Nigel translate French
964 parallel translation
Sör Ivor, Nigel, Baldwin, Norbert.
Ivor, Nigel, Baldwin, Norbert...
... geçen yıl Oscar Ödülü alan, Bay Nigel Peters'ı davet ediyorum.
Le vainqueur de l'an dernier, M. Nigel Peters!
Bendim, Nigel. Namluyu temizliyordum.
Pour nettoyer mes canons.
Hayır, ilk değildi Nigel.
Mais ce n'est pas une habitude.
Tuzak kurdu. Cehennem olacak mısın sen?
Dégage Nigel, on n'a pas peur!
Şimdi gösteririm sana!
- Du calme Nigel.
Benim mekanımda içiyorsun demek, Nigel.
On boit à ma santé shérif? Non.
Sadece jiletlerde ustaydı. Nigel, beni öldürecek silah henüz icat edilmedi.
Nigel, l'arme qui me tuera n'a pas encore été inventée.
Şampanya!
Qui a pris l'écurie de Nigel?
Nigel Incubator-Jones'un en iyi dostu bir ağaç. Boş zamanlarında borsacı.
En janvier 1928, il épouse Kitty Malone, une étoile montante de la boxe régionale.
Neyse, halledilir. Hakem açıklıyor. Nigel ve Gervaise anlamış görünüyor.
Doug aimait beaucoup la boxe et quand il a su marcher, il bourrait les pifs avec ses pieds.
Simon dışarıdan hayli hızlı geliyor. Simon'la Nigel çok hızlı geliyorlar. Nigel, üç numara.
A 15 ans, Doug et Dinsdale vont à l'école primaire Ernest Pythagoras de Clerkenwell.
Eski usul şahmerdan. Tam bir şahmerdan. Simon birinci, Vivian ikinci, Nigel üçüncü, Gervaise dördüncü.
A la fin de l'école, l'armée les appelle, mais ils sont déclarés mentalement trop instables même pour le service militaire.
Vivian geçti, Nigel orada Leydi Sarah Kalem Farthing Vivian Buharlı Kalça Bisküvi Losyon Gore Stringbottom Smith'le şakalaşıyor.
Voulant racheter un golf, pour la première fois, ils divergèrent totalement.
Nigel komşuyu uyandırdı. Vay anasını, çok heyecanlı.
"On dit que tu as été vilain, Clément."
Nigel çok heyecanlı. Geçiyor. Gervaise geliyor.
Alors il m'ouvre le nez, me scie la jambe et m'arrache le foie.
Simon arkaya düştü. İşte Nigel.
C'était comme un frère pour moi.
Tök ezledi. Nigel tök ezleyip geçti. Simon yine başarısız.
Mais la police a des films de Dinsdale vous clouant la tête au sol.
Nigel sahanın başında. Tavşanı vurması gerek.
Soyez indulgent, il ne pouvait rien faire d'autre.
Nigel çıplak elleriyle deniyor ama sonuç yok. Biraz dumanlandı. En az 30 cm mesafeden ateş ediyorlar.
Il ne voulait pas me la clouer, j'ai dû insister, il voulait me laisser partir.
Ölmüş ama oyun dışı değil. İşte Nigel. Hayır, bir şey kaybetti.
On se serrait la main et il me clouait la tête au sol.
Simon deniyor, ıskalıyor. Nigel ıskalıyor. İşte Gervaise Gervaise kendini vurdu.
Un jour, mes parents sont venus boire le thé, je lui ai demandé de ne pas me clouer la tête ce jour-là.
Gervaise, Yılın Üst Sınıf Budalası. İşte Nigel.
Il a accepté et m'a simplement vissé le bassin à une coupe de fruits.
Nigel ise üçüncü, gördüğüm en heyecanlı Yılın Üst Sınıf Budalası yarışmasında.
Je n'en ai jamais entendu dire de mal. Sacré type.
Nigel kafasına vurup dördüncülüğe yerleşti. Ve final sonuçları, Yılın Üst Sınıf Budalası :
Dinsdale inspirait largement la loyauté et la terreur parmi ses associés, mais quel homme était-il vraiment?
Henley'den Nigel Incubator-Jones. Bu akşam Kensington'da kapılar kesin çarpılacak.
Il nous présentait beaucoup de personnes éminentes :
Bir istek aldık, Pip, Pauline, Nigel, Tarquin ve Tarquin'in annesi ihtiyar Spotty'den.
Nous avons un sketch réclamé par Pip, Pauline, Nigel, Tarquin et une vieille boutonneuse... la mère de Tarquin.
Nigel'a olanları unuttun mu?
Souvenez-vous de ce qui est arrivé à Nigel.
Nigel'a ne oldu?
Que lui est-il arrivé?
- Nigel hakkında mı?
- Au sujet de Nigel? - Non, non.
Nigel, seni görmek ne güzel.
Nigel, quel plaisir de te voir.
- Peter, dünyadaki en iyi insanlardan biri, Nigel Watt.
- Peter, voici l'un des hommes les plus gentils au monde, Nigel Watt.
Bu arada, bu Nigel Watt, samimi konuşuyoruz.
Lui, c'est Nigel Watt. On a une petite conversation entre hommes.
Devam et Nigel.
Je t'écoute, Nigel.
Nigel, onunla nasıl evlenirsin?
Nigel, pourquoi l'épouses-tu?
Nigel Incubator-Jones'un en iyi dostu bir ağaç. Boş zamanlarında borsacı.
Nigel Incubateur-Jones, son meilleur ami est un arbre, et à ses moments perdus, il est agent de change.
Nigel ve Gervaise anlamış görünüyor.
Je crois que Nigel et Gervaise ont compris l'idée.
Simon'la Nigel çok hızlı geliyorlar.
Il semble que Simon et Nigel... traversent tous les deux très rapidement.
Nigel, üç numara.
Voici Nigel, le n ° 3, pardonnez-moi.
İşte Nigel...
C'est à Nigel...
Nigel düştü.
Nigel est passé...
Ve Nigel da geçti.
C'est au tour de... Nigel est passé, magnifique!
Vivian geçti, Nigel orada Leydi Sarah Kalem Farthing Vivian Buharlı Kalça Bisküvi Losyon Gore Stringbottom Smith'le şakalaşıyor.
Vivian est passé également, et Nigel est arrivé, il savoure une blague avec Lady Sarah Pencil Farthing Vivian Steamroller Adams Pie Biscuit Aftershave Gore Stringbottom Smith.
Evet Nigel.
C'est Nigel.
Nigel komşuyu uyandırdı.
Nigel a réveillé le voisin.
Nigel çok heyecanlı. Geçiyor.
Nigel est surexcité, il peut continuer.
İşte Nigel. Tök ezledi.
Nigel a trébuché,
Jüri ne diyecek göreceksin, Nigel.
Je t'ai toujours apprécié, crois-moi. Pourquoi les tuer?
Oradaki kim? Evet Nigel.
Dinsdale me dit :
Simon birinci, Vivian ikinci, Nigel üçüncü, Gervaise dördüncü.
Simon est premier, Vivian deuxième,
Oliver arkadan geliyor.
Nigel troisième, Gervaise quatrième, et Oliver occupe la dernière place.