Oates translate French
127 parallel translation
Bugün kasabada sana söylediklerimi söylemek için uğradım, Oates.
Je suis passé lui dire ce que je vous ai dit en ville, Oates.
- Şapkan, Oates.
- Votre chapeau, Oates.
Oates, ben, profesör ve Stephen burada.
Il y a Oates, moi, le professeur et Stephen.
Oates, biraz dışarı gelebilir misin?
Pouvez-vous venir?
Oates, korkarım eter almak için kasabaya gitmen gerekecek.
Je crains que vous ne deviez aller chercher de l'éther au village.
Bayan Oates.
Mme Oates.
Bu sefer ben alayım, Bayan Oates.
Passez-la-moi, Mme Oates.
Ben dönmeden evvel bir şeye ihtiyacın olursa, Bayan Oates'a beni aratırsın.
Si vous avez un besoin avant mon retour, que Mme Oates m'appelle.
Diğer eşyalarımı yarın Oates getirebilir.
Oates prendra le reste de mes affaires, demain.
Kasabada bırakırım böylece Oates geri getirebilir.
Je le laisserai au village. Oates viendra le chercher.
Bayan Oates sarhoş çünkü konyağı çalmasına bilerek izin verdim.
Mme Oates est ivre... car je lui ai laissée voler une bouteille de cognac.
Ve Oates eter aramaya gitti çünkü eteri ortadan kaldıran bendim.
Et Oates, il est parti chercher de l'éther, car je me suis assuré qu'il n'y en avait plus.
Oates'u Amerikan donanmasındaki İngiliz subay Terence Lemming oynuyor Bowers'ı oynayan Seymour Fortescue Olimpik sporcu.
Oates, joué par le ravissant Terence Lemming, est un officier anglais cockney détaché à la marine US et Bowers, joué par Seymour Fortescue, le perchiste olympique.
Asteğmen Oates'un dev elektrikli penguenle yaptığı tüyler ürpertici savaşı görün.
Voyez la lutte à mort du porte-étendard Oates contre l'effrayant pingouin électrique géant.
Oates, bu da neyin nesi?
Oates. c " est quoi ça?
- Oates, Fransız olduğunu söyledi.
- ll a parlé d " un Français.
Söylesene Oates, burada ne işin var senin?
Qu " est-ce que tu fous ici?
Yine mi, Sally Oates?
Encore Sally Oates?
Oates memurlarının bize saygı göstermeleri konusunda söyledikleri, bildiğin gibi, saçmalıktan ibaret.
Les collègues qui nous respectent, tout ça, c'est des conneries.
Albay Oates!
Le colonel Oats!
Peder Oates, mutlu çifte bir şeyler söylemek istiyor.
Le révérend va dire quelques mots aux heureux mariés.
Karşınızda Garfunkel, Messina, Oates ve Lisa iki numaradaki "2.lik İçin Doğduk" şarkılarını söyleyecekler.
Applaudissez Garfunkel, Messina, Oates et Lisa. Ils vous interprètent leur tube, numéro deux au hit-parade.
Warren Oates çiğneme tütününün pis sularını yutuyormuş.
Warren Oates a avalé la salive de son tabac à chiquer.
Buna göre hareket edeceksin.
On I'atteint par soustraction, Oates.
Oats, bu ses neydi?
Oates, c'était quoi?
Oy oy oy. "Loggins and Oates."
Loggins et Oates!
Bernard Oates'in üstünde patlayıcı olduğu nereden biliyordun?
Comment tu savais que Bernard Oates était bourré d'explosifs?
Sana dönecegim Oates.
Je vais revenir pour vous, Oates.
Oates'e dönmeyecegim.
Je ne reviendrai pas pour Oates.
Geçen yıl Joyce Carol Oates ile kötü bir olay yaşadık.
L'an dernier, nous avons eu un incident malheureux avec Joyce Carol Oates.
GARFUNKEL OATES VE NASH OLIVIA VE STEWIE "VE SENİN"
OLIVIA ET STEWIE C'EST TOI
Hey, anne, şu sevdiğim grup kimdi, ooh, evet Hall ve Oates. John Hall ve Daryl Oates.
Hé, Maman, c'est quoi déjà ce groupe que j'adore, ah oui, Hall et Oates.
Hall ve Oates, Veronica.
Hall et Oates, Veronica.
Hall ve Oates.
le 118 et le 218.
Yüz boyama sınıfına kayıt olacağım.
Hall Oates. Les filles adorent.
- Calvin Oates.
- Calvin Oates.
Calvin Oates'u arıyoruz.
On cherche un certain Calvin Oates.
Hall Oates'un Nisan'da şehre geleceğini duydum.
Il paraît qu'Hall Oates seront à New York en avril.
- Hayır, sen Axel, ben Slash.
Moi, Slash. Non. Je serais Holland Oates.
- Olmaz, ben "Holland" Oates'ım.
Tu serais Peter Gabriel.
- Sen de Peter Gabriel. - Hall ve Oates iki ayrı insan.
Hall et Oates sont deux personnes différentes.
Hayır, Holland ilk adı, Oates da soyadı.
Non. Holland est son prénom et Oates son nom de famille, mec.
Oates, hırıltını buradan duyabiliyorum. Bir tur koş.
Oates, je t'entends siffler en respirant.
Onun Oates'i öldürdüğünü biliyor musun?
Tu sais qu'il a tué Oates?
Hatırlasana, Woodcock Oates'i hergün okuldan sonra yaklaşık 10 km koşturuyordu. Adamın astımı kötüydü, ahbap.
Woodcock avait l'habitude de forcer Oates à courir dix kilomètres après l'école.
Adamım, bak, Oates'in seçimi yüzünden Woodcock'ı suçlayamayız.
- Mais on ne peut pas blâmer Woodcock pour les décisions de Oates.
Oates koşmayabilirdi, değil mi?
Oates aurait pu refuser de courir, pas vrai?
Hall ve Oates!
- Hall and Oates!
Hall Oates...
Hé, l'ancien!
Hall ve Oates'ın ihtiyaç duyduğu şekilde.
De la façon dont Hall et Oates en avait envie. *
Muhtemelen Oates biraz daha iyiydi.
Oates probablement un peu plus.