Nazik translate French
6,939 parallel translation
Anna'ya nazik davrandığınız için teşekkürler.
Je vous remercie d'avoir bien accueilli Anna.
Sen nazik ve sadık bir arkadaşsın.
Vous êtes une gentille et loyale amie.
Babam büyük, güçlü ve nazik.
Mon père était grand, fort et gentil.
Belki bizim bilmediğimiz bir şey biliyorlardır. - Max, arkadaşlarının ailesini aramamız için biraz fazla büyük. Nazik insanlar onlar.
Peut être qu'ils savent quelque chose qu'on ignore.
Ya torununun hak ettikleri? Bana söylediklerini aynen yaptıktan sonra hoşgörülü, nazik, sevgi dolu ve açık olup her şeyde arkasında durmaya çalışmadım mı?
Qu'est ce que ta petite-fille mérite après avoir fait exactement ce que tu m'as dit, d'être patiente, et gentille et aimante et ouverte et essayer de rester à ses côtés quoiqu'il arrive?
Bana karşı nazik olun.
Sois gentil avec moi.
Menejerime nazik davran.
Soit sympa avec mon agent.
Çok nazik bir teklif Terry, ama... gerek yok teşekkürler.
C'est une offre sympathique, Terry, mais mais, non merci.
Ben nazik çiçek değilim.
Je suis pas une fleur délicate.
Hancımız pek nazik değildi, ama ağır botlar giymiyordu.
Notre aubergiste manquait de grâce, mais il ne portait aucunes grosses bottes.
Ve artık nazik davranmaya başlamayacaksan, FBI da olsan seni buradan kovarım.
Et si vous ne vous comportez pas plus gentiment, Je vais vous botter vos fesses d'agent du FBI
Hayat pek de nazik davranmadi. Seker hastaligi...
La vie l'a pas épargnée.
Ona yapılacak en nazik şey öldürmek, dediler.
Ils m'ont dit de le tuer.
Ne istediğini söyleyemeyecek kadar nazik olduğun için her şeye Ron karar vermiş gibi geliyor ama.
On dirait que tu laisses Ron décider de tout parce que tu es trop gentille pour dire ce que tu veux.
"Davranış kuralları" derken üzerine... "Lütfen çileğinize nazik olun" yazdırdığın tahta tabelayı mı kastediyorsun?
Par "règles de conduite", tu veux dire ce panneau en bois que tu as fait qui dit
Sen bir kadının isteyebileceği en nazik, en anlayışlı babasın.
Tu es le futur papa le plus gentil et attentionné qu'une fille pourrait avoir.
Çok güçlü aynı zamanda da çok nazik.
Il est fort mais si doux.
Cennetten gelen nazik bir yağmur gibi yer yüzüne damlar.
Elles gouttent comme la pluie du paradis. Au dessus d'un endroit plus bas.
Nazik misin, saf mısın, çıkaramıyorum bir türlü.
Je n'arrive pas à savoir si tu es gentil ou naïf.
Hassas, cömert, nazik biri gelmedi bir türlü.
Quelqu'un de sensible. De généreux et de doux.
Ona benden çok daha nazik davrandın.
Tu as été plus gentil avec elle que je l'ai été.
- Nazik ol.
- Sois sympa.
- Nazik davranıyorum zaten.
- Je le suis.
- O zaman biraz nazik ol.
Soyez délicat, alors.
Gösterişli, genç ve nazik arkadaşın, hatta sevgilin gibi görünüyordu.
Il ressemblait à votre fringant prétendant, votre amoureux, même.
Ordumuz, bize insansız bir hava aracı temin edip şehir üzerindeki hava sahasını da kapatarak çok nazik bir davranış gösterdi.
L'armée a été assez généreuse pour nous fournir un drone, et a dégagé l'espace aérien au-dessus de la ville.
Tabii ki daha nazik bir dille söyledim.
Évidemment j'ai utilisé un langage plus délicat.
Nazik ve kibar olduğu için pek çok kişi tarafından övüldü.
Elle est droite de nature. Dans ce palais, elle a aussi de nombreux compliments.
- Filmlerdeki adamlar gibi nazik olmaya çalışıyordum!
Je pensais bien faire, comme dans les films!
Gerçekten şanslıyım. Çünkü... Bu yüzden nazik davranırım ben, karşımdaki kötü bir gün geçiriyor olabilir veya benim kadar şanslı olmayabilirler.
C'est pour ça que je suis gentil, au cas où ils ne passent pas une bonne journée ou qu'ils n'aient pas autant de chance que moi.
Başlangıçta nazik bir öpücüktü dudaklarımız efil efil birbirine dokundu.
C'était un baiser doux d'abord, les lèvres se touchant doucement.
Bunu daha önce hiç yapmadım, o yüzden lütfen nazik olun.
Je n'ai jamais fait cela auparavant alors soyez gentil.
Söylersem, bir şeyler garipleşecek, birbirimizden ayrı kalacağız ve bir gün markette karşılaştığımızda nazik bir şekilde selamlaşıp... eskiden birbirimiz hakkında bir şeyler bilmiyormuşuz gibi davranacağız.
Si je lui dis, les choses vont devenir bizarres, on va s'éloigner jusqu'à ce qu'un jour on se rencontre dans la queue de l'épicerie à se dire bonjour poliment et... faire comme si on ne s'était jamais connue tout ce qu'il y a à savoir l'une sur l'autre.
Brigette, eğer tatlı ve nazik biri olsaydım bunların hiçbiri yaşanmazdı.
Si c'était vrai, on n'en serait pas là.
- Nazik...
- gentil...
Zaman nazik davranmadı.
Le temps n'a pas été clément.
Numarayı bu nazik beyefendiden aldınız.
Le gentil monsieur t'a donné son numéro.
Ve bir daha ki sefere, nazik davranmayacağım.
Et la prochaine fois je ne serai pas aussi gentille.
Senin gibi düşünceli, nazik biriyle tanışmıyorum her zaman.
Je n'ai pas rencontré beaucoup de personnes comme toi. qui sont aussi délicat et doux toi.
Elbette bunun nedeni de onu nazik bir biçimde, dikkatle tutan mahlukun muazzam derecedeki garipliği idi.
Et à cause de la grotesque créature qui tenait son corps la traitait avec beaucoup de tendresse et de soin.
Burayı severdi. En saygılı ve nazik...
Elle aimait cet endroit. elle était la plus attentionné, douce...
Nazik bir hayat kadını olurdun.
Tu ferais un beau gigolo.
- Bu kadar nazik olmana gerek yok.
Ne fais pas la mauviette.
Biraz meşgulüm, bu nazik insanlar FBI'dan geliyor.
Je suis un peu occupé. Ces charmantes personnes sont du FBI.
O nazik, tatlı ve cömert bir adam...
Connaître Marty c'est l'aimer.
Çok nazik biri gibi.
En fait, personne l'aime.
Burada herkes çok nazik.
La paie est pas géniale, mais...
Nazik sunumun için teşekkür ederim, kendim.
Merci à moi pour cette belle présentation.
Baba, nazik davran, lütfen.
Papa, sois gentil.
Catherine çok nazik.
Catherine est trop gentille.
Nazik olmaya çalışıyordum ama beni listeden çıkarabilirsin.
J'essayais juste d'être sympa.