English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ M ] / Mümkün

Mümkün translate French

23,672 parallel translation
Kirby Helikopter Pistinden pakedi aldıktan sonra mümkün olan en kısa sürede burada olman lazım.
Dès que vous avez la mallette, portez-la directement à l'héliport de Kirby.
Mümkün olan tedaviler var.
Il y a des traitements disponibles.
Hayret verici şeyler mümkün ancak kanser doğası gereği bir büyünün ayıramayacağı bir şekilde senin bir parçan.
Des choses incroyables existent, mais le cancer, est une partie de toi, à l'intérieur, d'une manière que la magie ne peut séparer.
Mümkün.
Ca l'est.
- Buradan mümkün olduğu kadar uzak bir yere.
- Aussi loin que possible d'ici.
Bu soruyu emin olarak cevaplamak mümkün değil.
Il est impossible de répondre à cette question de façon responsable.
Ama birinin altısını istemesi de mümkün değil mi aynı zamanda?
Attendez, mais est-il pas aussi possible que quelqu'un voulait tous les six d'entre eux?
Yani bunların şey kaynaklı olması mümkün...
Donc il est possible que les origines de cette espèce soient...
Yıllar önce, doku üretmedeki potansiyeli gördüğümde iş arkadaşlarım mümkün olmaktan çok uzak olduğunu söylediler.
Il y a plusieurs années, quand j'ai vu le potentiel dans la fabrication de tissus, mes collègues pensaient impossible la mise en pratique.
Daha sonra ben mümkün olan her dakika onunla buluştum.
Et peu après, j'allais... la voir à chaque fois que je le pouvais.
Mümkün değil.
Pas une chance.
Sizce yaşamak için bir sebebi kalmayan hastaların kendilerini öldürmeleri mümkün mü?
Pensez-vous qu'il soit possible pour un patient de vouloir mourir, si plus rien ne les retient ici?
İçeride yaptıklarını izledikten sonra sana katılmam pek mümkün değil.
Je ne sais pas si je suis complètement d'accord avec vous après vous avoir vu travailler là-dedans.
Herşey mümkün olabilecek!
Tout sera possible!
Bu denizkızı gibi : Bu sadece bir maymun kadavrasına dikilmiş ölü balık kıçı değil, aynı zamanda bizi herşeyin mümkün olabileceğine inandıran muhteşem bir yaratık.
Comme cette sirène : ce n'est pas juste l'arrière d'un poisson mort cousu au cadavre d'un singe, c'est une créature merveilleuse qui nous fait croire que tout est possible.
Bu mümkün.
C'est possible.
Mümkün olduğunca çabuk hallederim.
Tant que c'est fait.
- Gayet mümkün.
- Super possible.
O zaman lütfen bir erkek insan için mümkün olduğunca aptallık etmemeye çalış.
Alors pitié, même en étant un mâle humain, essaye de ne pas être stupide.
Elimi mümkün olduğunca kuvvetli itmeni istiyorum.
Poussez contre ma main aussi fort que vous le pouvez.
Mümkün olduğunca çabuk hallet.
Faites-le aussi vite que possible.
Ve bu mümkün.
C'est possible.
Eğer yeni bir personel sosyal yardım talebi için arıyorsanız sorgunuzun mümkün olduğunca hızlı cevaplanabilmesi için lütfen 0800-055-6888 numarasını tekrar tuşlayın.
Si vous appelez pour une réclamation, merci de composer le 0800 055 6888 afin de traiter plus rapidement votre demande.
Mümkün olduğunca perişan davran.
Rendre ça le plus chiant possible.
Merak ediyordum, yarın görüşme için uğraman mümkün mü?
Vous pourriez passer demain pour un entretien?
Detayları bilmemiz mümkün değil.
On ne peux pas connaître les circonstances.
Onun buraya gelmesi mümkün mü?
Y a-t-il un risque qu'il vienne ici?
Üniforma onları mümkün olduğu kadar uzakta tutacaktır.
Un officier va les retenir autant que possible.
- Chris, sanırım mümkün değil. Onu sürekli koruma altında tutmamız mümkün değil.
- Je ne crois pas qu'on puisse l'enfermer dans une bulle.
Bunun işimize yarayabilmesi için bizimle mümkün olduğu kadar çok iletişim kurman gerekiyor.
Pour que cela soit utile, vous devez nous en dire le plus possible.
Size inanmamız mümkün değil.
C'est difficile de vous croire.
Sizin okulunuzda düzenli olarak çalışan birini hatırlamıyor olmanıza inanmak mümkün değil.
Il est difficile de croire que vous n'avez aucun souvenir d'un homme qui a travaillé pour votre établissement.
Mümkün olduğu kadar çabuk olacağız, Bayan Moxam.
Nous ferons aussi vite que possible, Mme Moxam.
- Üzgünüm, mümkün değil.
Désolée, impossible.
Düşündüğümden çok daha alçakmışsın. Bunun mümkün olduğunu düşünmüyordum.
Vous êtes plus pitoyable que je ne le pensais, et j'ignorais que c'était possible.
Sizinle yaşadığı sürede okula geri dönüp mezun olmuş olması mümkün değil mi?
Bien, n'est-il pas possible que pendant le temps où il vivait avec vous, il soit retourné à l'école et ait obtenu son diplôme?
Mümkün olan en kısa zamanda Bayan... Keen.
Hmm, dès que possible, mademoiselle...
- Birbirilerini tanımaları mümkün mü?
- Est-ce possible qu'ils se connaissent?
Tüm bunları Vacarros'dan daha çok nefret etsinler diye yapmış olabilir, bu mümkün.
Ça ne ferait que augmenter la haine de sa famille envers les Vacarros encore plus, si c'est possible.
Hepimiz için risk teşkil ediyor ama yine de mümkün, değil mi?
C'est un risque, mais c'est possible, non?
- Mümkün olan ne?
- Quoi?
Bu nasıl mümkün olabilir?
Est-ce possible?
Sürüden mümkün olduğunca uzaklaşarak zaman kazanıp ölmek için.
Je me suis éloigné loin de la meute, pour épuiser le temps qu'il me restait à vivre.
Keşke mümkün olsaydı ama ikimiz de olmayacağını biliyoruz.
J'aimerais que ce soit possible, mais tous deux savons que ça ne l'est pas.
Mümkün olduğunca çok kişiylek onuşacağız.
On doit parler au maximum de personnes possible.
Hayır, mümkün olduğunca çabuk buraya gelin.
Non, faites au plus vite. Entendu.
Gördüğüm kadarıyla, onu mümkün olan en kötü şekilde sunuyorlar.
D'après ce que j'ai vu, c'est la pire description possible.
Parmak izi olayı şu an pek mümkün görünmüyor.
Les empreintes, c'est peu probable, à ce niveau.
Bu kahrolası yerden mümkün olduğunca uzağa kaçacağım.
De la merde, oui. Je me tire aussi loin de ce trou que possible.
Ama kapması mümkün hiçbir hastalığı kapmasını önlemiyor.
ça l'a pas empêché d'attraper toutes les maladies qui existent.
- Bu şive ile mümkün değil.
- Pas avec cet accent.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]