Meal translate French
77 parallel translation
Bir keresinde evimizde bir akşam yemeği veriyorduk ve bütün yemeğinin üzerine Tetrameal D serpiştirdi.
Un soir, alors que nous recevions, il a saupoudré son plat de Tetra Meal D.
"Ve mümkünse'Happy Meal'olmayı istiyoruz."
"J'aimerais devenir un Happy Meal, si possible."
Çocuk menüsü ister misin?
Tu veux un Happy Meal?
Çocuk menüsü var mı?
Vous avez un Happy Meal?
Biri bu çocuğa çocuk menüsü getirecek mi?
On peut lui donner un Happy Meal?
Küçüklüğünü hatırlıyor musun? Sana o çocuk mönülerinden alırım, tamam mı?
Comme quand t'étais gosse... je vais t'acheter un happy meal.
Sonra onları oturt, yemeklerini söyle ve popolarına tekmeyi bas!
Puis fais-les s'asseoir, commande-leur un happy meal et vire leurs fesses.
Tanrım, para babası, O bir hamburger değil. - 5 Dolar.
Bon sang, gros radin, c'est pas un Happy Meal.
- Mutlu son diye buna derler!
- C'est mieux qu'un Happy Meal!
Hey, komiserim bakın, Laffy Meal'ımın içinden ne çıktı..
Chef, regardez ce que j'ai eu dans mon menu.
Ve sadece belirli bir zaman için, sekir parçalık Nappy Meal alanlara, bi birdak bira bedava.
Et pour une période limitée seulement, commandez un Nappy Meal à huit morceaux, et recevez un litre de whisky gratis.
Nappy Meal'i tanıtmak gerekirse,
Le Nappy Meal de G.F.C..
Aslan Payı yerine, Mutluluk Hapı'nı tercih etti.
Il a opte pour le Happy Meal au lieu du Menu Maxi.
- Happy Meal'ler sunuyorlar.
C'est McDo qui a lancé le Happy Meal.
- Hapy Meal için bütün arkadaşları topluyor.
Il emmène ses amis au McDo manger des Happy Meal.
- Mayısta, "Aktif ol! Yetişkin Happy Meal"'i duyurdular.
En mai, ils ont lancé le menu "Go Active!" pour adultes.
Pardon, bir Happy Meal menü ve 3.5 gram kokain, teşekkürler.
Un Happy Meal et une ligne, s'il vous plaît.
İki hamburger fiyatına.
Pour sauver deux millions de personnes à peine dix euros par tête. C'est même pas le prix d'un happy meal.
Ama grubun tarzını ve ilk gerçek heavy meal rifflerini yaratan aslında Sabbath'ın gitarcısı Tony lommi'ydi.
Mais, c'est Tony Iommi, le guitariste, qui est à l'origine du son du groupe et des premiers riffs de heavy metal.
Sana doğum günü yemeği aldım.
Je t'ai préparé ton Happy Meal.
Leidseplein'den Champs Elysees'eye kadar Big Mac ya da Happy Meal yiyen herkes 24 saat içinde ölecek.
Du Leidseplein aux Champs Élysées, tous ceux qui mangeront un Big Mac ou un Happy Meal mourront dans les 24 h.
Will you still if invited to sit, or will it take me offering a meal?
Puis-je vous offrir un siège ou me faut-il vous offrir un repas?
Yemeğin sadece yarısını bitirebiliyordum sonra belli bir yere gelince, oraya bir değdi mi, orası yanardı.
Towards Met? meal when the food arrives Dov'? inflamed begin the pain.
Çocuk menüleri, oyuncaklar.
Des Happy Meal, des figurines.
- Seni mutlu edecek bir menü almalıyız.
Abby. Quelqu'un aurait besoin d'un "Happy Meal".
Balkona oturt ama önünde ne bileyim Shaquille O'Meal olsun.
Place-le au balcon, derrière... Shaquille O'Neal. On n'a pas de stagiaires.
Madem sordun, bana McDonalds'tan çocuk mönüsü gönder ama... Oyuncak deniz canavarı olsun çünkü ejderha bende var.
Eh bien, je voudrais un Happy Meal, mais avec un monstre marin, car j'ai déjà le dragon.
- Çocuk mönüsü ve sessizlik.
- Un Happy Meal et le silence.
Merak ediyordum da, çocuk mönüsü konusunda ciddi miydin?
Je me demandais : c'était vrai pour le Happy Meal?
Bir mermi de kafasına sık. Bu bayan zombilere insan ziyafeti olmaktan kendini kurtulabilirdi.
Encore une bonne balle dans la tête... et cette dame ne serait pas devenue un Happy Meal.
Burada Happy Meal'larıyla oturmuş iki kalas gibi görünmeyelim diye.
Pour éviter d'avoir l'air débile devant notre Happy Meal?
- Katolik okul öğrencisi. Soğansız Happy Meal.
Happy Meal, sans oignon.
Mutlu insan.
Happy meal! Le plan?
Hadi Kukla'ya çocuk menüsü alalım.
Emmenons Gamin manger un happy meal.
Ben Malt-O-Meal severim.
Moi j'aime les céréales Malt-O-Meal
Ama "Laffy Meal" in hâlâ bir askeri olduğumu unutmam.
Mais je combats toujours avec mon Laffy Meal.
Baba, baba! Bart ile Krustyburger'a gitmek istiyorum! Laffy Menüsü alacağız!
Papa, papa, je veut aller au Krustyburger avec Bart et commander un Laffy Meal!
Çünkü her Laffy Menü'leri başka bir oyuncak hediye ediyor!
Parce que chaque Laffy Meal contient un jouet diffèrent!
Bir dakika, Happy Meal oyuncağı mı o?
Attendez, c'est une figurine McNugget?
On Happy Meal oyuncağının hepsi var mı sende?
Vous avez les 10 figurines McNugget?
Evet, 1993'ten beri verdikleri diğer Happy Meal oyuncaklarıyla birlikte.
Et tous les autres jouets Happy Meal depuis 1993.
Bir Happy Meal oyuncağı bana tatlı olan daha saf yıllarımı, yani Kardashian öncesi dönemi anımsatıyor.
Un jouet Happy Meal rappelle aux gens un temps agréable, un temps simple, un temps pré-Kardashian.
Max, bak. Happy Meal oyuncakların.
Max regarde, ton jouet Happy Meal.
Zavallı bebek Max'in Happy Meal oyuncakları kırıldı diye yaptığım hiçbir doğru işin önemi kalmadığı için üzgünüm!
Désolée que ça n'ait pas d'importance tout ce que j'ai bien fait, parce que les jouets Happy Meal de la pauvre petite Max sont cassés!
Birisi "Happy Meal" yemeyi unutmuş galiba. Otur Simon.
On dirait que quelqu'un a eu un unhappy meal.
Ama ona "Happy Meal" alacak param vardı.
Mais j'ai encore assez d'argent pour lui acheter un happy meal.
Çocuk mönüsü fiyatına.
Le prix d'un happy meal.
Boktan Honda'na bin ve git kendine çocuk menüsü filan al.
Retourne dans ta Honda merdique t'acheter un Happy Meal.
Meal.
Mille.
Bir mutluluk menüsü almak istiyorum.
Un Happy Meal, s'il vous plaît.
McDonalds menülerindeki oyuncaklar gibi.
Mais c'est toujours fait en matière plastique injectée comme... un jouet "Happy Meal".