Nuck translate French
86 parallel translation
Bana Nuck Soo Kow diyorlar.
On m'appel "Nack Suk Cao" :
- Nuck, sana bir maruzatım...
J'espérais te parler de...
Elbette hayır, Nuck.
- Bien sûr que non.
Yapma Nuck, benim yaşımdayken şerif yardımcısıydın.
T'étais shérif adjoint à mon âge.
Artık eve döndüm, Nuck.
Je suis revenu à présent.
Şu an pek paramız yok, Nuck.
On roule pas sur l'or, Nuck.
Dün gece öyle olmayacaktı, Nuck.
- Ça devait pas se passer ainsi.
Her şey yoluna girecek, Nuck. Söz veriyorum.
Tout va s'arranger, promis.
Nuck, savaşta öyle şeyler yaptım ki...
La guerre, Nuck, les trucs que j'ai faits là-bas?
- Özür diledim, Nuck.
- Je t'ai dit que j'étais désolé.
Tanık bırakamazdık, Nuck.
On ne pouvait laisser aucun témoin, Nuck.
- Merhaba, Nuck.
- Salut, Nuck.
- Teşekkürler, Nuck.
- Merci. Tu es bath.
Onlara istediklerini mi vermeliyim, Nuck?
Il faut lui donner ce qu'il veut?
Gerçeklerle yüzleşmek lazım, Nuck.
Faut regarder les choses en face.
Adamın parmağını keseceğini bilmiyordum, Nuck.
Je savais pas qu'il lui couperait le doigt.
Beni vuracaklar, Nuck.
Ils vont me tuer.
Nuck, hortlaklar bile katılacak.
Nuck, tu auras même les morts.
Hadi, Nuck, birbirimizi ne kadardır tanıyoruz?
Voyons, Nuck, depuis combien de temps on se connait?
- Tebrikler, Nuck.
- Attaboy, Nuck.
- Kime oy veriyorsun, Nuck?
- Dis, Nuck, pour qui tu votes?
Nuck bana iyi bakıyor.
Nuck prend bien soin de moi.
Makine gibi çalışıyorsun, Nuck.
De ta manière de travailler, Nuck, tu es comme une machine...
Sen herkesi kullanırsın, Nuck.
Tu te sers de tout le monde, Nuck...
Sen de bana bir iyilik yap, Nuck.
Pourquoi tu ne me ferais pas une faveur, Nuck?
Benim çocuğum neredeyse traş olacak, Nuck.
Mon propre enfant est presque en âge de se raser, Nuck.
Buraya senin fıkra anlatmanı dinlemeye gelmedik, Nuck.
On n'est pas venus pour tes blagues, Nuck.
Bu kent ne kadar pis, Nuck?
La ville est-elle si corrompue, Nuck?
Nucky, onlarla konuşmaya çalıştım.
Nuck, j'ai essayé de leur parler.
Nucky kellesi için savaşıyor.
Nuck se bat pour sa vie.
Ona söyledim, Nuck.
Je lui ai dit, Nuck.
Tamam, Nuck.
Ok, Nuck.
Senin için ne yapabilirim, Nuck?
Que puis-je faire pour toi, Nuck?
- Ne? - Pardon, Nuck.
- Désolé, Nuck.
Nuck.
Nuck.
- Senin için ne yapabilirim, Nuck?
- Que puis-je faire pour toi, Nuck?
Nasıl yardım edebiliriz, Nuck?
- Que peut-on pour toi?
Biliyorum söyleyebileceğim bir şey yok Nuck.
Je sais qu'il n'y a rien que je puisse dire, Nuck.
- Her şeyin vardı... - Nefes al, Nuck.
- Tout te réussissait, t'était promis.
Tüm hayatın.
- Respire, Nuck.
Çok acımasızlar. Senden bir açıklama bekliyorlar Nuck.
- Ils veulent une déclaration.
Böyle yapmamamız gerekiyor Nuck.
- On peut reporter ça.
Nuck? Bozuk bir valf deyin. Patlamaya o sebep oldu.
Une valve défectueuse a causé l'explosion.
Kardeşin, Nuck.
C'est ton frère, Nuck.
İyi misin, Nuck?
Tu vas bien, Nuck?
Nuck Soo Kow- - "Beyaz Savaşçı"
"Le guerrier blanc"
- Cehenneme gideceğim, Nuck.
- J'irai en enfer.
- Eğer bu konuşulanlar ortaya çıkarsa... - Sana ihtiyacı var, Nuck.
Il a besoin de toi.
Çocukları harekete geçireceğim Nuck.
Mes gars vont s'en occuper.
- Hadi, Nuck.
- Allons, Nuck.
Merak etme Nuck.
T'en fais pas.