Mila translate French
110 parallel translation
Mila, niye bu kadar kötü davranıyorsun?
C'est ton genre. - Mila, pourquoi es-tu méchante?
- Tehlike var mı?
- Au revoir, Mila. - Ce n'est pas dangereux?
- Mila kıskanmasın? - Onun haberi yok.
- Mila ne sera pas jalouse?
- Mila nerede?
- Et la vedette?
- Rahatsız etmiyoruz ya?
- On vous dérange, Mila? - Pas du tout.
- Mila, biz kadınlar arasına kalacak.
- Mila, entre femmes...
Şimdi sevimli yıldızımız Mila Malou'yu dinleyeceksiniz.
- Je passe la parole à notre charmante vedette, Mlle Mila Malou.
Tabi ki hanım...
C'est entendu, mila...
Milda Vasita burada mı yaşıyor?
Excusez-moi, Mila Vasita habite ici?
Milda onu bekliyor muydu?
Mila l'attend?
Milda'yla bir şeyler mi planladınız?
Dites-moi, mademoiselle, vous vous étiez mis d'accord, avec Mila?
- Milda Zruc'e gitmiş miydi?
- Mila est allé à Zruc?
Kızın biri Milda'yı görmeye gelecek biz de kalmasına izin mi vereceğiz?
Elle vient voir Mila et passer la nuit chez nous?
Milda'yı düşünelim. Evet, baya iyi para kazanıyor. Parasal açıdan evliliğe hazır olabilir ama iş bununla bitmiyor.
Notre Mila, c'est vrai, il gagne bien sa vie et peut entretenir une famille...
30 yıldır çalışıyor ama Milda kadar kazanmıyor.
Il travaille depuis trente ans et il ne gagne pas autant que notre Mila!
- Mila, çantaya birkaç şey koy.
Fais un petit bagage.
Mila, niçin sabun? Galiba onları içeri girmeye ikna etmek için.
Pourquoi le savon?
Mila!
Mila!
Şu kadın, Mila. O kim?
Cette femme, Mila, qui est-elle?
Bir liste yapıp Mila'ya veririm.
Je ferai une liste pour Mila.
Mila yakında ortalıktan kaybolabilir.
D'ici là, Mila ne sera peut-être plus parmi nous.
Mila'ya karşı bir düşkünlüğün var.
Vous aimez Mila.
Mila hep bana ve Kardasya'ya ihanet etmediğine inanmıştır.
Mila dit que vous n'avez jamais trahi ni Cardassia ni moi.
Mila ve hareketsiz geçen emekliliğime mi? Hiç sanmam.
Retrouver Mila et ma vie de retraité?
Derken, varlıklı bir avukatın, yeni doğan oğlunun Brit Mila'sında bir kez daha şans eseri karşılaştıktan sonra birbirleriyle kasten karşılaşmak için bir zaman belirlemeye karar verdiler.
Après une autre rencontre fortuite... à la circoncision du fils d'un riche avocat... ils décidèrent de fixer la date de leur prochaine rencontre "fortuite".
Milagros, bir epi getir.
Mila, une épicrânienne!
Victor, seni kızım Mila ile tanıştırayım.
Victor, je vous présente ma fille, Mila. - Mila.
- Mila, sahi.
- Bonjour.
Sen, iki kardeşini ve şimdi de Mila'yı.
Toi, tes 2 frères et maintenant Mila.
- Memorial'a. Mila, onunla git.
Hé, Mila, tu sais, tu devrais y aller avec lui, OK?
Dışarı çık Mila.
Va-t'en d'ici, Mila.
Mila, burada kimin işe alınacağını hala ben belirliyorum!
Mila, c'est moi qui décide qui est embauché.
Ben de yemek yapıp ve başkalarının pisliğini temizlemeye devam edeceğim.
Et Mila continue de cuisiner, de nettoyer pour les autres.
Sen buralarda ne yapıyorsun, Mila?
Et toi, tu veux quoi, Mila?
Evimiz için, Mila.
Notre toit, Mila.
Ama Mila, bu bizim hayalimiz.
Mais Mila, c'est notre rêve!
Mila!
Mila.
Mila geri gelmez...
Mila ne reviendra pas...
Hepinizin bildiği gibi, kocam öldüğünden beri yıllardır, çok çektik.
Comme vous le savez tous, depuis que mon mari Mila est mort il y a de nombreuses années, nous avons beaucoup souffert.
Mila'nın hiç mülkü yoktu!
Mila n'avait pas de succession!
Mila'yla aranız iyiydi.
Mila était bon avec vous.
Sizi buraya, Mila'nın son isteğini gerçekleştirirsiniz diye çağırdım!
Je vous ai tous appelés ici en pensant que vous honoreriez la dernière volonté de Mila!
Mila'yla evlendiğimde annem bu araziyi bana vermişti.
Ma mère m'a donné cette terre quand j'ai épousé Mila.
Eğer istersen tabii, Mila.
Seulement si tu le veux, Mila.
Adım Mila.
Je m'appelle Mila.
- Mila.
- Mila!
Ben Mila. Annenizin arkadaşıyım...
C'est Mila, une amie de votre mère.
Mila?
Mila?
Mila flanel pijama giyer.
Mila porte des chemises de nuit.
Mila, yeter.
Pour qu'ils acceptent d'entrer, j'imagine.
Aman Allah'ım! Joey!
Mila.