Mayonez translate French
401 parallel translation
Mayonez yok.
Sans mayonnaise.
Hani sadece Mayonez şatonun çatısına tırmanacaktı?
Jiminez devait être le seul à faire l'escalade.
- Başlat. - Mayonez kabloyu keser Franko da telefonu. - Ve?
Heure zéro.
- Mayonez kabloyu keser Franko da telefonu.
- Et? - Jiminez coupe le courant. Franko, le téléphone, également.
Domuz pastırması, marul, domates ve ayrıca mayonez.
Bacon, salade, tomate et mayonnaise.
Mayonez, tereyağ ya da marul istemiyorum, sadece bir fincan kahve.
Pas de mayonnaise, pas de beurre, pas de salade, et un café.
Tereyağ, marul ve mayonez yok. Bir fincan kahve.
Ni beurre, ni salade, ni mayonnaise, et un café.
Yanına mayonez koyun.
De la mayonnaise, à part.
Bir biftekli sandviç istiyorum, az pişmiş olsun... çavdar ekmeğiyle yapın, üstüne hardal, altına mayonez koyun... bir fincan kahve, bir dilim çikolatalı pasta ve bir şişe soda.
Je veux un double sandwich au rosbif, saignant, sur pain de seigle, avec moutarde et mayonnaise, une glace au café nappée de caramel et une grande boisson sans sucre.
Mayonez bulmam gerek.
Il me faut de la mayonnaise.
Evet, sanırım Dır parça soğuk et, mayonez ve ekmeğiniz varsa...
Vous voulez quelque chose à manger? Un sandwich saucisse-mayonnaise m'irait parfaitement.
Hey, memelerin mayonez oldu.
Je vais les faire briller.
İşte ekmek... ve işte mayonez.
Et, bien voilà le pain, et voilà la mayonnaise.
Keççap var. Mayo nerede? Mayonez.
Vous y avez mis du ketchup, mais où est la mayo?
Mayonez.
Mayonnaise.
Limon, mayonez ya da başka bir şey koyman lazım.
Il faut du citron.
- Şaka yapıyorsun? - Dr. Lappe'inkinde mayonez olmasın.
Pas de mayonnaise pour le Dr Lappe.
Soğanlı ciğerinin üzerine mayonez koyardı.
Il avait des goûts culinaires bizarres.
Sonra bir balık konservesini aç ve karıştırma kabına boşalt... sonra bir kaşık mayonez ilave et... biraz da tuz ve biber, sonra tadına bak iyi mi diye.
Tu les égouttes et tu les verses dans un saladier. Une cuillère à soupe de mayonnaise, du sel, du poivre. Tu goûtes pour voir si c'est bon.
Ben de pastırma, beyaz ekmek mayonez, domates ve marul alayım.
Pour moi, ça sera du boeuf fumé sur du pain blanc avec de la mayonnaise des tomates et de la laitue.
Mayonez sosuyla karışacak.
Avec de la mayonnaise.
- Evet! - Mayonez sosuyla.
Avec une mayonnaise.
Mayonez sosunda, elma... ve patates.
Pommes, pamplemousse, patates et mayonnaise.
Mayonez ve turşulu.
Avec cornichons.
Harold, sandviçine mayonez ister misin?
Harold, de la mayonnaise dans ton sandwich?
- Ketçap ve mayonez.
- Du ketchup et de la mayonnaise.
Daha hızlı, Mayonez!
Au pas de course, Mayo-nnaise!
Zamanıdır Mayonez! Başla!
C'est le moment, Mayonnaise!
İki hindili sandviç, bir tane TS-Burger, mayonez olmasın.
Deux sandwichs à la dinde sur blé entier. Un B.L.T., sans mayonnaise.
- Biraz daha mayonez alabilir miyim?
- Je peux avoir plus de mayonnaise?
Mayonez koydunuz mu?
Il y a de la mayonnaise?
- Şu anda, o buzdolabına giderim, kendime bir çift ekmek dilimi alırım... -... biraz mayonez, ve bir JLD yapmış olurum!
Maintenant, je pourrais aller au réfrigérateur qui est là, prendre quelques tranches de pain complet, un peu de mayonnaise et me faire un bon BLT.
- İki tako, bir kavanoz zeytin ve altı buçuk kavanoz mayonez.
- Deux tacos, un pot d'olives... et 6 pots et demi de mayonnaise.
Çavdar ekmeğiyle mayonez, salam, peynir.
Jambon-fromage et mayonnaise.
Burda Eastwood'un iki katı korkak ikiz kardeşi var. Şey, Clint mayonez istemediğini söyledi. Bunu aklımdan atamıyorum.
Kel, j'ai l'impression qu'on parle d'une chose très personnelle ici et que les adultes se sentiraient mieux si les jeunes sortaient.
Mayonez sür.
Avec la mayonnaise.
Dört yaşındaki bir çocuk bile bu zarfların mühürlü olduğunu anlar. Bugün öğleden beri mayonez kavanozunda duruyorlardı.
Un enfant verrait que ces enveloppes sont étanches, elles sont dans un pot de mayonnaise depuis midi.
İyi, o zaman üstüne mayonez sürsene.
Parfait. Alors mettez de la mayonnaise.
İyi, o zaman üstüne mayonez sürsene.
Bien, alors ajoutes-y de la mayonnaise.
Bunu milyonlarca kez duyduğunuzu biliyorum ama belediye başkanının kafasına mayonez kavanozu atıldığı sahne...
Je dirais... mais on a déjà dû vous le dire, que la scène du Maire qui reçoit un pot de mayonnaise sur la tête...
Tanrı aşkına kim "yarısı yenmiş bir mayonez kavanozunu böyle bir toplantıya getirir?"
"Qui peut bien apporter " un pot de mayonnaise entamé à une réunion? "
mayonez burda, kırmızı şarap,
De la mayonnaise, du vin rouge.
kırmızı şarap? mayonez?
Mais le chien, il boit du vin rouge et mange de la mayonnaise?
Mayonez Onu da çok seviyor.
La mayonnaise, il adore ça.
Mayonez nerede?
Où est-elle?
Mayonez..
La mayonnaise
Kıvırcık ve mayonez.
Un peu de mayonnaise.
- Annen mi? Yerfıstığı ile mayonez yemek konusunda ciddi olamaz.
Et votre mère... avec son beurre de cacahuètes à la mayonnaise!
Ekmeği kızartır, salata ve domatesleri doğrar... kıtır kıtır kızarmış nefis pastırmayı ekler... ve içine biraz da mayonez koyar... ve dilersen küçük parçalar halinde dilimler..
Il peut griller le pain, couper la laitue et les tomates, et puis il faut faire grésiller le bacon bien croustillant, et puis il peut ajouter la mayonnaise, bien l'étaler sur le pain, et couper le tout en petites bouchées bien appétissantes,
Bir parça da olağanüstü mayonez ekleyin.
Immangeable, même si vous enlevez les limaces... et ajoutez un soupçon de cette mayonnaise extraordinaire.
Parti mayonez gibidir, tutmazsa tutmaz!
Une boum, c'est comme Ia mayo.