Mcmanus translate French
386 parallel translation
Saugus : Polis, Mystic River temditiyle bağlantılı olarak 23 milyon dolar bağış ve rüşvet suçlamalarıyla, müteahhit James McManus'u tutukladı. Hyannis Port...
A Saugus, James McManus a été arrêté pour une affaire de corruption dans l'affaire du prolongement de la rivière Mystic.
White, çocukların sayılarını ayrı verin, bu, McManus'u buraya getirecektir.
Mettez les dossiers de pédiatrie de McManus à part.
Müfettiş Villiers ve Çavuş McManus sizi görmek istiyor.
L'inspecteur Villiers et le sergent McManus sont venus vous voir, docteur.
Çavuş McManus, David ve Jack'e saldıranın... bir hayvan olduğunu ve East Proctor'daki... yetkililerin bir komplo düzenleyerek bunu gizlediklerini mi iddia ediyorsunuz?
Sergent McManus, insinuez-vous que David et Jack furent attaqués par un animal et que les autorités de Proctor Est ont comploté pour tenir le secret?
Batı yakasındaki hasta McManus - Evet. - Şu anda kendini bir balet sanıyor
McManus, le patient de l'aile ouest, perd les pédales.
Bay McManus?
- M. McManus?
Önce McManus'ı yokladılar.
Ils ont commencé par McManus.
Fenster daima McManus ile çalışırdı.
Fenster avait toujours travaillé avec McManus.
Fenster ile McManus gizli kapaklı bir teklifte bulundu. El çabukluğu, yüksek risk, yüklü para.
Fenster et McManus avaient une offre intéressante, risquée, mais un paquet de blé au bout.
McManus'ın 14. Bölge'de bir dostu var.
McManus a un ami dans le 14e.
McManus'ın malı almaya dünden razı bir taciri var.
McManus a un receleur.
McManus çatışmaya girmek istiyor.
McManus veut foncer dans le tas.
McManus işi servis etti, Fenster minibüsleri buldu Hockney araç gereci sağladı.
McManus nous a trouvé le boulot. Fenster les camionnettes. Hockney a fourni les armes.
Hepsi Fenster ile McManus'ın işiydi.
C'était Fenster et McManus.
Los Angeles'a vardık ve McManus'un taciri Redfoot ile tanıştık.
On est arrivés à Los Angeles et on a rencontré le receleur, Redfoot.
McManus'ın dırdırı bir gün sürdü, sonra da işin başına döndük.
McManus l'a harcelé pendant un jour, et on s'est remis au boulot.
Eşin benzerin yok, McManus.
T'es un vrai dur.
Bay Keaton hem Bay Fenster hem de Bay McManus'ı polis arşivindeki fotoğraflarından tanıyorum.
M. Keaton. Je reconnais M. Fenster aux photos de son casier, tout comme M. McManus.
Bu yılın başlarında Bay Fenster ile Bay McManus Newark havaalanından çift pervaneli bir kargo uçağı kaçırdı.
Plus tôt cette année, M. Fenster et M. McManus ont détourné un avion-cargo à l'aéroport de Newark.
McManus küplere bindi.
McManus était furieux.
Kum kupkuru, McManus.
Ce sable est sec.
Size inanıyorum, Bay McManus.
Je vous crois.
Çok özür dilerim, Bay McManus.
Je suis vraiment désolé.
Hayatıma son vermeden önce, Bay McManus ilkin Bayan Finneran ile olan işimi bitirmeme izin verirsiniz, değil mi?
Avant d'en finir avec moi, vous me laisserez d'abord régler mes affaires avec Mlle Finneran, non?
Öldürün gitsin, Bay McManus.
Tuez-moi, M. McManus.
Bay McManus'ın yeğeni David'i ancak hadım edebilirim.
Je me contenterai de castrer le neveu de M. McManus, David.
McManus, on saniye içinde yerleşsen iyi edersin.
Tu ferais bien d'être prêt dans 10 secondes.
Hockney ve McManus gibilerinin kanına girebilecek tarzda biri.
Un homme qui pouvait manipuler des hommes comme Hockney et McManus.
Neden Fenster, McManus veya Hockney değil?
Pourquoi pas Fenster, McManus ou Hockney?
- Dee McManus, Susan Lewis.
- Dee McManus, Susan Lewis.
Hips McManus.
Hips McManus.
Bana güven McManus, bir gözünü kaybedersen, taşakların tekmelenirse, suratına sıçılırsa... değişik bir adam oluyorsun.
Croyez-moi, McManus, perdre un oeil, prendre des coups dans les burnes et se faire chier dessus, ça change un homme.
McManus sen de sağduyulu bir adamsın ama kaybolmuşsun.
Vous êtes un homme de raison, mais vous vous êtes égaré.
Oh, konuşmana dikkat et McManus. Artık buralarda senin borun ötmüyor.
Fais gaffe, tu es que dalle maintenant.
McManus, İçinde bulunduğun durumu tam olarak anlamıyorsun.
Tu saisis pas vraiment la situation.
Bu McManus'tan Glynn'e yazılmış takas şartlarını anlatan mektup.
C'est une lettre de McManus à Glynn expliquant l'échange.
Tüm bunlar senin hatan McManus.
Tout ça est de ta faute, McManus!
Bundan hoşlandım. Yalvarman çok hoşuma gidiyor McManus.
J'aime qu'on me supplie, McManus.
Bir kez daha deneyeceğim McManus.
Je vais vous expliquer une fois de plus.
Olayın araştırılması için McMannus'a gidip spor salonunda olmuş olabilecekleri anlatacağım.
Je vais dire à McManus ce qui s'est passé au gymnase.
Bunu hallet McMannus.
- Arrange-toi, McManus.
Neden buradasın McMannus?
Que fais-tu là, McManus?
Tim McManus, Beş numaralı hücre bloğunu yönetiyorum.
Tim Mc Manus. Je dirige le bloc 5.
McManus, biraz yürüyüşe çık.
Va faire un tour.
Bu senin hatan McManus ve bunu unutmayacağım.
C'est ta faute, Mc Manus. Je m'en souviendrai.
Tim McManus.
- Tim Mc Manus.
Timmy McManus, hayallerindeki mükemmel hapishanenin uçup gitmesini yavaşça seyrediyor.
Timmy McManus voit ses rêves de prison idéale pourrir à petit feu.
- Polis memuru McManus. Az evel konuştuğum kız nerede?
Où est la jeune fille?
Leeds'i ara, McManus buraya gelsin.
Appelez Leeds et faites venir McManus.
McManus.
- McManus.
Yola çıktı.
McManus, il est parti.