Menage translate French
4,632 parallel translation
Başka bir kadınla ev kurdu.
Il s'est mis en menage avec une autre femme.
Evinizi temizlemek için geldim.
Je suis là pour le ménage.
Hızını ayarla yani.
Alors, ménage toi.
Ve ikisi de üçlü ilişkiye girmek istedikleri sonucuna varmışlar.
Elle m'a dit qu'elle a une copine et qu'elles parlaient de choses et d'autres, et qu'elles en sont arrivées à la conclusion qu'elles voulaient faire un ménage.
"Bildiğimiz üçlü ilişki mi?" dedim.
J'ai dit... "Un ménage à trois?"
Üçlü ilişkiye girelim.
Pour notre ménage à trois.
Ve menaj akıyor.
Et le ménage démarrera.
Yani üçlü ilişki?
Vous savez... un ménage à trois?
Görünüşe göre suyla otomatonların pek geçinemediğini unuttunuz.
On dirait que tu as oublié que l'eau et les automates ne font pas bon ménage.
Bugünlük, tutkunuzu bastırmak ve iştahınızı kapatmak için ev işi, egzersiz ve rutin görevlerden oluşan sıkı bir program hazırladım.
Le jour, j'ai préparé un programme rigoureux de ménage, exercices, tâches routinières destinés à supprimer vos envies et à contrôler vos appétits.
Lanet Meksikalı temizlikçi gözlüğümün üstünde ça-ça yaptığı için bu eski gözlüğe kaldım.
Une foutue femme de ménage mexicaine a dansé un cha-cha sur mes lunettes, donc je dois porter cette vieille paire.
Diyeceğini demiş.
Ça doit être une petite scène de ménage.
- Önceden çalıştığın şu hizmetçi?
Pourquoi pas la femme de ménage avec qui tu travaillais? Chantrelle?
Karım beni temizlikçi kadının vajinasından çikolata yerken yakaladı.
Ma femme m'a chopé en train de manger une barre chocolatée dans le vagin de la femme de ménage.
- Tamam, temizleyelim.
- Allez, on fait le ménage.
Kimse hizmetçilere bakmıyor.
Et personne ne regarde les femmes de ménage.
Oda hizmetleri.
Ménage.
303 nolu oda temizlik için aradı.
Ah, 303 vient d'appeler pour du ménage.
Oda temizleme!
Ménage!
Oda servisi.
Ménage.
Hasta büyük ihtimalle konteynırdan virüs kaptı.
- On a d'autres cas? - Pas encore. Tout ce remue-ménage pour un seul malade?
Aslında Gugg ile üçlü bir şeyler de yaparsınız, değil mi?
Surtout que tu as pu avoir un ménage à trois?
Bazı şeyleri taşıyıp bir güzel temizleriz.
On pourrait déplacer des trucs et faire le ménage.
Polis, hizmetçi, meyveci, temizlikçi herkes mi İngilizce konuşuyor? Senin sorunun ne?
Les policiers, les femmes de ménage, les marchants, les concierges... tout le monde parle anglais?
Beyefendi öyleyse evi temizlememe yardım eder.
Alors monsieur peut aider moi avec le ménage.
Babamın temizlik adeti yoktur ve insanların işini öğrenmemesini istediği için temizlikçi tutmayı da reddeder.
Mon père ne nettoie jamais et il aura jamais de femme de ménage, il a trop peur que quelqu'un fouine.
Büyük ihtimal yaptığım en kolay temizlik olacak.
Probablement le ménage le plus facile.
Bana öyle bakma.
Ne me ménage pas.
Temizliğe yardım edersin.
Tu feras un peu de ménage.
Bir temizle istersen.
Tu pourrais l'aider à faire le ménage.
Neden evimize gelen temizlikçi kadın gibi konuşuyorsun?
Pourquoi parles donc-tu à notre femme de ménage?
Otuz yıldır aynı temizlikçiyle devam etmiş ve gitmesin diye ona deli gibi para ödemiş.
Il avait la même femme de ménage depuis environ 30 ans, et la payait une fortune pour qu'elle ne parte pas.
Temizlikçi.
Tu fais le ménage?
Oda temizlikçileri izinde olabilir
C'est peut-être le jour de repos de la femme de ménage.
Kötü kullanmaktan bir daha fazlası gibi, Değil mi?
Ça a l'air d'être autre chose qu'un problème de ménage, non?
Onların kim olduğunu bize söyleyin, hepsini uzaklaştıralım.
Dites-nous qui ils sont. On fera le ménage.
Ben kimsenin temizlikçisi değilim ve burayı her hafta onurlandırırım.
Je ne suis la femme de ménage de personne et je gagne le carré d'honneur chaque semaine.
Önden gidip temizliğe başlayayım.
- Je vais traverser pour y faire le ménage.
Hizmetçimizdi.
Elle était notre femme de ménage.
Kolyeyi çaldığı için kovulan hizmetçi Maria'dan özür dilemeye çalışıyordu.
Elle essayait de se racheter auprès de Maria, la femme de ménage qui a été virée pour le vol du collier.
Oda servisi.
C'est la femme de ménage!
Carl, bayağı bir patırtı çıkardığını söyledi.
Carl me dit que vous avez fait du remue-ménage.
Kesinlikle buraya temizlik şirketinin bakması lazım.
Une femme de ménage ne serait pas de trop.
Peki Trav sizin birlikte yaşamaya başlamanızı nasıl karşıladı?
Donc comment l'a pris Trav quand il a découvert que vous deux vous mettiez en ménage?
Ona parayı ver
Je viens de lui donner mon argent du ménage.
- Bu hafta hizmetli istemiyorum
C'est pour quoi? Eh bien, je ne veux pas de ménage cette semaine.
Shunyi, Çin'deki dört kıza Amerika'ya illegal olarak gelip hizmetçi olarak çalışırlarsa 7 yıl içinde vatandaşlık alabilecekleri söyleniyor.
Quatre filles de Shunyi en Chine, s'entendent dire que si elles viennent aux USA illégalement et travaillent comme femmes de ménage, elles auront leur citoyenneté en sept ans.
Burada Janesville Dağ Evinde oda hizmetçisiyim.
Je suis femme de ménage ici, au Refuge Montagnard de Janesville.
Bir yerde paylaşsa bile şu Fakeblock nanesi onu temizler.
Même s'il poste ça quelque part, Fakeblock fera le ménage.
- Fakeblock nanesi onu temizler.
Fakeblock fera le ménage.
Ev işi yapmaktan korkan erkeklerden değilim.
Je suis le genre de gars qui n'a pas peur de faire le ménage.