Odama translate French
3,060 parallel translation
Martha, odama geç.
Va dans ma chambre.
Giyinip odama gelin.
Changez-vous puis dans mon bureau.
Evet, otele kayıt hengamesini yeni atlattım ve odama gidiyorum.
J'ai fait la comédie de l'enregistrement et je me rends à ma chambre.
Odama girmeyin!
- Alors... - Lâchez ma chambre!
İyi de, böyle taleplerde bulunmadan önce kapının üstüne "Odama girmeyin, günlüğümü okumayın ve kıyafetlerimi giymeyin" diye bir not assan iyi olur.
Holà! Avant de faire ce genre de demande, tu devrais coller un mot sur ta porte : "N'entrez pas, ne lisez pas mon journal, ne portez pas mes vêtements."
O yüzden terfimi alıp kendi odama sahip olmaya çok yakınım.
Je suis à deux doigts d'avoir une promotion et mon propre bureau.
Merak etme, bir daha odama gelmek istemeyecek.
T'en fais pas. Elle ne vient jamais dans ma chambre de toute façon.
Kapıyı çalmadan odama girdiğinde bile sevdim seni, hani yorgan altında ben...
Et même quand tu m'as surpris dans mon lit...
Sonra salondan yatak odama geçti. Odam korkunçmuş.
Ensuite, elle est allée dans ma chambre, qui est une vraie maison des horreurs.
Bir daha odama girmemeni söylemiştim, seni küçük ucube.
Je t'ai dit de ne jamais venir dans ma chambre, nabot.
Eğer patronun kocansa, o zaman ikinizde odama gelmeli ve bunu görüşmeliyiz. Ne?
S'il est votre mari, vous allez devoir venir en discuter dans mon bureau.
- Ben iyiyim. Odama gidiyorum.
Je vais bien, et je vais juste aller dans ma chambre.
- Yurttaki odama geri döndüm.
Dans ma chambre.
Ben odama gitmek istiyorum!
Je veux aller dans ma chambre.
- Yatak odama giren kadınlara en azından teklifte bulunmazsam ayıp olur.
Quand y a une femme dans cette pièce, je me dois d'au moins proposer.
Haydi gel odama gidip oynayalım.
On monte jouer dans ma chambre.
Şunları benim odama götürür müsün lütfen.
Vous pouvez ranger ça?
Benim odama gidip yellenmem lazım.
Eh bien, j'ai une chambre à re-péter.
Gece Arthur'un penceremden odama tırmandığını hayal ettim.
La nuit, je rêve qu'Arthur grimpe à ma fenêtre.
Bence, akşam yemeğinden önce onu odama yollamalısın.
Je pense que vous devriez l'envoyer dans ma chambre sans manger.
Başım dönüyor. Odama gideceğim ben.
J'ai des vertiges.
Odama gitmek gerekir, bana yeşil Spor Çantası getirin.
Va dans ma chambre, et apporte-moi le sac vert.
Becky, ikinizin basınç odama kadar bana eşlik etmenizi istiyorum çünkü gözüme pırıltı kaçtı.
Entre. Voici des ordures. Ces mecs craignent et c'est moi qu'on emmène voir Figgins?
Odama girmeye hakkınız yok zaten.
Tu n'as pas le droit de débarquer dans ma chambre.
Katie, Bay Mallory'yi çalışma odama götürür müsün?
Accompagnez M. Mallory dans mon bureau.
Öyleyse bir iki içki kapıp benim odama gidelim de şu işi konuşalım.
Ça va carrément le faire. Allons dans ma chambre, boire un coup et parler détails.
Efendim, dün gece beni neden odama kilitlediler?
Savez-vous qu'on m'a enfermé dans ma chambre hier soir?
Ben senin tekila ile sarhoş olup odama geldiğini ve elini ağzımın üstüne koyduğunu ve bana tecavüz ettiğini hatırlıyorum!
Tu te bourrais à la tequila, tu venais dans ma chambre, tu mettais ta main sur ma bouche et tu me violais!
Ben senin tekila ile sarhoş olup odama geldiğini ve elini ağzımın üstüne koyduğunu ve bana tecavüz ettiğini hatırlıyorum!
Parce que ça t'a posé problème? Tu te bourrais à la tequila, tu venais dans ma chambre, tu mettais ta main sur ma bouche et tu me violais!
15 dakika ara, yeni evliler odama gelin, bir kaç imza atmanız gerek.
Pause de 15 minutes. Les jeunes mariés, dans mon cabinet. J'ai besoin de signatures.
Keçin yine odama girdi. Bu hafta ikinci oluyor bu.
Ça fait deux fois que je retrouve votre chèvre dans ma chambre.
Tam üstüne bastın, ben de odama gidiyordum.
Avant de vous croiser. C'est là que j'allais.
Sen usulca benim odama gelip beni isteyen bir adam olduğunu söyleyeli ise 6 yıl oldu.
Six ans que vous avez fait entrer dans ma chambre un monsieur pour me tenir compagnie.
Sen usulca benim odama gelip beni isteyen bir adam olduğunu söyleyeli ise 6 yıl oldu.
Six ans que vous avez fait entrer un homme dans ma chambre.
Kutular benim odama gidiyor, kapısını kilitleyeceğim.
Je vais mettre ces boîtes dans ma chambre. Fermée à clé.
Odama çıkalım mı?
On monte? Je veux te faire voir un truc.
Özellikle de onun odama gelip beni taciz ettiği zaman.
Surtout quand il entrait dans ma chambre pour que je le touche.
Geceleri uyuyamıyordum, biliyordum ki o eve sarhoş gelecek ve odama girecekti.
Je n'arrivais pas à dormir la nuit, je savais... qu'il rentrerait à la maison soûI et irait droit dans ma chambre.
Burası tıpkı odama benziyor. Küçük bir mutfağı var.
On dirait ma chambre, sauf que j'ai une kitchenette.
Beleş odama gidip biraz kestireceğim.
Je vais aller faire une sieste dans ma chambre gratuite.
- O zaman odama gideyim ben.
- Je vais dans ma chambre. Attends!
- Sonra otel odama geçtim tüm şekerlemeleri yedim, ve uykuya daldım.
Ensuite, je suis montée à ma chambre, j'ai mangé tous les jujubes et je me suis couchée.
Korkak bir çocuk değilim ve odama gitmek istiyorum.
Oui, je veux aller dans ma chambre... Je ne suis pas un putain d'enfant.
Çıldırdı ve beni odama kilitledi.
Elle a pété un plomb et m'a enfermée.
Ben Miami'ye geldikten sonra otel odama bıraktı.
Elle l'a laissé dans ma chambre d'hôtel après que je sois venu à Miami.
Doktor, dün akşam odama geldiniz mi?
- Etes-vous venue dans ma chambre hier soir?
Biri odama gelmiş olabilir ama kesin bir şey diyemem.
- Quelqu'un est peut-être entré dans ma chambre. Je n'en suis pas sûr.
Hayattan istediğim her şey, evlilik, çocuklar odama geldiği o akşam son buldu.
La vie idyllique dont j'avais rêvé, me marier, avoir des enfants, s'est brisée la nuit où il est venu dans ma chambre.
"Her gece odama gelir bana tecavüz ederdi." - Bu da ne?
- C'est quoi, ça?
Hayır, benim odama.
Dans ma chambre.
Bir gece, sonunda odama geldi.
Je l'ai ramenée dans mon lit.