Nala translate French
141 parallel translation
Şimdi küçük atınızı alın ve dört nala koşturun.
Emmenez votre petit chouchou.
Gaucho'lar ve atları dört nala koşmaya hazırdılar.
Les gauchos et leurs chevaux étaient prêts au départ.
Ve Sir Tristan tek aşkını bulmak için ormana doğru dört nala gidiyor.
Et Sire Tristan partit à cheval, cherchant son seul amour.
Doludizgin atlılar sardı Titinius'u, o atını sürüyor hâlâ dört nala.
Titinius est entouré de cavaliers qui galopent vers lui. Il file au galop!
Eninde sonunda eğer ile rahatça dört nala süreceksin.
Avec un cheval et une selle, tu peux aller partout.
Hey Jed, sol arka nala bir bakar mısın?
Jed, jette un oeil à son fer postérieur gauche, veux-tu?
Dört nala koşuyordu, sırtından öyle bir vurdum ki, nerdeyse hayvan ikiye ayrıldı.
Il était au galop, je l'ai presque coupé en deux.
Dört nala koşuyor.
Il avance au grand galop.
Dört nala Crazy Woman nehrine sürdüm.
J'ai filé à bride abattue vers Crazy Woman River.
Dört nala.
Ils avancent.
Eski ağıla uyku tulumumla dört nala giriyorum.
Moi, galopant vers le ranch, avec mon sac de couchage!
Bir avuç savaş düşkünü gönüllü, bana dört nala koşan atları hatırlatıyor.
Merci. " Une poignée de volontaires motivés, ils me donnent la courante.
"Hayvan-insan karışımı olan at başlı adam," "tören alayının başında dört nala gider ve alaydaki kızlara saldırır ;"
"du cortège, chargeant les filles."
Dört nala at sürme, kavgalar, saldırılar. Çok değil! Bu benim işim.
Une chevauchée, une embuscade, quelques entailles, c'est la routine.
- Döt nala?
- Glopait?
- Dört nala...
- Galopait...
Dört nala giderken seri bir öpücük, ve romantizm sona erer.
Une bise éclair à toute vitesse et la liaison est terminée.
"Ateşli atlar üzerinde dört-nala giden adam, bile."
Toute la tribu, Homme-qui-galope-sur-cheval-de-fer.
Fakat bahsettiğiniz şekilde, dört nala ilerleyen bir kanser vakasına rastlamadım.
Rien qui puisse déclencher le cancer galopant que vous me décrivez.
♪ John Bernard Books ♪ ♪ Mezarında yatıyor. ♪ ♪ Fakat atı dört nala koşuyor. ♪
Dans sa tombe, J.B. Books tombe en poussière
Yine de dört nala koşan hamam böceklerine engel oluyor.
En tout cas, ça tient les cafards à distance.
Bir sürü üst seviye cani ile takılıp, yirmi dakika görev yapmaya, günün geri kalanda da Paris'te aylak aylak gezip, litrelerce şampanya içerek, düzinelerce sulu gözlü, pembe, hayli tecrübeli, çıtır Fransız köylü kızlarıyla dört nala geçirmeye, hiç niyetim- -
Aucune envie de côtoyer ces voyous de bonne famille. 20 minutes de boulot par jour et le reste du temps à traîner dans Paris... avec du champagne à plein seau et des douzaines de nénettes, de jeunes paysannes roses et moites et vicieuses galopant sur ma...
Resmi bir görev, soru sormak yok, dört nala gidiyoruz, çok geç kalmayalım diye endişe içinde!
"Raison d'Etat". Debout Et au galop pour y être à temps
Dört nala gidelim!
Allons-y pour un galop!
Gebertti düşmanı, sonra bizimki Beş nala nayrıldı neşil normandan.
Il le terrasse, brandissant sa tête Il s'en retourne galomphant
Bay Doğal, dört nala gibi içeri girer kızı odanın içinde sürmeye başlar.
Natural entre au galop, chevauchant la fille au corps fringuant.
- Merhaba Nala.
- Salut, Nala.
Nala'yı eve götür.
Ramène Nala.
Gel Nala.
Viens, Nala.
Bilerek bana karşı çıktın, daha kötüsü Nala'yı tehlikeye attın.
Tu m'as désobéi volontairement. Et en plus, tu as mis la vie de Nala en danger!
! Timon, bu Nala.
Timon, je te présente Nala.
Nala, bu Pumbaa.
Nala, voici Pumbaa.
Pumbaa, Nala.
Pumba, Nala.
Nala, bunu konuştuk.
Nala, arrête. Je ne suis pas le roi.
Nala, annemi bul ve dişi aslanları topla.
Nala, trouve ma mère et rallie les lionnes.
Ya da sıçrarız.Ya da dört nala gideriz.
Ou faire des bonds, ou des gambades.
Bir Centaur dört nala geçerken, sopa buraya gidiyor... dizi eklemden kırmak için.
Quand l'un d'eux passe au galop, il faut frapper là. Pour casser le genou.
Dört nala gidin kanlar içinde! Mızraklarınızla dehşet salın göklere!
Terrifiez le ciel des éclats de vos lances!
Dört nala koşarak kasabaya gelirlerdi. Kovboylar attan atlarlardı ve her yeri toza bularlardı.
Les cow-boys arrivaient en galopant, descendaient de cheval...
Dört nala ıslığı.
Le sifflet du galop.
- Evet... gördün mü, dört nala kelimesi için başka bir tanıma sahip olmalıyım. Islığın bu olduğunu sanıyordum.
On n'a pas le même concept du galop, je croyais que ça donnait ça.
Birden, karanlığın arasından Grant iki tane kaçak avcı görüyor. Bana sesleniyor ve fırlıyoruz. Dört nala tepeden aşağı kovalıyoruz.
Soudain, à travers les ténèbres, Grant voit un couple de braconniers, il m'alerte, et nous voilà partis, leur galopant après vers le bas de la colline.
- Nala.
- Nala.
- WTatlı kızın nerede, Nala?
- Je ne vois pas ta fille Nala?
Parlayan güneş sabahı selamlamıştı. Işınlar okyanusun içine yayılıyordu. Zodyak dört nala gidiyor,... yaldız gibi parlıyor ve emsalsiz tepelerden fark ediliyordu.
Comme le soleil d'or salue le matin, et ayant doré l'océan de ses rayons, parcourt le zodiaque sur son char et domine les hautes collines... ainsi va Tamora.
Savaşın ortasına aniden dalar, kelleleri uçurur ve geldiği gibi dört nala uzaklaşırdı.
Il le menait au cœur de la bataille fauchant les têtes au galop.
Bir tür ölmektir aslında dört nala ölüme gidersin.
C'est comme la mort... une mort galopante.
Kıkırdamayı öğrenmeden önce mezara dört nala gidiyordum.
Avant de savoir ricaner bêtement, je courais à une mort prématurée.
En mahrem adalelerimi sıkarak bir kez daha içimdeki yaratığı keşfederek toynaklarım, çenelerim, dürtülerim yontulmuş benliğimi, yağlı derimi bırakarak dört nala koşarken tüylü yelemle tüy gibi uçuyordum.
redécouvrant aussitôt en moi tout l'animal : Sabots, mâchoires et éperons, me laissant couvrir par le suif huileux alors que je chevaucherais... laissant flotter mes crins comme des plumes, écrasant, de mes pattes de sagittaire, le ventre mou de ce monde,
Ayakkabılarını tekrar giyip dört nala koş istersen.
Tu peux remettre tes chaussures et galoper partout dans le salon!
Dört nala gidelim.
Au galop.