Octavian translate French
73 parallel translation
Octavian, adı her neyse, şu Sezar'ın oğlu seni kızdırdı mı?
Octave... comment s'appelle-t-il, le fils de César... vous inquiète?
Biliyor musun Octavian, muhtemelen öldüğünde hiç yaşamadan ölmüş olacaksın.
Il est fort possible que vous mourriez... sans même avoir été vivant.
Yeğeni Octavian'ı onun varisi ilan ettiğini!
Désignant comme héritier son neveu Octave!
Eğer Octavian varis ilan edilmeseydi sen ve oğlun kaç saat veya dakika hayatta kalabilirdiniz?
Sans la proclamation d'Octave... auriez-vous survécu?
Ve eğer Sezar gerçek bir kral olmuş olsaydı Octavian'ı varisi ilan eder miydi sanıyorsun?
Si César avait été couronné... aurait-il proclamé Octave?
Kitap burada yok. Octavian kütüphanesiyle karıştırmış olmayasınız?
Tu l'as peut-être lu dans la bibliothèque d'Octave.
Tamam, anlıyorum. Ne diye Augustus Octavian saçmalığı yerine doğruca bunu anlatmadın?
Je t'ai compris... dis-le directement, au lieu de raconter ces conneries.
Octavian ne olarak adlandırılmıştı?
Octave fut élevé à quel rang?
Octavian, seni kim öldürsün istersin?
Octave, de la main de qui préfères-tu mourir?
Biraz kana susamak sana yakışıyor, Octavian.
Bravo. Le plaisir d'un peu de sang te va bien, Octave.
Acele etmezsek, Octavian'ın yıldızı parlamadan Pompey, Cato ve diğer aptallar ölmüş olacaklar.
- Pourquoi pas? Si nous ne nous dépêchons pas, Pompée, Caton et tous ces imbéciles seront morts avant qu'Octave n'ait l'occasion de briller.
- Octavian, hiç cinsel ilişkiye girdin mi?
Octave, - as-tu déjà pénétré quelqu'un?
Çok genç. - Efendi Octavian!
- Maître Octave!
Octavian'ın güvenilir arkadaşlara ihtiyacı var.
Octave a besoin d'amis sur lesquels il puisse compter.
Benim için değil, aptal. Octavian için.
Pas pour moi, idiot, pour Octave.
Octavian, işçi gibi orada oturma.
Octave, ne t'assieds pas comme un homme du peuple.
Lütfen saklanma Octavian.
Vas-y, voyons, ne te cache pas, Octave.
Sen korkmuyorsun değil mi, Octavian?
Tu n'as pas peur, n'est-ce pas, Octave?
Efendi Octavian...
Maître Octave...
Octavian nerede?
Où est Octave?
Ben Julii'li Gaius Octavian.
Je suis Gaius Octave de la famille des Julii.
Octavian?
Octave?
Mümkün değil. Octavian?
Ce n'est pas possible.
Ne demek istiyorsun, Octavian?
Où veux-tu en venir, Octave?
Octavian öyle olmadığını söylüyor.
Octave a soutenu que ce n'était pas le cas.
Yavan olduğum için üzgünüm, ama cumhuriyeti kurtarmadan önce Octavian'ı yenmeliyiz.
Navré d'être aussi terre à terre, mais avant de sauver la République, on doit vaincre Octave.
Ve Octavian'a dikkat et.
Fais attention avec Octave.
Octavian Sezar'ın emriyle.
Sur ordre d'Octave César.
" Octavian ve Antony uzlaştı.
" Octave et Antoine se sont réconciliés.
Sen, Gaius Octavian Sezar'ın kardeşisin.
Tu es la sœur de Caius Octavian Caesar.
Octavian bugün mü gidiyor?
Octave part aujourd'hui?
Octavian, lütfen.
Octave, je t'en prie.
Bunu Octavian'a anlatmamalısın.
Ne dis rien à Octave.
- Sadece Octavian değil, efendim.
- Octave n'est pas seul.
Adımı ve eyaletimin kalanını tüm yasal sorumluluklar ve kazançlarla tüm mülklerle, altınlarla gümüşler ve diğer paralarla Gaius Octavian'a bırakıyorum. Kendisi bundan böyle, yasal oğlum ve tek varisim olarak tüm niyetler ve amaçlar için yetkili sayılacaktır.
Mon nom et le reste de mes terres avec tous les devoirs et droits légaux, tous mes biens, or, argent et autres monnaies, je les lègue à Gaius Octavien, qui doit désormais être considéré de fait comme mon fils de par la loi
Octavian her şeyi alıyor mu?
Octave a tout?
- Dostlarımız, Octavian ve Lepidus.
- Nos amis, Octave et Lepidus.
Octavian bunu neden yaptı?
Pourquoi Octave a-t-il fait ça?
Yunanistan'da, İmparatorumuz... Octavian Sezar'ın... Marcus Vipsanius Agrippa komutasındaki donanması...
À Actium, en Grèce, la flotte de notre imperator Octavien César sous le commandement de Marcus Vipsanius Agrippa a remporté une victoire décisive sur la reine Cléopâtre et son esclave Marc Antoine.
Gaius Octavian Caesar'ın izniyle.
Sur ordre de Caius Caesar Octavian.
Octavian ordusunu Roma'ya mı getirmiş?
Octave a mené son armée à Rome?
Sevgili Octavian'ımız bizi bağışlayıcılığıyla kutsadı.
Notre bien-aimé Octave nous a bénies de son pardon.
Gaius Octavian...
Caius Octavian...
Octavian denen çocuk, Senato'yu bizi katil ve Cumhuriyet düşmanı ilan etmeleri için zorlamış.
Octave a forcé le Sénat à nous déclarer assassins et ennemis de la République.
Bak, Octavian Senato'yu ve insanları arkasında birleştirmeyi başardı.
Octave était tout désigné pour unir le Sénat et le peuple.
Sadece dört lejyon Octavian'da, değil mi?
Octave n'a que quatre légions, non?
Bak, Antony ve Octavian birbirlerinden bizden nefret ettiklerinden, daha fazla nefret ediyorlar.
Antoine et Octave se haïssent bien plus qu'ils ne nous haïssent.
Octavian.
Octavien.
Octavian birazdan onu görmek için hazır olacak.
Octave sera prêt à le voir dans un instant.
Octavian?
- Octave?
Benim Octavian mı?
Mon Octave?