Nıl translate French
679,529 parallel translation
- Silahın D.C.'de bir cinayette ve beş yıl boyu benzer cinayetlerde kullanılmış.
Votre arme a été utilisée dans des meurtres a DC récemment et autre comme ça durant les 5 dernières années.
İnsanlar Garciaların kurşunlamayla bir alakası olabilir mi diye konuşuyor. Peki doğru mu?
Le bruit court qu'ils avaient peut-être quelque chose à voir avec l'attaque.
Yukarı çıkın, kafanızı çıkarmayın.
Allez à l'étage. Restez tranquilles.
Kadın ve çocukları karanlıkta kaçarken savunamam.
Je ne pourrai défendre personne si l'on s'enfuit dans la nuit.
Babanı sen durduracaksın.
Tu vas l'arrêter.
O zaman bizden biri olamazsın.
Tu ne seras plus l'un des nôtres.
O barı Pedro yakmadı.
Pedro n'a rien à voir avec l'incendie.
Emin olun ki yarın öbür gün başka biri daha kaybedecek.
Mais soyez certains que demain, ce sera le tour de l'un d'entre vous!
Pete'i son gördüğümde Maria Garcia ile birlikte sınıra doğru gidiyorlardı.
La dernière fois que je l'ai vu, il se dirigeait vers la frontière avec Maria García.
Todd... sen Melissa'ya bakmak zorundasın. Sadece grubun üstesinden gelebileceğini sanmıyorum.
Je ne pense pas que le groupe peut gérer une chasse à l'homme pour l'instant.
Noel Baba'nın penisi. Tamam, şimdi, biliyorum Komik olduğunu düşünüyorsun Santa'nın cinsel organı hakkında
Bon, je sais que c'est marrant de parler du sexe du Père Noël, et ça l'est.
Ne? Beni bırakır mısın Diğer bina, lütfen?
Tu pourras me déposer à l'autre bâtiment?
Onunla bile tanışmadın.
Tu ne l'as jamais rencontré, comment tu le connais?
Sadece bunu yaptın.
Je viens de l'inventer.
Amerika'yı harika yapan şey bu değil midir?
N'est-ce pas ce qui fait la force de l'Amérique?
Araştırma ve uygulamayla geçen yılların sonunda psikoterapi tekniklerinin müşterilerine tam da ihtiyaç duydukları yardım elini uzatacağını garanti altına alan detaylı bir sistem geliştirdim.
Grâce à des années de recherches et de pratique, j'ai développé un système de nuances, de techniques psychothérapeutiques garantissant à mes clients l'aide dont ils ont besoin.
Ve bu beklentiler karşılığını bulmadı.
Et je suis très déçu.
Paranın geri kalanını nereye gizlediniz Bay Jules?
Où avez-vous caché le reste de l'argent, Mlle Jules?
Ne zaman olacağını bilmeyecek. Ya da nerede. Veya nasıl.
Elle ne connaît ni la date... ni le lieu... ni la méthode.
Tam bir profesyonel, hakkını vereyim.
Une putain de pro, je l'avoue.
Sen asansördeki adamsın.
C'était vous dans l'ascenseur.
İş arkadaşları, açılış konuşmasını yapacağı kurumsal bir etkinliğe katılmamasından sonra endişelerinin arttığını söylüyor.
Ses collègues ont déclaré s'être inquiétés de son absence à un gala d'entreprise où elle était censée faire le discours d'ouverture.
Adını bilmiyorum ama Manchester'da, havaalanının yakınında.
Je ne connais pas le nom mais c'est sur Manchester, près de l'aéroport.
Lütfen bana orada yaptığın bokun rolün bir parçası olduğunu söyle.
Dites-moi que votre putain de comédie toute à l'heure faisait partie du jeu.
Bunu imzaladın.
Vous l'avez signé.
Onu bağladın mı?
Vous l'avez ligotée?
Ona vurdun, değil mi?
Vous l'avez frappée, n'est-ce pas?
Seni sürekli kışkırtmaya çalıştım ama sen o yemi pek yemedin.
Je n'arrêtais pas de vous provoquer, mais ne mordiez pas à l'hameçon.
Görürse acısını sen çekeceksin.
Si il l'est, je te ferais souffrir.
Babası Jack Vaughn'du, İrlanda mafyasının eski tetikçisi.
Son père Jack Vaughn, ancien tueur à gage pour l'Irlande.
Vaughn'lar ile ilk olarak 10 yıl önce karşılaştık. Lindsey Vaughn ve arkadaşı Katie Owen üç adam tarafından kalabalık bir sinemanın önünden kaçırılmıştı.
La première fois qu'on a entendu parler des Vaughn c'était il y a 10 ans quand Lindsey Vaughn et son amie Katie Owen ont été enlevé à l'extérieur d'un cinéma bondé par 3 hommes.
Demek ki nerede olduklarını ve nasıl kaçacağını biliyordu.
Donc elle savait où elles étaient et comment les éviter.
Zorla giriş ya da boğuşma izi yok.
L'entrée n'a pas été forcée et pas de signe de défense.
Garcia, olay yerinde kadın DNA'sı ve parmak izleri bulduk.
Garcia, il y a de l'ADN de femme dégradé et empreinte sur la scène de crime.
Polis Cassie'nin arabasını bulup hemen haber verdi.
Metro P.D a trouvé la voiture de Cassie et l'a appelé immédiatement.
Jack Vaughn Lindsey'i kaçıranı kızının ve Reid'in önünde bir lisede öldürmüştü.
L'école où Jack a tué le kidnappeur de Lindsey devant elle et Spence.
Lindsey ekipten birinin akrabasının kaçırılmasıyla bağlantılı.
Nous l'avons lié à l'enlèvement de la famille d'un membre de l'équipe.
Balistik silahın Jack Vaughn'a ait olduğunu onayladı, ama katil ucu delik mermi kullanmış.
La balistique a confirmé que l'arme appartenait à Jack Vaughn, mais le tireur a utilisé des balles à pointes creuses modifiées.
Cassie'yi öldüren silahın balistik raporu geldi.
La balistique est revenue sur l'arme qui a été utilisée sur Cassie.
Silahın sebebi babasına düşkünlüğü, onlar hiç ayrılmıyordu.
Elle a pris l'arme parce qu'elle est une fille à papa, parce qu'ils étaient inséparables.
Lindsey'nin silahı babasına saygı için kullandığını düşünüyor.
Il pense que Lindsey utilise l'arme de son père comme moyen de faire suivre son héritage.
Ama neden babasının silahını kullanıyor?
Mais pourquoi elle utilise l'arme de son père?
Geçen seneki hapishane isyanını düşün.
Regarde l'émeute dans la prison l'année dernière.
Matamoros'a çok yakın olan Los Indios'tan sınırı geçiyor, üç saat batıya Monterrey'e gidip Victor'u öldürüyor, sonra 4 saat doğuya Matamoros'a mı gidiyor?
D'accord, alors, elle traverse la frontière à Los Indios, qui est très près de Matamoros, conduit 3h vers l'ouest à Monterrey, tue Victor, et ensuite roule 4h à l'est jusqu'à Matamoros?
Eşyaları olay yerinde bulundu ve kurbanın kanıyla kaplıydı, elindeki kesik de cinayet silahıyla uyumlu.
Ses affaires ont été trouvé sur la scène de crime. couvert avec le sang de la victime, une coupure sur sa main, correspondant à l'arme du crime.
Belge yok, ama koleksiyonuna bakılırsa bir çavuş olmalısın.
Il n'y a pas de trace papier, mais d'après tes collections, Je peux dire que tu es, quoi, sergent?
Asıl sen her şeyi riske attın.
Vous êtes celle qui a tout risqué.
Sadece bariz anlamı var, erkek ve kadın kromozomları.
Seulement l'évident, le chromosome male et femmes.
Ama ben de karşılıksız bırakmadım değil mi?
Mais encore, je lui ai retourné la faveur, n'est-ce pas?
İkinci adım öğrendiklerimize göre yeniden başlamak ve yanlış varsayımlar yüzünden kaçan ipuçlarını aramak.
Partie deux, on se concentrer et on reconstruit basé sur ce que l'on sait, et on cherche les pistes qu'on aurait pu manqué à cause de nos fausses hypothèses.
Dandik bir çan çıngırdatarak ordu mensubuyum, diyemezsin.
On n'entre pas dans l'armée en sonnant une putain de cloche.