Muse translate French
487 parallel translation
Bizim ilham kaynağımız o.
C'est notre muse.
Şöyle diyor... " Büyük bir ilham kaynağı.
Il dit qu'elle est sa muse...
Trinidad Güzeliyle aynı yerdesin, bu ses kanıtlıyor bunu
Annonce que vous êtes dans la salle avec la muse de la Trinité
Kalbin atıyor güm güm Trinidad Güzeli için
Votre cœur fait "boum boum" pour la muse de la Trinité
Trinidad Güzeli'nin yanında haddini bilmemek tehlikelidir
Il est dangereux de s'en remettre à la muse de la Trinité
Hiç yaşamadığın bir çılgınlık daha yap
Celle dont vous avez rêvé avec la muse de la Trinité
Tiki tak bum tik tak İşte kalbinizdeki Trinidad Güzeli
Tchik tchak tchik boum tchak boum c'est la muse de la Trinité
Bayanlar baylar, işte Trinidad Güzeli!
Mesdames et messieurs, la muse de la Trinité!
Tanrı korusun. Dans perisinin her haline bayılırım.
Je suis de ceux qui se réjouissent de toute manifestation de la muse Terpsichore.
Madame von BüIow onun ilham perisi değil, zina yaptığı kadın. Ve kocası da, kendi karısı ile Wagner arasındaki ilişkiyi bilmiyormuş gibi davranan bir fırsatçı, bunun nedeni de işini kaybetmek istememesi. Bunlar sadece iftira.
Mme Von Bulow n'est pas une muse mais une femme adultère, et son mari, un vil opportuniste qui feint d'ignorer la liaison de sa femme avec Wagner pour ne pas perdre sa place.
Edebi temsilci ve odalık, her zaman efendisinin yanı başında, etten kemikten bir esin perisi.
Agent littéraire et concubine, toujours aux côtés de son maître. Muse inspiratrice aux contours de chair.
Oynanacak balık ha?
C'est une muse?
İlham perin mi?
Ta muse?
Anlat bana, ah Müz, o sıkıntılı kahramanı.
Dis-moi, ô Muse le héros aux mille ruses...
Taksi şoförü George Carlin ve ayakkabılar :
Le chauffeur de taxi est George Carlin. Aux chaussures, Clarence Muse.
Clarence Muse. T.C., Franklyn Ajaye und Mona
Là, c'est Franklin Ajaye, et Mona est autre chose.
İlham perim geldi.
La muse est venue m'inspirer.
Komik ilham perisi adına harika bir zafer kazandım.
J'ai remporté une victoire pour la muse du comique.
Anlat bana masalcıların ilham perisi.
Raconte, muse, le conteur,
Anlat bana şair... o zavallı ölümsüz şarkıcıyı. O ki ölümlü dinleyicileri tarafından terk edilince sesini kaybetmiştir.
Appelle-moi, muse, le pauvre chantre immortel qui, abandonné des mortels qui l'écoutaient, perdit la voix :
Ve şimdi, bayanlar baylar... aşkım... esin kaynağım... eşim...
Et maintenant, mon amour, ma muse, ma femme,
Ey en parlak yaratıcılık cennetine... yükselen ateşten ilham perisi!
Oh, je voudrais une muse de feu... qui s'élèverait au ciel le plus radieux de l'imagination.
Hayal gücün tıkandığında, yol gösterici olarak, kıçı kadar kocaman memeleri olan bir kadın gibisi yoktur.
Pour un créateur en panne, rien ne vaut une muse bien en chair avec une poitrine grosse comme la croupe.
Diri memeli bir ilham perisi...
- Une muse avec une belle poitrine...
Aceleciliğimi bağışlayın kızlar ; ama ilham perisi geldiği zaman, sanatçı yerinden fırlamalıdır.
Vous me pardonnerez mais quand la muse appelle, l'artiste ne peut attendre.
" İlham perime neden saklandığını sordum.
J'ai demandé à la Muse pourquoi elle se cachait.
Hey, şiirsel bayan, gerçekten bu kadar harikamısın?
Hé, muse de la poésie, es-tu aussi cool que ça?
Derin uyu, şiirsel bayan.
Dors bien, muse de la poésie.
- İlham perin.
- Ta muse.
İlham perim mi?
Ma muse?
İham perinim. Sana yardım etmeye geldim.
Je suis ta muse, venue pour t'aider.
Çünkü... Ben şairim sen de ilham perim.
- C'est parce que je suis le poète et toi ma muse.
Beyler tuhafıma gitti siz şairler, her biriniz içinizdeki kadınsılığın verdiği ilhamla konuştunuz ama hiç hassasiyet göstermediğiniz gibi genel olarak her kadın gibi eşlerinize de saygı duymuyorsunuz.
Messieurs, je trouve cela étrange. Vous êtes tous poètes et parlez de votre muse au féminin. Et pourtant vous ne semblez ressentir ni tendresse... ni respect pour vos femmes, ni pour la gent féminine en général.
Ben Calliope, Düşünceli ve kahraman bir şairim.
Je suis Calliope, muse de la poésie épique.
Sen Clio, benim ilham perimsin.
Tu es Clio, ma muse de l'Histoire.
Tanrıların sözleri perilerin kulakları için değildir.
Les dieux ne parlent pas devant une simple muse.
Evet, bu benim. Sadece değersiz bir peri.
C'est ça, rien qu'une humble muse.
Korkma, ilham perim.
N'aie pas peur, ma muse.
Ben seri cinayet işleyenlerin ilham perisiyim.
Je suis la muse des tueurs en série!
Buradaki bütün polisler kıçını kurtarmak için koşuşuyor. Bense burada parkın içinde çocuk oyunu oynuyorum.
Tous les flics cherchent la bombe, et moi je fais mu-muse!
Yıllar sana iyi davranmaya ilham perin esin vermeye devam etsin ve birileri hikayelerinden sanal programlar yapsın ki latinum içinde yüzmeye başlayabilesin.
Puissent les années t'être toujours aussi douces, puisse ta muse continuer à t'inspirer, et puisse quelqu'un faire un holoprogramme de tes histoires pour qu'enfin tu croules sous le latinum.
"Bana Musa'yı Kutsal Truva'dan....... sürüldükten sonra uzaklarda amaçsızca dolaşan biri gibi anlat."
Muse, parlez-moi de cet homme aux multiples visages "qui erra par monts et par vaux après avoir pillé la ville de Troie."
Önümüzdeki birkaç gün, hayatlarınız Muse'e ( Şiir Tanrıçası ) teslim edilmiş olacak.
Pendant ces quelques jours, la muse régnera sur votre vie.
Eğer Museler'in doğruluk şarkısını Siren'lerin ( Yarı insan yarı kuş yaratık ) aldatıcı çağrısına döndürsen bile. Sen her zaman bu şekilde mi konuşuyorsun?
Même si tu transformes le chant mélodieux de la muse en l'appel trompeur de la sirène?
Museler'in çağrısı, kendi ruhumun daha yükseğindeki sahibini oynamamalı.
L'appel de la muse ne règnera pas sur mon âme.
Ve son olarak favori modeli kalır. Onun ilham kaynağı
Pour finir il ne reste plus que sa préférée, sa muse...
Seni sürtük ilham perisi!
Muse et putain!
- İlham perimi bir bulayım da.
- Quand j'aurai ma muse...
Sen benim ilham perim misin Rosaline?
Seras-tu ma muse, Rosaline?
İlham perisi.
Sa muse!
İlham ziyaretine gelmiş.
La muse l'habite.