Moruk translate French
1,146 parallel translation
Ve bu sefil moruk... geçen hafta Noel Baba olarak çalıştığı dükkandan... yılbaşı ağacı süsleri çalarken yakalandı.
Et ce bonhomme-là s'est fait pincer... en train de voler des décorations de Noël au magasin... où il travaillait depuis une semaine comme père Noël.
Genç kız - iğrenç göbekli moruk. Preston Holt bir köpek balığı.
De vous à moi, Holt est un barracuda.
- Seni bok kafalı moruk.
- Vieux tas de merde!
İçeri gir moruk.
Rentre, vieillard.
- Duyuyor musun moruk?
Tu entends?
Başın dertte, moruk.
Ouais! Tu es dans la merde, mec.
Birinin sana haddini bildirme zamanı gelmişti moruk.
Vieux croulant, il est temps qu'on te remette à ta place.
Ne demek istiyorsun, moruk!
Que veux-tu me faire comprendre, stupide vieil homme?
Harlem'de yurtta kalan eski orkestra şefi bir moruk. Toots Sweet isimli bir gitarist.
J'ai un musicien sénile quelque part à Harlem, un guitariste dénommé Toots Sweet.
O moruk bana tuvalet sabunu gibi bir teğmen kakaladı.
- Je n'ai pas besoin de ces merdeux.
Sesi duydun mu moruk?
T'entends ça?
Nereye olduğunu biliyorum, moruk.
Je sais où ça se met, vieux.
Şimdi hemen arkaya uzan, moruk.
Couchez-vous là-derrière, vieux.
Şu moruk konsantrasyonumu bozdu.
Le vieux m'a déconcentré.
Aşağıda oturan fena bir moruk var.
Il y a une misérable petite retraitée en bas.
Geçen gün buralarda seni arayan bir moruk vardı.
Il y avait un vioque qui te cherchait dans le coin l'autre jour.
Sakin ol moruk.
He, on se calme, pepe.
"Moruk mu"?
Papi "? !
Bir daha bana "Moruk" deme seni küçük punkçı.
Qui t'appelle "Papi" sale punk?
Moruk en sonunda uçurmuş!
Le vieux est dans le cirage!
Hadi moruk. Hadi gidelim. Hadi.
Allez, viens, pépé.
Atla moruk.
Allez, montez, mon vieux.
Yaşlı bir moruk tanıyordum, elleri çok titrerdi, bardağı ağzına götürebilmek için bileğinin etrafına eşarp bağlardı.
J'ai connu un vieux gars dont les mains tremblaient tellement qu'il mettait une écharpe autour de son poignet pour porter son verre à sa bouche.
Bizim moruk burayı hiç temizlememiş mi?
Il fait le ménage, parfois?
Bir moruk verdi bana, değil mi ama?
Un lascar me l'a donné.
Peki bu moruk, ne söyledi?
Qu'est-ce qu'il a dit, ce lascar?
Neyse, onun bir oğlu alsaydı aynı bu moruk gibi görünürdü.
Si le majordome avait un fils, ce lascar lui ressemblerait.
Neyse, öyle kendi kendime takılıyordum. Bastonlu deli bir moruk peydah oldu.
vaquant à mes occupations quand un vieux fou avec une canne est venu à moi.
Çık arabamdan moruk.
le vieux.
Nereye gittiğine dikkat et moruk.
le vieux.
Senin kadar uzun değil, moruk.
Pas autant que toi, vieillard l
İnek suratlı moruk! Ne yapacağımı söylüyor.
Vous me donnez des leçons?
Senin moruk bir tane bile getirmedi.
Ton père n'en avait pas apporté.
Şakadan anlamıyorsun galiba moruk?
Tu n'as plus le sens de l'humour?
Kaldır kıçını moruk!
Bouge tes fesses, mec!
- Manzaramdan çekil, seni yaşlı moruk.
- Lâche-moi, vieux croûton.
"Yaşlı moruk" mu? "Yoldan çekil" mi? Gelin buraya.
"Vieux croûton"? "Pousse-toi"?
Tanrım, moruk dünyanın golf oyunu etrafında döndüğünü sanıyor.
Ce vieux singe pense que le monde tourne autour de sa partie de golf.
Selam moruk.
Bonjour, mamie.
Moruk hasta.
Le vieil homme est malade.
Moruk her an dönebilir...
Le vieux pourrait revenir...
Öldür şu moruk piçi!
Tue ce vieux salaud!
- Ne var? - Moruk telefonda!
Tu vas rater ta chance.
- Hey moruk, yardım lazım mı?
- T'as besoin d'aide?
- Alay mı ediyorsun, moruk?
- Tu me cherches?
Hey, moruk!
Hé, l'ancêtre!
Ne? Seni orospu çoc ( uğu ) - - Hey, dur bir saniye, moruk!
Va te faire... papi!
Tamamdır moruk.
Certainement, affaire conclue, mon ami.
Hadım Moruk!
Eunuque gâteux.
Moruk beni görmemeli.
Le vieux ne doit pas me voir.
Hangi moruk?
Ça m'étonnerait. Faut virer tout ça.