Mâlum translate French
34 parallel translation
Dinleseler bile umursadıkları ne mâlum?
Ou que ça les intéresse?
Onlarda da hiç yokmuş. Çölde yetişmiyor mâlum.
Ils poussent pas dans le désert.
Tabii mâlum biriyle tanışmadıysa.
C'était vrai tant qu'il ne t'avait pas rencontré...
Asıl hayatı diziden sonra başlayacaktı. Doğru erkek, doğru yemekler, sonrası mâlum.
Elle attendait avec impatience la suite de la soirée, un copain, un bon repas et après....
Mâlum günlerinde karnına kramplar girer.
Tu vois, elle a attrapé ces crampes quand elle "O.T.R."
Önüne çıkan ilk fırsatta beni öldürmeyeceğin ne mâlum?
Qu'est-ce qui t'empêchera de me tuer?
Bu şeyi yaptıktan sonra aynı kalacağımız ne mâlum?
Qu'est-ce qui te dit qu'on sera pareils après?
Onlara yaptığımın aynısını sana yapıp buradan çekip gitmeyeceğim ne mâlum?
Pourquoi je ferais pas la même chose avec toi et partir d'ici?
Diğer mâlum özel kişiyi getiriyor musun?
Vas-tu emmener la personne significative dans ta vie?
Bana mâlum oldu güneş gölgelere gider ben ölü halde yatarken.
Une vision m'est apparue quand l'ombre a remplacé le soleil et que je suis mort.
Bebeği öldürmeyeceği ne mâlum?
Elle ne va pas tuer le bébé?
Başka birini daha öldürmeyeceği ne mâlum?
Qui peut dire qu'il va arrêter de tuer?
Mâlum piyasa rekabetçi.
Il y a de la concurrence.
İş mâlum...
Les affaires.
Mâlum nedenlerle, Shaina ve Max bu çocuğu kamuoyundan sakladılar.
Shaïna et Max ont gardé le secret sur cet enfant pour des raisons évidentes.
Yani, senin arkadaşlarınla arası iyi ama sen ne yapıyorsun, onu bırakıyorsun. Böyle giyinmiş gecenin bir yarısı bir yerleri keşfe çıkmayacağı ne mâlum?
C'est bien beau d'inviter ses amis mais tu te rends pas compte, tu la laisses s'habiller ainsi, et un jour, tu découvres qu'elle fait l'école buissonnière.
- Şu mâlum kızlardan değildir diye umuyorum.
Pas une fille des rues, j'espère.
- Şu mâlum kızlardan mı?
Une de mes protégées, non?
Asgard savunmasını aşmanın bir yolunu bulmuşlarsa, bir dahaki sefere bunu bir orduyla denemeyecekleri ne mâlum?
S'ils ont pu traverser les défenses d'Asgard, ils recommenceront. - Avec une armée.
Benjamin Lee'nin adamımızı öldürüp sonra kaçmadığı ne mâlum.
Ou, ou si c'était Benjamin Lee qui a tué nos hommes, puis fuis...
Mâlum sebep hariç tabii ki.
À part la raison évidente.
Neymiş o mâlum sebep?
Quelle raison?
Şu an için mümkün gözükmüyor, artık çalışmıyorum mâlum.
Ouais, ca doit être dans la gare, où je ne travaille plus.
Aslında kancamı tercih ederdim ; ama bulamıyorum mâlum.
Je préfère mon crochet, mais je ne peux pas le trouver maintenant.
Leydi Mary'nin de durumu mâlum. Ama bu sizin için uygun mu?
Mais est-ce convenable?
Benim nasıl da güzel bir anne olduğum mâlum zaten.
Et tu sais à quel point j'ai été une bonne mère
O ne yapıyor peki? Mâlum, siz ikiniz?
Que fait-il maintenant que vous êtes...?
Şimdilik bu adamın mâlum yerin bir çeşit ajanı olup olmadığını bulalım, bunu da sonra teslim ederiz.
Cherchons juste si ce type est une sorte d'agent de tu-sais-quoi, et après on le livrera.
Mâlum, artık senin şey olmadığını bildiğimize göre...
Tu sais, maintenant qu'on est sûrs que tu n'es pas...
Mâlum mesele hakkında.
C'est à propos de cette affaire.
Bir dahakine mızmızlanmaya olan eğilimini ve Penny'nin lıkır lıkır götürdüğü mâlum içeceği ele alalım mı?
Ensuite, pourquoi ne pas s'attaquer à ton penchant pour pleurnicher et à l'amour de Penny pour la bouteille?
Finn'i ortadan kaldırdı ama onu tekrar hayata döndüren de kendisiydi. Rebekah'yı Eva Sinclair'den kurtardığıyla övünüyor ama en başta o şeytanı uyandıranın Freya olmadığı ne mâlum?
Elle a vaincu Finn, oui, mais seulement après l'avoir elle-même ressuscité, et quoique encensée pour avoir sauver Rebekah d'Eva Sinclair, comment savoir si elle n'était pas responsable du réveil de ce démon, en premier lieu?
Tek bir sorun var. Tam da aynı saatte Audrey'in Sirley Temple elemesi için Burbank'e gitmesi gerek. - Mâlum eleme.
Le seul problème, c'est que c'est exactement au même moment que l'audition d'Audrey pour Shirley Temple à Burbank, la grande audition.
Böyle insanları tanıdığım ne mâlûm?
Qu'est-ce qui te fait croire que j'en connais?