English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ M ] / Mare

Mare translate French

658 parallel translation
Tıpkı suya atılan bir taş gibi.
Comme une pierre dans une mare.
David ve benim göletin karşısında kendi bahçemiz vardı.
David et moi avions notre propre jardin derrière la mare.
Ama göleti daha genişlettik ve adaya böğürtlen diktik.
Mais nous avons agrandi la mare et planté des mûres sur l'île.
Bir çamur birikintisine mecburi iniş yapmak zorunda kaldım.
J'ai dû atterrir en catastrophe dans une mare de boue.
İki denizci onu bir deponun tuvaletinde kanlar içinde yatarken bulmuşlar.
Il baignait dans une mare de sang.
Tıpkı bir at gibi işedi.
Pire qu'un cheval! Une vraie mare!
Küçük bombanın zamanı.
Jette le pavé dans la mare.
Biraz takılırız.
- Ils vont draguer la mare?
Geriye sadece şu pis gölet kalmış.
Sauf cette mare puante, bien sûr.
Ciğerlerin bu bataklık gibi olmuş.
Ton poumon ressemble à cette mare.
- Havuzun yanında. Bayanlar sessiz olun.
- Elle était près de la mare...
Çocukken küçük havuzlardan bile korkardım.
Petite, j'avais même peur de la mare aux canards.
Zavallı dostum Wes'i gözlerimin önünde kafa derisi yüzülüp de bir kan gölü içinde terk edildiğini gördüğümde yapmam gerekeni çok iyi biliyorum.
Quand j'ai vu mon ami Wes dans une mare de sang, après avoir été scalpé, j'ai su où était mon devoir :
"Yanı başlarında küçük bir su birikintisi var... "... birkaç tane de cam kırığı.
A côté d'eux, une mare d'eau... et du verre brisé.
Sihirli balık hazvuzundan balık tutun.
Venez péchez dans la mare magique!
Boynu kırılmış, kan gölü içinde yatıyor Beş yıl önce bu pencereden atlayan adam benim babamdı!
Cet homme qui est mort il y a 5 ans dans une mare de sang, c'est mon père.
Sizin tanrılarınız kokuşmuş bir göl kadar sığ.
Vos dieux sont aussi peu profonds qu'une mare malodorante.
Bu arada bahçeye yapay bir göl yaptıracağım. Belki bir gün edebiyata döner, kahramanları böcekler olan bir aşk romanı yazarım.
Je vais faire construire une mare artificielle dans le jardin, et un jour, peut-être, je reviendrai â la littérature avec un roman d'amour dont les personnages seraient des insectes.
Atı su kenarına götürürsünüz ama su içirebilir misiniz?
On peut amener le cheval à la mare, mais pas le forcer à boire!
Mare Imbrium.
Mare Imbrium.
Kazılardayken çok sıcak olduğu öyle günlerde şelalenin altında yıkanıp serinleyebileceğim bildiğim bir vadiye giderim.
Lors d'une journée pareille, quand il fait trop chaud pour creuser, je vais dans un ravin que je connais, où je peux me tremper un peu dans une mare, sous les cascades.
- Peki ya mare?
Et "mare"?
Londra'dan Birmingham'a gider gibi. Marada bir şehirden çok birkaç su çukuru, petrol kuyusu ve birkaç palmiye ağacı olan bir yer.
Mais Marada n'est pas une ville, c'est une mare... avec un puits de pétrole... et quelques palmiers.
Eğer Trimalchio kadar zengin olsaydım, sana bir arazi ya da gemi bırakırdım.
Si j'avais les richesses de Trimalchion, je te laisserais une mare, une flotte et ses marins.
"The Old Gray Mare" ya da "Hanging Out the Linen Clothes." gibi şarkıar.
Des chansons comme "The Old Gray Mare" et "Hanging Out the Linen Clothes".
O lanet okyanus, Pasifik'in yanında yüzme havuzu gibi kalıyor.
L'Atlantique est une mare à canards à côté du Pacifique.
Karayla çevrili bu ördek havuzunda park etmiş bu vagonları nasıl takviye etmemizi bekliyorlar?
Comment alimenter ces bateaux... coincés ici, dans cette mare?
Julie'nin polis arşivlerinde unutulmasınını istemiyorum.
Ou, jetons un pavé dans la mare.
Kraliyet DENİZ KUVVETLERİ
Mare In ROI YALE
Bu suda gördüğümüz çukurdan daha büyük.
Des traces comme celles à côté de la mare.
Jackie, kuzeyde, su deliklerinde yeni tavşan yuvaları görmüş.
Jackie a vu de nouveaux terriers au nord de la mare.
Böylece iyiliklerin suya atılan bir taşın çevresindeki halkalar gibi yayılacağını.
Pour que cet acte de bonté se propage... telles les ondulations d'un caillou dans une mare.
Öyleyse bitiş gölün dibi.
La fin de son voyage serait donc le fond de la mare.
Göllerde yan gelip yatan, kılıç dağıtan garip kadınlar... bir yönetim biçiminin temeli olamaz.
Une bonne femme au fond d'une mare qui distribue des épées. Ce n'est pas un système de gouvernement.
Onu göle atın!
Jetons-la dans la mare!
# Bırak, çamurun içinde gizlenen tüm zehirler, ortaya çıksın.
Je devrais flotter, inerte, sur une mare d'eau stagnante.
Diğer cip dereye uçtu.
L'autre jeep est dans la mare.
Şuraya... bataklık.
Là-bas... la mare.
Bataklık örneklerinin analizini yaptım.
J'ai analysé les échantillons de la mare.
Kozmik göle atılmış bir taş.
Une éclaboussure dans la mare cosmique.
Bu dağılmış yıldızların geçici düzenidir kozmik havuzda bir dalgalanma.
C'est une dispersion momentanée des étoiles... une ride sur la surface de la mare cosmique.
Sonra ben havuza bir taş atarım.
Ensuite seulement, je jetterai une pierre dans la mare.
Bir yüzme havuzu, bir de göl.
Une piscine et une mare.
Göl sana iyi gelir.
Tu iras dans la mare.
Hala Dedham gölünün dibinde.
Toujours au fond de la mare à Dedham.
Yüce Tanrım. Gölde.
Mon Dieu, elle est dans la mare.
Orada düşük yaptım, kardeş Kader'i kaybettim.
J'ai accouché de Foi dans cette mare de sang.
Feherlofia ( Beyaz Kısrağın Oğlu )
Feherlofia ( Son of the White Mare )
- Mare, adamım.
- J'écris "Mare".
Mare.
Mare.
- Gölde.
- La mare.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]