Nantucket translate French
146 parallel translation
Nantucket'ta polo sahası olan bir yazlıkları var.
- 25! Vous devriez mettre un baldaquin au-dessus de sa couchette!
Dün öğleden sonra benimkileri Nantucket'a postaladım ve o andan beri yatağa girmedim.
J'ai envoyé Mme Brady et les gosses à la mer hier. Je ne me suis pas couché depuis.
Nantucket'in balıkçı limanında doğup büyüdüm.
Je suis née dans un port de pêche.
Krizler başladığında Nantucket'a dönmek için ikna etmeye çalıştım ama "Hayır. Meksika" dedi.
Quand ils ont commencé, j'ai voulu rentrer aux Etats-Unis mais il a dit : "Non, le Mexique."
Ben doğma büyüme Nantucket'liyim. Adalılar iyi yürüyüşçüdür.
Je suis une excellente marcheuse.
16 yaşımdayken her Cumartesi Nantucket Sineması'nda Cumartesi matinesine giderdim.
Quand j'avais seize ans, j'allais au cinéma tous les samedis.
Nantucket hapishanesinde mi hala? Hayır.
Il est toujours en prison?
Benimle Nantucket'a gel.
Viens avec moi à Nantucket.
Nantucket demek.
Nantucket.
Nantucket'a kadar direksiyon sallayacağımızı mı sanmıştın?
Tu penses aller à Nantucket en voiture?
Beckersted Evleri'nin yapımına başlamasına birkaç hafta kaldığı konusunda beni temin etti.
M. Chong Freen, de Ia Banque centrale de Nantucket, qui m'assure que dans quelques semaines, Ies résidences Beckerstead commenceront à sortir de terre...
Bu geceki büyük haberimiz şu : Cassandra Elridge Dew Drop Inn'de.
Ce soir à Nantucket, l'événement, c'est le concert de Cassandra.
Spor dünyasında Nantucket- -
En sport, la régate de Nantucket approche et notre M. Muscle de Cape Cod...
Basın bile saldıracak.
On n'a jamais vu un tel battage médiatique à Nantucket.
Yelken açılan, motor yapılan yer!
Le régate à Ia rame, à Ia voile et à moteur autour de Nantucket.
Nantucket Yarışı'na hoş geldiniz.
Bienvenue à la régate de Nantucket.
Orada yelkenleri indirip Nantucket Limanı'na dönmek için motorları açacaksınız.
Là, vous carguerez les voiles et démarrerez les moteurs pour la dernière partie de la course et le retour dans le port de Nantucket.
Nantucket'da mevsimin son günüydü.
C'était le dernier jour de la saison à Nantucket.
Nantucket'ı seviyorum.
J'aime Nantucket.
Başla. Bir zamanlar Nantucket'tan gelen bir adam...
il n'aime pas le sang.
Kandan hoşlanmıyor. Ne?
il etait un homme de nantucket - quoi?
Onları banyoda öldürüyor. Bu şekilde şey yaparken temiz ve güzel olmalarını istiyor. Bu Nantucket'la kafiyeli mi?
ses victimes sont propres et soignées pour qu'elles puissent être agréables et jolies quand il... ça rime avec nantucket?
- Nantucket'a gelmeyin.
- Elle est complètement folle.
Bir zamanlar Nantucketlı bir, adam varmış ve...
Il y avait un homme de Nantucket qui...
Nantucket'taki gelecek yazını hayal edebiliyorum. Bir sonradan görmeyle...
Je te vois l'an prochain à Nantucket avec une héritière!
Andrea Doria Nantucket sahilinin 12 mil açığında yoğun sis yüzünden Stockholm'le çarpıştı.
L'Andrea Doria a heurté le Stockholm dans le brouillard, près de Nantucket.
Bilirsin, bir zamanlar Nantucket'tan bir adam tanırdım.
Tu sais, j'ai connu un type de Nantucket.
Bu eseri Nantucket'taki küçük bir kiliseden kurtardım.
J'ai pu sauver ce bois d'une ancienne chapelle de marins.
Birkaç günlüğüne Nantucket'a gidebiliriz.
On pourrait aller un jour ou deux à Nantucket.
- O bir psikopat! - O bir psikopat! - Ne yapıyorsun?
Et il y avait cette fois à Nantucket.
Ve birde Nantucket'teki zamanlar!
Tu empestes ses produits d'entretien bon marché.
- "Nantucket'den genç bir adam vardı..."
- "Quand je pense à Fernande..."
Sonra çocuklarına baktığı aile Nantucket'a gitti.
La famille du baby-sitting s'est taillée à Nantucket.
Maine kıyısında, Nantucket'ın kuzeydoğusunda, harika bir yer.
C'est au large des côtes du Maine. Au nord-est de Nantucket. Magnifique.
Ay sonunda Nantucket'ta olacağım.
Je serai à Nantucket à la fin du mois.
Tepkisi, yelken yarışlarına katılmak için... beni Nantucket'a davet etmek oldu.
Et il m'invite à Nantucket pour une Course à la mort en voilier.
Ben hiç Nantucket'a gitmedim.
Je n'y suis jamais allée.
Samantha Nantucket'taki evi, bizim işe aldığımız ve senin parasını ödediğin, yabancı muhasebecilerin belirlediği... çeşitli bankalardaki paraların % 75 ini, dün itibariyle kapanan yatırım fonlarının ve... diğer mülklerin % 60'ını alıyor.
Samantha garde la maison de Nantucket... 75 % de tous les fonds des divers comptes de banque... à la fermeture des cours hier, les fonds mutuels en entier... et 60 % de tout autre actif... établi par les comptables légistes... que nous embaucherons et que vous paierez.
Hep alakasız şeyler yaparım. Kötü şakalar İçinde'Nantucket'geçen şakalar.
Je dis des choses complètement inappropriées - - des mauvaises blagues avec des mots comme "Nantucket" dedans.
"Bir zamanlar Nantucket'lı bir adam varmış."...
- Hé, j'en connais un. - "Y avait un type du Nantucket"...
Nantucket bir ada mı?
Quoi? Nantucket est une île?
"Bir zamanlar nantucket'li bir kız vardır..."
C'est l'histoire d'une fille de Nantucket
Sıra sende, mary-kate. Bir zamanlar Nantucket'li bir kız vardı. Adı Temperance Barrows'tu, ve kalbi duygularla doluydu.
Il était une fois une fille de Nantucket, elle s'appelait Tempérance Barrows, son coeur débordait de sentiments!
Peki, Nantucket denilen bir yer var.
Hum, il y a un endroit appelé Nantucket Je le savais!
Dünyanın neresine giderseniz gidin, Cortez Denizi, Nantucket Sahilleri Meksika Körfezi, buradakinden daha iyi balık avlayamazsınız.
Même dans la mer de Cortez, à Nantucket Sound, ou au golfe du Mexique, on ne pêche pas mieux qu'ici.
Herkesten koko alıyorlar. Kapılarını "Nantucket" diyen herkese açacak kadar salaklar.
Ils rachètent la coke à n'importe qui assez con pour venir frapper chez eux et dire : "Nantucket."
Nantucket.
Nantucket.
Nantucket Bankası'ndan özel konuğumuz Bay Chrong Freen
En l'honneur de notre invité très spécial,
"Ali Baba'nın bir çiftliği var" gibi.
"Il était une fois un homme de Nantucket"
Külleri Nantucket'tan denize savruldu.
Au large de Nantucket.
- Nantucket'ta?
A Nantucket?