déborde...
Walt. Herkesin kirli çamaşırları vardır.
On a tous du linge sale.
Her iki saate bir bu damladan damlatırsınız. Ocağın üstüne de ıslak bezler asın. Nefes almasına yardımcı olur.
Donnez-lui les gouttes toutes les deux heures, et mettez un linge mouillé près du poêle, il respirera mieux.
Niye külotlarını ütülüyorsun?
Pourquoi repasser ton linge? Je peux te rappeler?
Kurutucuyu kullanmamamız gerekiyor.
On doit pas utiliser le sèche-linge.
Bak, Jason, kurutucuda kanla boyanmış pijama var. Şimdi de Billy kayıp.
Il y a un pyjama ensanglanté dans le sèche-linge et Billy a disparu aussi.
Masanın üzerinde duruyor, kuru temizlemeden gelenlerin yanında.
Ils sont sur ton bureau, à côté de ton linge propre.
Ne yapıyorsun?
Je repasse mon linge.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]