Nefret translate French
44,231 parallel translation
- Ama hala benden nefret ediyor.
- Mais il me déteste toujours.
Bu nedenle Amerikalılardan nefret ediyorsun.
Tu détestes donc les Américains.
Japonlardan nefret ediyorsun.
Tu détestes les Japs.
Kimseden nefret etmiyorum.
Je ne déteste personne.
Karakoldan nefret ediyorum.
Je déteste cet endroit.
Karakoldan nefret ediyorum amına koyayım.
Je déteste cet endroit, putain.
Bu amına koyduğumun yerinden nefret ediyorum.
Je déteste cet endroit de merde.
Öyle bir işte çalışırsam kendimden nefret ederim.
Ce genre de boulot me correspond pas.
Şu an nefret ediyorsun zaten.
Comme celui que t'as déjà.
- Senden nefret ediyorum.
- Je suis l'homme du match. - Je te déteste!
Paper Boi, trans bireylerden nefret etme sebebin babasız büyümüş olman olabilir mi?
L'absence d'un père est-elle la raison de votre haine pour les transgenres?
Tuhaf bir şey söylediğimde, insanların benden nefret etmemeleri lâzım.
Je devrais pouvoir dire qu'un truc est chelou sans qu'on me déteste pour ça.
Kadınlardan nefret ediyorsun!
Vous détestez... les femmes!
Tanrım, görememekten nefret ediyorum.
Dieu, je déteste être aveugle.
Ama tahmin edilebilir olmaktan nefret ederim.
Mais je déteste être prévisible.
Gelecek kelimesini duymaktan nefret ettim artık.
J'en ai trop marre d'entendre parler du futur.
Rodeo'ya bayıldı. Geri kalan her şeyden nefret etti.
Elle a aimé le rodéo, et détesté tout le reste.
Senden nefret ediyorum anne.
Je te déteste.
- Onlardan nefret ediyorlar.
- Ils les détestent.
Hepsi nefret ediyor çünkü etmeleri söylenmiş.
Ils nous détestent aussi car on leur a dit de le faire.
Sezon 3, Bölüm 6 "Ulusal Nefret"
HAINE VIRTUELLE
- Tusk! - Gerçekçi davranıyorum diye benden nefret etmeyin.
M'en veux pas de dire la vérité.
Gerçekçi davranıyorum diye adamınızdan nefret etmeyin.
M'en veux pas d'être honnête.
Gün boyunca nefret mesajı üstüne nefret mesajı geldi, hepsi yığıldı.
Un message haineux après l'autre, toute la journée, sans arrêt.
Birden milyon tane görünmez insan çıkıp senden ne kadar nefret ettiğinden bahsediyor.
Soudain, un million de gens invisibles vous disent qu'ils vous méprisent.
Nefret pastası olan hani.
Le coup du gâteau.
Nefret kişileri yemdi.
Les listes haineuses sont un appât.
Ayrıca senden nefret ediyorum.
Je te déteste. Je sais.
- Bundan nefret ediyorum!
Je déteste ça.
Sanırım ondan bu kadar nefret etmemin sebeplerinden biri her gün hayatımda olması.
Je crois que si je la déteste tant, c'est qu'elle est là tous les jours.
Cali çocukları parayı ve hayattaki güzel şeyleri ne kadar seviyorlarsa.. ... gereksiz yere dikkat çekmekten o kadar nefret ediyorlardı.
Les gentlemen de Cali aimaient l'argent et le luxe, mais soignaient leur image.
Tüm ulus nefret kusuyordu.
La nation entière était furieuse.
Senden nefret ediyorum.
Je vous déteste.
Ne diyeceğimi bilmiyorum. Ondan aşırı nefret ediyorum.
Putain, que je le déteste.
Mormonların geylerden nefret etmeye düşkün olduklarını biliyor muydun?
Tu savais que les mormons détestaient les homosexuels?
Anne senden nefret ediyorum ya!
Maman, je te déteste.
Max her senden nefret ediyorum dediğinde artık bunun beni etkilemediğini biliyorsun değil mi?
Tu comprends qu'à force de le répéter, ça veut plus rien dire?
Hayır, senden cidden nefret ediyorum anne.
Sérieux, maman, je te déteste.
Telefonda senden nefret ettiğimi söylememe salladın ya...
Rappelle-toi ce que tu m'as dit, quand je te dis "je te déteste".
Mormonların gey ve siyahilerden nefret ettiğini saymazsak.
Enfin... À part le fait que les mormons haïssent les homos et les Noirs.
Kocam nefret dolu.
Il est tellement méchant.
Jordan ve Missy'den nefret ediyorum.
Je déteste Jordan et Missy.
Uçmaktan nefret ediyorum.
Je déteste voler.
Ondan bu kadar nefret ediyorsanız neden kovmuyorsunuz?
Si vous la haïssez tant, pourquoi pas la renvoyer?
Millet, küçük kusur arayan bayan, gösteriden nefret ediyor ve bu yüzden gösteriyi iptal ediyorum.
Tout le monde déteste ce spectacle petite rabat-joie, donc je l'arrête.
Shot ister misin? Hayır, shot yapmaktan nefret ederim.
On peut régler l'aspect financier de cette affaire?
Kulüpteki insanlardan da nefret ediyorum. Her şeyden... Bok gibi iş.
Ce truc est inutile, c'est comme un gouffre financier.
Ondan nefret ediyorum. O çocuk yarım Çinli filan değil miydi?
Ce mec était pas à moitié chinois?
O insanlardan nefret ettirmeye mi çalışıyor?
Pour que vous détestiez ces gens?
- Bundan nefret ediyorum.
Je déteste ça.
Kulüpten nefret ediyorum.
Je déteste les boîtes, je déteste... les gens en boîte, je déteste...