Nagé translate French
1,665 parallel translation
Dünyada uçan, sürünen ve yüzen ne varsa yedik.
Que ça eût volé, nagé ou rampé sur cette terre, on l'a mangé
Wall Street köpekleriyle, baracudalarla o kadar çok uğraştım ki senin gibi dürüst ve temiz kalpli biriyle iş yapmak çok hoşuma gidiyordu.
J'ai nagé longtemps avec les requins de Wall Street et des conseils d'administration. C'est agréable de s'oxygéner avec quelqu'un d'aussi honnête et pur que toi.
- Yüzdüm Yüzdüm yüzdüm yüzdüm..
- J'ai nagé et j'ai nagé et j'ai nagé...
Daha önce açık denizde... hiç yüzmemiştim.
Vous avez déjà nagé en haute mer?
Bugün yüzmeye gittim ve bir saat yüzdüm.
Je suis allé à la piscine aujourd'hui et j'ai nagé une heure.
Annem de yüzdü.
Maman a nagé aussi.
Sen yüzdün mü?
Tu as nagé jusqu'ici?
Yüzerek tabii!
A la nage!
Dede, yüzme biliyor musun?
Papi, tu sais comment on nage?
Kozmik Yüzme Yarışması'na başarısını tarihe geçirdi. Dünya'yı temsil eden! Matt Beyond Thorpe Myon!
Pour ce tournoi de nage dans le vide, la Terre est représentée par Matt Beyond Thorpe Myon!
Aman Tanrım, uyan!
Je nage, je nage.
İliklerime kadar ıslanmışım!
Oh, mon dieu... Lève-toi! Je nage.
Ama kötü bir hayata sahip olanlar nehri geçmek için dibine dalıp 7 gün 7 gece boyunca orada kalırlar.
Ceux qui se sont mal conduits doivent traverser les eaux profondes à la nage durant sept jours et sept nuits.
Öte yandan, bu tamamen garip.
Là, on nage carrément dans le fantastique.
Bir parçam akıntıda yüzüyor.
Une partie de moi nage dans le courant.
Yüzerek ulaşabiliriz.
On peut y aller à la nage.
Sırada, 200 metre, serbest stilde.
Maintenant, le 200m nage libre.
Yüzdü mü dersin? - Kim?
- Il est venu à la nage?
Tek bildiğimiz bu adamın koca bir nehri yüzerek geçtiği.
Tout ce qu'on sait, c'est qu'il a traversé un immense fleuve à la nage.
Okyanusu geçmek için yüzmek yeterli değildir.
Traverser l'océan à la nage pour toi, c'est pas assez.
Tamam, ürkünç müziğe eşlik ediyorum çünkü Jordan meteor yağmurunun olduğu gün doğmuş.
On nage littéralement dans le bizarre car Jordan est né le jour de la pluie de météorites.
- Başımızın ne kadar belada olduğunu tamamen anladığım için üzgünüm!
Oh, je m'excuse d'être la seule personne ici à comprendre à quel point on nage dans les emmerdes!
Evet, tuvalet kağıdı değiştirilmesi gerektiğinde terleyen çocuk konuştu..
Tu es en nage quand tu changes le papier WC.
Bu çıplak denize girme seansıysa, her gün kiliseye gideceğim.
Je me repentirai si elle nage nue.
Burrell'ın nasıl terlediğini gördün mü?
Tu as vu, Burrell était en nage.
Sandala yüz ve yardım getir tamam mı? Git.
Nage jusqu'au pneumatique et va chercher de l'aide, d'accord?
Ödeyemiyorsan, niçin karşıya yüzerek geçmiyorsun?
Sans argent, t'as qu'à traverser à la nage.
Gerçekten çok iyi yüzüyor ve çok yükseğe zıplayabiliyor.
Elle nage drôlement bien. Et elle saute haut.
- Camı kırıp yukarı yüzmemiz lazım.
- On nage.
Bana bol geliyolar.
Moi, je nage dedans.
New York'a geri yüzüyorum.
Je regagne New York à la nage!
Ve sen çok pis ter kokuyorsun ama bu kokuyu üstünden çıkartacağım.
Tu es en nage. Je vais te retirer ça!
Zach de iyi yüzücüdür hani.
Zack nage comme un poisson.
Sen köpekbalığısın, yüzerken bizi takip et.
Tu es le requin, tu essaies de nous marquer pendant qu'on nage.
Burası ne kadar sıcak ve terletiyor.
Et en nage et j'ai chaud.
Haydi yüz.
Nage vers moi.
Yüz bana, yüz bana Jared, yüz bana.
Vers moi, Jared. Nage.
Sanki yokmuş gibi etrafında yüzmeye devam ediyoruz.
On nage à côté et on l'ignore?
Artık evlilik fotoğrafları olmayacak, buna nasıl dayanacaksın?
Plus de portraits de mariées en nage, comment vas-tu supporter?
Çok iyi bir yüzücü.
Il nage à merveille.
Ben sadece küvetin içinde yüzerim.
Moi, je nage que dans la baignoire.
Kız kardeşimi görmelisin, o gerçekten çok güzeldir, ama uyuşturucuya saplandı kaldı ve...
Si tu voyais ma sœur! Elle est très belle mais elle nage dans la drogue.
Bu çok saçma.
On nage en pleine folie.
Koşuyorum ve yüzüyorum.
Je cours. Je nage.
- Esas sen kapıyorsun! - Gözlüksüz yüzemem.
- Je nage pas sans lunettes
Benim koca bebeğimi sudan çekip alıyor. Bense sakin bir şekilde tekneye yüzüyorum.
Il sort de l'eau le gros bébé tandis que je rejoins calmement votre bateau à la nage.
Balık gibi yüz.
Nage comme un poisson.
Boya yaptım. Manş'ı yüzerek geçmedim ya.
J'ai peint, je n'ai pas traversé la Manche à la nage.
Deli gibi para harcıyor o.
Il nage dans l'argent.
Söz konusu olan şey, ölmeden önce bize... 2 milyonun yerini söyleyecek olan şeytani bir insanın hayatı.
C'est pas vrai. C'est un humain mauvais, qui doit nous dire où sont les 2 millions avant qu'elle nage avec les poissons.
- Yemek yerken yüzmek de yok.
- Et pas de nage durant le repas.