Lise translate French
4,036 parallel translation
Babası ona kötü davranıyormuş, bu yüzden Eileen'ın ailesi lise son sınıfta onu yanlarına almışlar.
Son père était abusif, ses parents l'ont pris en charge pour sa dernière année de lycée.
Klibin konseptiyse, bir lise mezuniyet balosu.
Le concept pour ce dernier numéro de groupe est un bal de promo.
Kalan üç yarışmacı için bu, sezonun en önemli grup performansı çünkü bir lise öğrencisi olarak Glee'ye uyum sağladıklarını Ryan'a kanıtlamarı için son şansları.
C'est le plus important ce numéro de groupe cette saison pour ces trois candidats parce que c'est leur dernière chance de montrer à Ryan comment ils s'intègrent à l'univers de Glee en tant que lycéens.
Bu yüzden lise çağında, terapiste gönderdik, ve çoğu şeyi hatırlar oldu. Onu unutturana kadar çok zorluk çektik.
Donc quand elle était au collège, on l'a envoyée voir un thérapeute, et elle s'est souvenue de beaucoup de choses qu'on pensait qu'elle avait oubliées.
Lise arkadaşlarından hangisi kan emici, söyle bana.
Dis moi lequel de tes amis est un suceur de sang?
Mesela, senin lise onlarla dolu.
Ton lycée, par exemple. est rempli de vampires.
Millet o lise partisinde alkolün dibine vurdukça sıkıntı yok, hallettim.
Aussi longtemps que les gens boivent à cette fête de lycée, Je suis couvert.
Burası lise değil.
Ce n'est pas le lycée.
Kamera her şeyi yakalamamış ama gerçekten bir lise kavgasının bu kadar hasarı....açıklayabileceğini mi sanıyorsun?
Les caméras ne couvrent pas tout, mais tu crois vraiment qu'une petite bagarre d'école peut expliquer autant de dégats?
Vasiyetini okuyana dek, Pete'in böyle bir kutlama istediğini hiç bilmiyordum.
Je n'ai jamais su que... Pete voulait ce genre de fête jusqu'à ce que je lise ses voeux.
- Marnie istemiyor ama.
- Marnie ne veut pas que je le lise.
Lise kızlarıyla çıkan üniversiteli çocuklardan falan.
C'est un universitaire sortant avec une lycéenne.
Lise birden yeniden başladım.
et je me suis ré-inscrit comme nouveau ( bizut ) dans un lycée.
Anlamıyorum. Divamız Bayan Midler, arkadaşlıkla ilgili şarkılarıyla piyasayı sallamıştı.
C'est pourquoi je veux que tu lise mon livre sur la responsabilisation des femmes.
İnanmıyorum, babamın eski lise fotoğraflarına benzemiş.
Il ressemblait à ces vieilles photos de papa du lycée.
Bu lise mezuniyeti hediyesi miydi?
Ok, donc c'est, genre, un cadeau de fin d'études?
Lise mezuniyetimi pek canlandirdi diyemeyiz.
Cela dit, ça a égayé ma remise de diplôme.
Kalıntılar, 10 sene önce kaybolan lise danışmanı Carole Morrisey'e aitmiş.
Les restes correspondent à la description d'un conseiller d'éducation Carol Morrisey qui a disparu il y a dix ans.
Şu fosil haline gelen lise danışmanı vardı ya?
Tu sais la conseillère d'éducation que tu as sur ta table?
Altı yaşına kadar Mısırda kalmış sonra İngiltere ve Kanada'da yatılı okullara gitmiş, lise ve üniversiteyi de burada okumuş.
Il a quitté l'Egype à 6 ans, a suivi l'école primaire en Angleterre puis au Canada, et a été au lycée et l'université ici.
Eğer söylüyor olsaydım bu Waldorf Tasarımlarını senin önyargılı görüşlerinden korumak için olurdu, Basit lise eğlenceleri dışında hiç birşey olan görüşlerinden.
Si c'était le cas, ce serait uniquement pour protéger la collection Waldorf de l'opinion que tu as de moi, qui n'est basé sur rien d'autre que du bon amusement propre de lycée.
Lise hala burada.
L'université est toujours là.
Buradaki tek rüzgâr ağzından geliyor! Lise hakkında bana kızgın olmadığını söylediğinde!
Non, le seul vent par ici venait de ta bouche quand tu as dit que tu n'étais plus énervé à propos du lycée.
Tamam, lise sayılmaz, ama biliyorsun. Hayır, demek istediğim, onu ilk ben gördüm.
Bien, d'accord, l'école ne compte pas, mais tu sais... non. en fait, je l'ai fait
Tatlım, otobüsle giden kişiler lise terkler, bekar anneler ve sahte sarışınlardır.
Chérie, les seules personnes qui prennent le bus sont les marginaux, mères célibataires ou blondes.
Konuş bakalım lise çocuğu! ... ama ne olacağını anlıyorsun.
Tu peux dire ce que tu veux, mon petit gars, mais ton heure du jugement approche.
- Ya da lise diyelim buna.
Ou plutôt du lycée.
Bu arada, bunu lise balosunda deneyince kovuluyorsun.
Soit dit en passant, tu essayes ça au bal de promo du lycée, Tu t'es fait virer
Brody'den tezini okumasını istedi.
Veut que Brody lise sa thèse.
- Umarım daha iyi görüntü verir.
- Pourvu qu'elle se lise bien.
Sayın meclis üyesi, yasa tasarısının tamamının okunmasını talep ediyorum.
Je propose qu'on la lise en intégralité.
Ve şimdi, lise ve moda dünyasındaki işlerim arasında mekik dokuyorum.
Maintenant je jongle entre deux vies secrètes, une au lycée, et une dans la mode.
Bu adamlar formunu kaybetmiş bir grup lise öğretmenine benziyor.
Ces types ont l'air d'un groupe de profs de lycée avachis.
İzin verirseniz, efendim? Lise mezuniyetimde bir konuşma yapmıştınız.
Si je peux me permettre, monsieur.
- Lise yıllıkları ki, Shank yaşındaki bir adam için garip.
Annuaire du lycée, ce qui est étrange pour un homme de son âge.
- Hector lise terk.
Hector a laissé tomber les études au lycée.
Daha travmatik lise randevuları hikâyelerimizi bile birbirimize anlatmadık.
On ne s'est même pas encore échangé nos histoires traumatisantes de lycée.
Evet, ikinci sınıf bir lise öğrencisinin içgüdüleri gibi.
Oui, comme l'instinct d'un étudiant de deuxième année à la fac.
Evet ama lise 1'den bir kız gelene kadar, yardım için yerde yatarak bağırmak yerine, kendileri ayağa kalkabilirler.
Ouais, mais ils peuvent se relever, au lieu de rester allongé par terre et de crier pour avoir de l'aide jusqu'à ce qu'une fille de première année arrive.
Bilim kurgu ama lise temaları var.
C'est de la science fiction, mais dans un environnement lycéen.
Söylemekten nefret ediyorum ama hayat lise gibi.
Je déteste te dire ça, mais la vie, c'est comme le lycée.
Lise 2'de arka sırada oturup, gizlice seni seyrederdim.
En première, je m'asseyais au fond, et te regardais secrètement.
- Ryder Lynn, lise 2'de.
- Ryder Lynn, en première.
- Lise 2'de benim de not ortalamam C - idi. - Ama B + ile mezun oldum.
J'avais 10 de moyenne aussi en première, mais j'ai eu mon bac avec 13.
Lise boyunca kilomla boğuşup durdum.
J'ai eu des soucis de poids au lycée.
Çocuklar, Fletcher Mantini lise 2'de ama acımasız bir eleştirmen olarak ün salmıştır.
Fletcher Mantini n'est que le premier, il est connu pour être dur.
Çoğu lise Şükran Günü'ne maç futbol maçı koyar.
La plupart des lycées ont des matchs de football le jour de Thanksgiving.
Az önce beni bir lise yarışmasının ortasında toplu katliamla mı suçladın?
Venez-vous juste de m'accuser d'un massacre au beau milieu d'un concours de beauté de lycée?
Bunu 10. yıl lise mezuniyet toplantımızdan kaçmak için bahane olarak kullanıyor.
Il s'en sert comme excuse pour éviter notre réunion d'après lycée.
Ayakkabının Öbür Teki Çeviri : brooke Dizimag Altyazı Ekibi Yurtdışında lise 2 yazı.
Été étudiant en deuxième année à l'étranger.
- Daha lise 2'deyim.
Je suis en seconde, mec.