English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ L ] / Longue

Longue translate French

12,013 parallel translation
Uzun süreli arafta kalma durumundan bahsediyorum.
Je parle d'un purgatoire de longue durée.
Bu uzun bir hikâye Grodd.
C'est une longue histoire, Grodd.
Sen çok yaşa Uzay Kontluğu Yedi! Sen çok yaşa HiperHız Tahtı!
Longue vie au Comté de l'Espace n ° 7 et au Trône de l'Hyper-Vitesse!
- Uzun hikaye.
C'est une longue histoire.
İlk olarak, Andy hakkında bilmediğimiz çok şey var.
Primo, il y a une longue liste de choses que nous ne savons pas sur Andy.
Kardeşimle, çok geç kalmış bir konuşma yapmam gerek.
J'ai une longue conversation qui m'attend avec mon frère.
Özdeciksel fizikle alakalı oldukça uzun bir hikaye.
C'est une longue histoire impliquant beaucoup de physique moléculaire.
Uzun hikaye ama teklif edecekti, sonra da biz buraya geri taşındık.
C'est une longue histoire, mais il allait faire sa demande, et nous sommes revenus ici.
Benim hatam olan şeyler listesine senin ölümünü eklemek istemiyorum.
Je ne veux pas ajouter ta mort à la longue liste des choses qui sont de ma faute.
Stefan ve Valerie eski aşıklarmış o hapis dünyasından geldiğinden beri yüz yüze konuşamadılar.
Stefan et Valerie sont des ex de longue date, et ils ne se sont pas parlés depuis qu'elle est sortie de ce monde-prison.
Lily'yi kandırıp cezalandırmak istedin değil mi?
Tu voulais punir Lily avec une longue arnaque, pas vrai?
Ağrıtıcı bir soğuk boğucu bir karanlık damarlarımı yakarcasına duyulan kan ihtiyacı ve uzun, ıstıraplı bir bekleyiş.
Le froid douloureux, l'obscurité étouffante, la brûlure de mes veines criant pour le sang, et la longue agonie de l'attente.
Klaus'un bana dair hoşuna giden bir şey varsa o da zekam, onu anlayabilmen ve sen, sen güzelsin, güçlüsün ve birlikte uzun bir geçmişiniz var.
Si il ya quelque chose qui aime Klaus sur moi, il est mon esprit, que je peux le comprendre, et toi, vous êtes belle, et vous êtes puissant, et vous avez une longue histoire commune,
Uzun hikaye.
C'est une longue histoire.
- Çok uzun bir geceydi.
C'était une très longue nuit.
Hiçbir şeyi olmayan bizler, geri dönüşü olmayan, uzun bir yoldayız.
Nous, qui n'avons rien, sommes sur une longue route sans virage.
Evin yürümek için buradan çok uzak.
La route est longue pour rentrer.
Seçtikleri bir yerde Danimarkalılarla savaşmak için uzun bir yol katetmek dikkate değer bir strateji değil.
Une longue marche pour combattre les Danois où ils le souhaitent n'est pas une stratégie à considérer.
Uzun kılıcı ne kadara yaparsın?
Combien pour ton travail? Pour une longue épée?
Alfred! Doğu Anglia Kralı Edmund bir ordu için Wessex'e bir rica mektubu yazıyor.
Une longue marche pour combattre les Danois où ils le souhaitent n'est pas une stratégie à considérer.
Uzun bir gece olmuştur. Sadece gece mi?
Ça a dû être une longue nuit.
- Neden cerrahlığı bıraktın ki?
Pourquoi avez-vous quitté la chirurgie? Longue histoire.
T'evgin büyük bir komutan neslinden geliyor.
T'evgin vient d'une longue lignée de commandant.
Uzun zaman hapis yatan biri için inançlı olmak çok önemlidir.
La foi est une qualité très importante pour un prisonnier de longue durée.
- Uzun yolculuk, değil mi dostum?
Longue route, mon ami?
- Güzel bir hikâye.
- Une bonne! - Une longue!
Isaac en uzun tüyü çekti.
Isaac a tiré la plus longue plume.
- Annalise Keating, kurbanın eşi davalı vekili ile uzun süreli bir ilişkisi bulunmaktadır.
- Pourquoi ça, avocate? - Annalise Keating, femme de la victime, entretien une relation de longue date avec l'avocat de la défense.
Uzun hikaye diyelim.
C'est une longue histoire?
Ömrünü sonuna kadar yaşar ve onurlu bir şekilde ölebilirdin.
Tu aurais eu une longue vie et eu une belle mort.
Ardindan yaklasik bir saat sonra cok titizce, sanki bir uzman tarafindan yapilmiscasina tam sah damarinda uzunca bir kesik.
Puis, presque une demi-heure plus tard, très délicatement, comme un expert... il a tranché d'une longue coupure la jugulaire.
Efendim... obur odada bir bardak kirildi uzun yorucu bir is gununden sonra derin bir uykuya dalmistiniz ancak hemen uyandiniz!
Monsieur, un verre s'est cassé dans l'autre pièce. Vous dormiez profondément, fatigué après une longue journée de travail et vous vous êtes réveillé immédiatement!
Uzun ve üzücü bir hikaye.
C'est une histoire longue et triste.
Uzun bir gün oldu.
La journée a été longue.
Yine uzun bir gece mi, Blanca?
Une autre longue nuit, Blanca?
Oklar ses çıkarmaz, izlenemez. ... hedeften şaşmaz.
Les flèches sont silencieuses, intraçables, précises à longue distance.
Uzun bir hikaye.
C'est une longue histoire.
Pekala, kendimize malzemeler aldım, şu hakem kararı meselesi üzerindeki çalışmamız için. Çünkü bu... çok uzun bir gün olacak.
J'ai pris des provisions, pendant qu'on travaille sur cet arbitrage, parce que ça va être... une longue journée.
Bu uzun hikaye.
C'est une longue histoire.
Göstere göstere yürüyor, göstere göstere konuşuyor. Ailesinin çoğu gibi askeri bağlantısı var.
Elle marche comme un canard, parle comme un canard, et vient d'une longue lignée de militaires.
Ufaklık için uzun bir gün oldu.
Ce fut une longue journée pour un enfant.
Uzun hikaye.
Longue histoire.
Ne uzun geceydi be.
Ce fut une longue nuit pour moi.
Uzun bir gün oldu.
Ce fut une longue journée.
MotoGP Dünya Şampiyonası'na giden yol uzun, zorlu ve tehlikeli.
La route qui mène au MotoGP est longue, mais elle est aussi difficile et dangereuse.
Kariyerimin en uzun yarışıydı.
C'était la course la plus longue de toute ma carrière.
Bana kızgın olan insanlar saymakla bitmez.
La liste de gens qui m'en veulent est longue.
Lycon, Deena'nın bir esrarkeş olduğu zamanlarda Sprawl'da uzun süre uyuşturucu satıcılığı yapmış.
Lycon, un trafiquant de longue date dans le Sprawl du temps où Deena était toxicomane.
Uzun hikaye. Sen uyanana kadar bekleyebilir.
- C'est une longue histoire.
- Uzun bir gün geçirdim.
Ça a été une longue journée.
Bak, uzun bir gece oldu.
La nuit a été longue.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]