English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ N ] / Nöbetci

Nöbetci translate French

1,134 parallel translation
Nöbetçi!
Gardes!
Kapıyı nöbetçi olmadan bulunca Führer'imizi korumaya almaktan başkasını önemsiz gördüm.
Quand j'ai vu la porte sans surveillance, rien d'autre n'importait que la sécurité de notre Führer.
- Kapıya nöbetçi koyduğunu sanıyordum.
- Vous ne le faisiez pas surveiller?
Güvenlik. 24-saat sürekli iki silahlı nöbetçi Nomad'ı revirde izlesin.
Sécurité. Je veux une surveillance 24 h sur 24 de Nomad.
- Nöbetçi ve korumalarınız var mı?
- Avez-vous posté des sentinelles? - Bien sûr.
Parçaları kalmış, ama nöbetçi doktor da benimle aynı fikirde, kimyasal aşınma, neredeyse bir asit fıçısının içine atılmış gibi.
Il ne reste que quelques fragments, mais le médecin est d'accord avec moi : corrosion chimique, comme s'il était tombé dans une cuve d'acide.
Nöbetçi kim?
Qui monte la garde?
Hiç merak etmeyin. Bütün gece bir nöbetçi olacak.
Rien à craindre, on va monter la garde tout au long de la nuit.
Bu tarafta sadece bir tane nöbetçi var.
Il n'y avait qu'un seul garde de ce côté.
Birini nöbetçi bırakmamı isterseniz o başka, Şerif.
À moins que vous vouliez un homme en service.
- Nöbetçi.
- Alors?
İşin bitince bu tarafa bir nöbetçi görevlendir.
Quand vous aurez fini, postez un garde dans cette aile.
- Nöbetçi.
- Garde.
Nöbetçi.
Attendons.
Çocuklara bir nöbetçi gönderin.
Postez un garde près des enfants.
Nöbetçi çağırın.
Envoyez les gardes.
Arka tarafa iki nöbetçi gönder, iki tane de ana caddeye yerleştir. - Çabuk olun.
Placez deux gardes à l'arrière et deux sur Main Street.
Emrim, çok fazla nöbetçi askerdir.
Les ancêtres des propriétaires.
Atılırsınız. Antrenörümüz, nöbetçi hemşiremiz ve doktorumuz 24 saat hazır bulunacak.
Il y aura un entraîneur ou une infirmière de garde et un médecin ici 24 heures sur 24.
O halde yalnız yaşıyorsunuz. M-4 dışında, uşak, hizmetçi, bahçıvan ve nöbetçi görevi görüyor.
A part M-4 qui me sert de majordome, de jardinier et de gardien.
Nöbetçi konuklardan bahsetti.
La sentinelle m'a prévenue.
Bir nöbetçi sizi odalara götürecek.
Une sentinelle va vous y conduire.
- Dinlenme odasına nöbetçi gönderin.
- Faites venir une sentinelle.
Nöbetçi, içeceğimi getirdi.
C'est la sentinelle qui m'apporte à boire.
İkinci bir emre kadar Dr. Sevrin'e nöbetçi verilmesini istiyorum.
Mettez le Dr Sevrin sous surveillance jusqu'à nouvel ordre.
Mr Spock, sanırım kaptan bir nöbetçi olsun dedi.
Je crois que le capitaine aimerait qu'un garde soit présent.
Nöbetçi!
Garde!
Nöbetçi öğretmeni çağırın da yedi gelin yedi kardeşle evlensin.
Faites venir le prof de service, que les sept filles épousent les sept frères.
- Nöbetçi?
- Des sentinelles?
Teğmen nöbetçi subay nerede?
Lieutenant... où est l'officier de service?
Sanırım nöbetçi onun orada oturmasına izin veriyor.
Le garde le laisse vivre là.
Ben ayrılmış olacağım ama bir sonraki nöbetçi 04 : 30'da gelecek. Tamam efendim.
Bien.
Bir cenaze töreni hazırlayın ve tutukluların başına nöbetçi koyun.
Préparez un enterrement et faites surveiller les prisonniers.
- Katya nöbetçi komutan olacak.
- Katia prend le commandement.
Nöbetçi yerleştirme işi harfi harfine nizamnamelere göre yapılmalıdır.
La pose des sentinelles se fait selon le Règlement, strict.
Dört nöbetçi yerleştirildi.
Quatre sentinelles en poste.
Peşine nöbetçi koyamam ya!
Je ne peux pas la faire garder.
Nöbetçi.
Garde.
Biri Springer'de, nöbetçi subay ve bende. Bunlar akademideki her kapıyı açar.
Springer en a un, l'officier en charge et... j'ai un trousseau qui ouvre toutes les serrures.
O halde biri springer'in anahtarlarını almış olabilir ya da nöbetçi subayınkileri.
Quelqu'un a pu prendre les clefs de Springer. Ou les clefs de l'officier en charge.
O halde demek oluyor ki, ya Springer'inkiler olmalı ya da nöbetçi subayınkiler.
Il reste le trousseau de Springer ou de l'officier.
İçeri gir, nöbetçi subaya kendini tanıt... ve yasak saatte dışarıda olduğunu bildir.
Tu vas y aller, te présenter au chef de poste, lui dire que tu étais dehors après 8 heures.
Beni nöbetçi durdurdu. Yasak saati olduğunu söyledi.
La sentinelle m'a arrêté parce qu'il était déjà 8 heures.
Nöbetçi subaya, rapor vermem için gönderdi beni.
Elle m'a dit de me présenter à Monsieur le chef de poste.
Kurländer sokağındaki nöbetçi gönderdi beni. Yasak saatinde dışarıdaydım.
La sentinelle de la rue Kurländisch m'a envoyé vous voir parce que j'étais dehors après 8 heures.
- Nöbetçi eczane açıktır.
Peut-être pas le pharmacien. Je vais voir.
Evet. Biraz geç ama, bildiğiniz nöbetçi bir eczane var mı acaba?
Oui, il est tard, mais y a-t-il un pharmacien d'ouvert?
Nöbetçi bir eczane biliyor musunuz?
Savez-vous s'il y a un pharmacien d'ouvert?
Nöbetçi onbaşı!
Caporal de garde!
Nöbetçi hemşire!
La surveillante.
Kapıda iki nöbetçi var.
Deux gardes à l'entrée.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]