English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ M ] / Meclis

Meclis translate French

2,507 parallel translation
Arkadaşı olarak size sormak zorundayım. Sormaya mecburum, sizce meclis üyesi Freed kadını öldürmüş olabilir mi?
Donc j'ai besoin de vous demander, comme étant son ami, je dois vous demander... est ce que vous pensez que c'est possible que le Sénateur aurait pu tuer cette femme?
Meclis üyesinin yerini yalnızca basın sekreteri bilir?
Si quelqu'un sait où est le Sénateur, ce sera son attaché de presse.
Meclis üyesi Freed'i arıyoruz.
Salut. Nous cherchons le Sénateur Freed.
Tabii, Five-O, geldiğiniz için teşekkürler meclis üyemiz de polis gücünün en büyük destekçisidir.
Ouais, Five-O, merci d'être venu les gars, et vous savez que le Sénateur est un grand fervent de l'application de la loi.
Hayır, gerek yok. Sadece meclis üyesiyle görüşmek istiyoruz.
Non, c'est bon, nous voulons juste une minute avec le Sénateur.
Belki yardımcı olabilirsiniz, meclis üyesi yatağında bulunan fahişe konusunda ne düşünüyor?
Ouais, peut-être que vous pourriez nous dire, quelle est l'opinion du Sénateur sur la prostituée morte trouvée dans son lit?
Meclis üyesinin bir fahişeyle hiç işi olmaz.
Le sénateur ne se serait jamais impliqué avec une prostituée.
Memlekette meclis üyesi Freed gibi on tane daha adam olsa...
Maintenant, si ce pays avait plus d'hommes comme le Sénateur Freed...
Kötü olan son dakika haberi olarak "Meclis üyesi Freed cinayetten aranıyor" alt yazısının geçmesidir.
Mauvais serait "Dernières nouvelles : Sénateur Freed, suspect dans une affaire de meurtre."
Ben ara seçimin ortasındaki meclis üyesi Freed olsam ve kötü bir şey olduysa...
Si je suis le Sénateur Freed au milieu d'une élection spéciale, et que quelque chose ne va pas..
Meclis üyesini telefonundan yerini tespit ettiniz mi?
Aucun moyen de tracer le téléphone du Sénateur?
Meclis üyesi Freed mi?
Le Sénateur Freed?
Meclis üyesi nerede?
Où est le membre du Congrès?
Yüce Hawaii Eyaleti'nin meclis üyesi Freed.
Le Sénateur de l'Etat d'Hawaï.
Kurmaca konusunda pek iyi olmadığın belli çünkü DNA'nı bulduk bu da seni ölü fahişeyle meclis üyesinin yatağına sokuyor.
Apparemment, l'imagination n'est pas votre point fort professeur, parce que nous avons votre ADN, et il vous renvoie au lit avec une prostituée dans la maison du Sénateur.
Meclis üyesi falan tanımam ve kimseyi öldürmedim!
Je ne sais rien au sujet d'un Sénateur, et je n'ai tué personne!
- Meclis üyesiyle nasıl karşılaştın?
Bien, comment avez-vous corrompu le Sénateur?
Meclis üyesiyle münazara kurallarını konuşmak için gelmiş.
Bien, il est venu discuter des règles de base du débat avec le Sénateur, je m'occupais de la situation.
Bu bizimle meclis üyesi arasında efendim.
C'est entre nous et le Sénateur, monsieur.
Bayan Davis, meclis üyesi Freed nerede?
Mlle Davis, où est le Sénateur Freed?
Çünkü meclis üyesi Freed gibi birinin bir fahişeden muamele görmek için her şeyi niçin riske attığını bilmek istiyorum.
Parce que je dois comprendre pourquoi un homme comme le Sénateur Freed risquerait tout pour profiter des services d'une prostituée.
Çünkü meclis üyesini bulmalıyız kaçıyorsa kadından yardım isteyecektir.
Parce que nous avons encore à trouver le Sénateur, s'il est en fuite, il a des chances qu'il essaye de la contacter.
Peki ama meclis üyesi yeni tanıştığı bir fahişeyi neden öldürmek istesin ki?
Donc, pourquoi le Sénateur aurait planifié de tuer une prostituée qu'il vient juste de rencontrer?
- Meclis üyesinin basın sekreteri Josh Lowry.
Josh Lowry, l'attaché de presse du Sénateur.
Bir meclis üyesinden daha saygılı bir cevap beklerdim.
J'espérais une réponse plus digne venant d'un membre du Congrès.
Meclis üyesi, fahişeler, onları servis etmen. Hepsi.
D'accord, le Sénateur, avec des prostituées, tu les lui as apportés, tout ça.
Dinle, meclis üyesini nerede rehin tutuyor?
Ecoutez-moi, où garde-t-il le Sénateur en otage?
Meclis üyesine götürecek ipucuna elveda.
Notre seule piste pour retrouver le Sénateur s'est envolée.
Meclis üyesinin durumu nasıl?
Alors, comment va le Sénateur?
Meclis üyesinin peşinden koşarken unutmuş olmalı.
Wo Fat l'a laissé- - il devait être dans l'urgence pour attraper le Sénateur.
- Meclis üyesi Frank Sullivan mı?
Frank Sullivan, le conseiller municipal, non?
Sizi 53. bölgenin yeni belediye meclis üyesi Henry Martin'le tanıştırmak istiyorum.
J'ai le plaisir de vous présenter le prochain conseiller du 53ème district Henry Martin.
Bunu yaparken meclis koltuğu için yarışıyor olacak.
Il s'avère qu'il se présente au conseil.
Kendisi yakında bölgenin en yeni meclis üyesi olacak.
Bientôt nouveau membre du conseil de ce district.
Anlaşılan meclis üyesi, Sullivan Kuralları çiğnedi ;
Il paraît que le conseiller Sullivan à transgressé les règles.
Belediye meclis adayı, Henry Martin.
Le candidat au conseil municipal, Henry Martin.
Şanslı çoraplara ihtiyacın yok. Meclis üyesi.
Tu n'as pas besoin de ces chaussettes porte-bonheur, conseiller.
Şu anki meclis üyesiyim.
et les élections speciales doivent...
Henry Martin, meclis üyeliğini büyük bir farkla kazandı.
Henry martin remporte les élections haut la main.
Bay ve Bayan Meclis üyesi.
Monsieur le conseiller et madame.
Paula Horke 40 sene önce Pawnne'nin ilk kadın şehir meclis üyesi oldu ve kendisi benim büyük ilham kaynağım oldu.
Paula Horke était la première femme au conseil municipal de Pawnee C'était il y a 40 ans, et elle a toujours été une source d'inspiration pour moi.
Kendini sapık olarak tanımlayan meclis üyesi Dexhart hariç.
Mis à part le conseiller Dexhart, pervers autoproclamé.
Bütün erkek meclis üyeleri, benim adet döngümü hesaplayan bir takvim kullanırlardı.
Tous les autres conseillers avaient l'habitude de tenir à jour mon calendrier menstruel.
Meclis üyesi Milton, atıştırmalıkları ben koydum ve söylemeliyim çok lezizler ama konumuz bu değil.
Conseiller Milton, J'ai en effet préparé les petits fours, et je dois dire qu'ils sont délicieux, mais là n'est pas la question.
Keşke 300 sene daha yaşlı olsaydım meclis üyesi.
Seulement si j'avais 300 ans de plus, Conseiller.
Meclis üyesi Knope bu rotadaki normal programın önünde mi?
Est ce que la Conseillère Knope fait mieux que la normale sur ce parcours?
Şimdi Sayın Sözcü, zaten bir ortak meclis oturumu çağrısında bulunmuştunuz işte orada hükümet aleyhindeki davanın çerçevesini çizecek ve Başkanlık halef sıralamasında üçüncü olduğunuzdan Başkanlık makamını devraldığınızı duyuracaksınız.
Maintenant, Mrle porte parole, Vous avez déjà sollicité Une session jointe du congres Et là vous soulignerez l'affaire contre l'administration et annonce qu'en tant que troisième sur la ligne de succession, assumera la présidence.
Meclis üyesinin daha resmi bir üslup kullanmasını rica ediyoruz.
Le député Berthelsen est prié de mesurer son langage.
Meclis üyelerinin fuhuş listesinde isimlerinin çıkmayacağını bilmesi gerekiyor.
Les conseillers ont peur d'être sur la liste des clients.
Zamanında ben de meclis üyesiydim ve hiç yalan söylememiştim.
J'ai déjà été conseiller municipal, et j'ai jamais dit des bêtises.
Meclis Üyesi Knope inşaatın 18 ay süreceğini iddia etmiştiniz ama bir kaynağım bana bunun daha uzun süreceğini söyledi.
Mme la conseillère Knope, vous avez déclaré que la construction prendrait 18 mois, mais d'après une source cela serait beaucoup plus long.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]