Mağara translate French
1,448 parallel translation
Onları Donuk Mağara'ya geçmek için aşacakları kızgın ve huysuz göle hiçbir şey hazırlayamazdı.
Rien ne les avait préparés au voyage vers la Grotte Cabotte ni aux caprices d'un lac houleux.
Biliyor musun Josephine Teyze, Donuk Mağara satılık.
Vous savez, Tante Joséphine, la grotte est à vendre.
- O benim gözlerimde, Marty. Bu mağara hikayesi gibi.
C'est dans les yeux, comme la Caverne de Platon.
Orada- - mağara.
Là... la grotte.
En azından bayanlara nasıl davranacaklarını biliyorlar. Bay Mağara Adamı.
Eux, au moins, ils ont de bonnes manières.
- Seks neden bu kadar önemli? - Çünkü ben lanet olası bir mağara adamıyım!
putain!
Ve burası her çeşit büyünün mümkün olduğu bir mağara.
Et ceci est un repaire impie où toute forme de sortilège est possible.
Küçük bir mağara olmalı.
Il devrait y avoir une petite grotte. Une grotte?
KENDALL : Lazarey'in eli sıkışmıştı. Ve mağara çökmeye başladı.
Lazarey était coincé, et la grotte commençait à s'effondrer.
Mağara adamları ve astronotlar bir kavgaya tutuşsaydı hangisi kazanırdı?
Ecoute : si les hommes des cavernes et les astronautes se combattaient, qui gagnerait?
Bu arada, aşağıdakiler astronotların mağara adamları karşısında hiç şansı olmadığını düşünüyor.
En bas, ils sont tous d'accord pour dire que les astronautes n'ont aucune chance contre les hommes des cavernes.
- Ama mağara adamları ateş yakabiliyor.
Les hommes des cavernes ont le feu.
Hepimizin yüreğinde gizli, korkunç bir mağara vardır.
Nous avons tous un terrible secret, caché au fond de notre cœur, a
Hukukçu mağara adamı! - Buna taciz derler.
C'est du harcèlement.
Oyuncular girecek günah çıkarma mağara Stratejilerini paylaşmak için izleyici ile
Les joueurs vont maintenant entrer dans le confessionnal pour faire état de leur stratégie devant l'auditoire.
Homur homur mağara adamı olayı. Açıkçası Zack'i biraz çekici yapıyor.
Des grognements, des trucs d'homme des cavernes ce qui pour être honnête fait partie du charme de Zach
Bak, mağara-köyde nasıl bir paylaşımcı komün işletiyorsunuz bilmiyorum ama burada mülkiyet hakkı var
Je ne sais pas quel système de troc vous avez adopté dans Grotte City, mais ici c'est celui qui trouve qui garde.
- Mağara adamı yöntemiyle hallettik.
- Un troc d'hommes des cavernes.
Evet, Randy. Buna "mağara terapisi" deniyor.
Oui, Randy, de la "thérapie de grotte".
Biz amatör mağara kaşifleriyiz.
Nous sommes amateurs de spéléologie.
Arkeologlar bunu 10.000 yıllık mağara resimlerini inceleyerek belirleyebilmişler.
Les archéologues ont pu le déterminer en examinant les peintures rupestres vieilles de plus de 10000 ans.
DNA testi, 1994'te mağara çağındaydı.
Ouais. Les tests d'ADN en étaient à l'âge des cavernes dans les années 1994.
Tıp diplomana ve yapmacık kültürlü maskene rağmen... konu kadınlara ve onlara karşı davranışlara gelince... tam bir mağara adamı oluyorsun.
Malgré ton diplôme de médecin et ta sophistication superficielle, quand il s'agit de savoir traiter les femmes, tu sors tout droit d'une grotte.
Eğer öyleyse, sanırım ben bir mağara adamıyım.
Si c'est le cas, je suis juste un homme des cavernes, enfin s'ils existaient, ce qui est totalement faux!
O mağara resimlerinden. Kendimizi betimleme fikrinin doğuşu.
Dans ces peintures de grotte, il y avait la création de l'idée d'image, de la représentation de nous-mêmes!
Bir tür mağara duvarı geçidinden geldim.
Par un passage, dans la grotte.
Ne mi var? Hepsi mağara duvarındaki şekillerin aynısını gün ışığına çıkartan yerlerde yapıldı.
Elles sont sur des sites où on a trouvé les mêmes symboles que ceux de la paroi de la grotte.
Mağara duvarındaki efsane, yazgımda bir düşman var diyor.
La légende sur les murs de la grotte dit que je dois avoir un ennemi.
Mağara duvarının üstündeki sekizgen deliği hatırlıyor musun?
Tu te souviens du trou octogonal, ce creux qui était sur un des murs de la grotte?
Mağara duvarlarında neler yazdığını bana söylerseniz o korumayı sizin vakfınıza bağışlarım.
Si vous me dites ce qui est écrit sur les murs de la grotte, je transmettrai cette garde à votre fondation.
Mağara duvarında sekizgen bir delik olduğunun farkında mıydınız?
Savez-vous qu'il y avait un trou de serrure octogonal sur le mur de la grotte?
Dr. Swann o mağara duvarında gizli olanların hayatımı kurtaracağını biliyorum.
Dr Swann... Ce qui peut me sauver est dans le mur de cette grotte.
Mağara resimlerini inceliyordu.
Il étudie les peintures de la grotte.
Mağara.
La grotte.
Mağara duvarında.
Sur la paroi de la grotte.
O mağara duvarındaki bir hikaye sadece.
C'est une histoire sur le mur d'une grotte.
Bak, kendini bir mağara duvarında yazan kehanetlere bağlayamazsın.
Ne te laisse pas prendre par des prophéties écrites sur un mur.
Peki mağara....
Alors, la grotte...
Ama mağara gerçekte kime ait, Clark?
Qui en est le propriétaire de droit?
- Gerçeğinin mağara duvarında olduğunu sanıyordum.
- L'original n'est pas dans le mur?
- Mağara duvarında bir odaya koydum.
Je l'ai mis dans une chambre dans un des murs de la grotte.
Mağara kadınlarının bacaklarına ağda yaptıklarına ve kürk bikinilerle dolaştıklarına inanmamız mı gerekiyor?
Sommes-nous censés croire que les femmes des cavernes portaient des bikinis?
Mağara adamına döndüm.
Je suis comme un homme des cavernes.
Orada bir şey yok. Sadece hayvan kemikleri ve eski mağara çizimleri var.
Il n'y a que des os et de vieux dessins.
Alıcılar, şelalenin arkasında büyük bir mağara olduğunu gösteriyor.
La sonde détecte une cavité.
Bir yıl boyunca aralıksız yağmur yağdı ve mağara bir daha hiç gözükmedi.
Une année, il a beaucoup plu... Il n'a pas réapparu.
Mağara mı?
Il a dit qu'on l'avait attaqué près de cette cave.
Işığı olmayan bir mağara adamı!
Un spéléologue sans lumière!
Tabii ki mağara adamı kazanır.
Les hommes des cavernes gagnent.
Mağara keşfi yapıyorduk.
On faisait de la spéléologie.
Mağara mı?
C'est une caverne?