Moody translate French
439 parallel translation
- Efendim?
M. Moody.
Bay Moody, siz Bay Lightoller'a yardım edeceksiniz.
M. Moody, vous aidez M. Lightoller.
Sağ ol. - Bay Moody.
Monsieur Moody?
Chuck Palahniuk... Nick Cave... Hank Moody'nin her şeyi...
Je suis seule, dans ma grande maison vide, comme quand tu m'auras pris ma fille.
Seni bilmem ama ben bu vajina düşmanlarından yorulmaya başladım.
Où diable étais-tu passé, Hank Moody? Tu me dois pas un livre depuis l'élection de l'axe du bien?
- Kapa çeneni Huysuz.
- Ta gueule, Moody.
Huysuz?
Moody?
Sen olsan ne yapardın Huysuz?
Que ferais-tu, Moody?
Kudurmuş bir köpekle Huysuz?
À un chien enragé, Moody?
Unutmuş ama bağışlanmamış, değil mi, Huysuz?
Mais il n'est en rien pardonné, n'est-ce pas, Moody?
Sanırım sen Moody Lisesine gitmişsindir.
Et tu es allé au lycée à Moody?
Hayır, sekiz yaşımda taşındık.
Non, pas à Moody. On est parti, j'avais 8 ans.
Moody, Mahtob, Baba!
Moody, Mahtob, papa!
Önemi var, Moody. Önemi var.
C'est important, Moody.
Moody, orada çok büyük şeyler oluyor.
Il se passe trop de choses là-bas.
- Moody, bu beni korkutuyor.
- Moody, ça me fait peur.
Mahtob'un aynı Moody ve Ameh Bozorg'a benzediğini söylüyor.
Elle dit que Mahtob est tout le portrait de Moody et Ameh Bozorg.
Moody, neler oldu?
Moody, que s'est-il passé?
Moody, buna inanamıyorum.
Moody, je n'arrive pas à le croire.
- Moody, bu da ne?
- Moody, que se passe-t-il?
Moody, tatlım. İşin için üzüldüğünü biliyorum.
Moody, chéri, tu es bouleversé pour ton travail.
Moody, neler olduğunun farkındayım.
Moody, je sais ce qui s'est passé.
Moody ve ben 7 yıldır eviliyiz.
Moody et moi sommes mariés depuis sept ans.
Moody bunu biliyordu.
Moody le savait.
Moody'de bana, Kuran'a el basarak kötü bir şey olmayacağına dair yemin etti.
Moody m'a juré sur le saint Coran qu'une telle chose n'arriverait pas.
Bu doğru değil mi, Moody?
N'est-ce pas, Moody?
Moody nasıl olur da Kuran üzerine yemin edip, bana bunu yapabilir?
Comment Moody peut-il jurer sur le Coran puis me faire ça?
Moody?
Moody?
Moody, lütfen, konuş benimle.
Moody, je t'en supplie. Parle-moi.
Moody...
Moody...
Moody, yardımına ihtiyacım var.
Moody, j'ai besoin de ton aide.
Moody.
Moody.
Ailem bununla uğraşıyor, ama Moody benim her dakika nerede olduğumu biliyor.
Ma famille s'en occupe, mais Moody sait où je suis à chaque instant.
Ona bunu yaptıramayız, Moody.
On ne peut pas lui faire ça, Moody.
- Moody, sen ne yapıyorsun?
- Moody, qu'est-ce que tu fais?
Lütfen onu alma! Moody!
Je t'en prie, ne l'emmène pas!
Lütfen onu alma! Moody!
S'il te plaît, ne l'emmène pas!
Lütfen onu alma! Moody!
Je t'en prie, Moody!
Moody, lütfen!
Moody, je t'en supplie!
Moody, onu alma! Alma!
Moody, ne l'emmène pas!
Moody, lütfen gitme.
Je t'en prie, ne pars pas.
Sağol, Moody.
Merci, Moody.
Moody Çarşambaları hastanede olur.
Moody travaille à l'hôpital le mercredi.
Moody, eve gelebileceğimizi söylüyor.
Moody dit qu'on va venir à la maison.
Mahtob'u burada bırakamazsın. Moddy'nin ailesiyle olmaz.
Vous ne pouvez pas laisser Mahtob avec la famille de Moody.
- Moody.
- Moody.
- Moody, ben o uçağa binmiyorum.
- Je ne monterai pas dans cet avion.
Moody'ye bir avukatım olduğunu söylemeni istiyorum.
Dites à Moody que j'ai un avocat.
Moody'ye onunla yalnız buluşmayacağımı söyle.
Je ne veux pas le voir seule.
Filmi de çekilecektir. Hank Moody senaryoyu yazabilir belki de ha?
Attends.
Moody!
Moody!