Oe translate French
112 parallel translation
Bir zamanlar bir ninnide
OE : For :
Dertlerin eriyip gittiği
OE : / e souci fond au so / eil.
Pekala, nerede kalmıştık?
OE : En étions-nous?
Toto nerede?
OE : Est Toto?
Neredesin?
OE : Es-tu?
Kimden bahsediyorsunuz?
Oe qui parlez-vous?
- Caddenin hemen karşı tarafında.
- Oe l'autre côté de la rue.
Bugünlük bu kadar.
Oe sera tout pour aujourd'hui.
Söylemekten çekinmiyorum, çok güzel olurdu.
Oe serait bienvenu, je le reconnais.
- Bu aksam mı?
- Oe soir?
Önemli değil.
Oe n'est rien.
- Zahmet etmeyin.
- Oe n'est pas la peine.
Hiç zahmet etmesinler. Gerçekten çok gereksiz.
Oe n'est pas nécessaire.
Gözetlemekte üstlerine yok.
Oe sont des fouineurs nés.
- Tatlı vakti değil.
- Oe n'est pas l'heure du dessert.
Bayan Azir'e ne yaparsa aynısını sana bizzat ben yaparım.
Oe qu'il fera à Mlle Azir, je te le ferai personnellement.
Pis bir iş oldu.
Oe n'est pas joli.
Şifre nerede?
Oe cryptogramme, où est-il?
Para için değil!
Oe n'est pas pour l'argent.
Bu gecikmiş pozisyonda başka bir ata yatırmak büyük bir hata olur.
Oe serait une grave erreur de miser sur un autre cheval au dernier moment.
Sizinle bu şekilde karşılaşmak çok güzel bir şamata oldu eski dostum.
Oe fut absolument charmant de vous rencontrer, ma chère.
En parlak fikirlerinden biri olmadı.
Oe n'est pas votre meilleure idée.
Hitit yazıtı değil.
Oe n'est pas hittite.
Asıl önemli olan orijinal kâğıt.
Oe qui compte, c'est le morceau de papier original.
- O Jena değildi.
- Oe n'était pas Jena.
- Diyorum işte, o değildi!
- Oe n'était pas lui!
En sevdiği terlikleri giymiş.
Oe sont ses babouches préférées.
MASUM KIZLAR İNSAN TACİRLERİNE SATILIYOR
FILLES INNOCENTES VICTIMES OE LA TRAITE OES BLANCHES
MADCAP GÜZELLİK SALONU
SALON OE BEAUTE MAOCAP
POLİS, BEYAZ KADIN TACİRLERİNİ ARIYOR
LA POLICE A L'AFFUT OES MARCHANOS OE FILLES ESCLAVES.
BIG MARY'NİN PASTAHANESİ, PEKİN.
Destination : MAGASIN OE TARTES BIG MARY, PEKIN.
WOO HAVAİ FİŞEK FABRİKASI
WOO USINE OE FEUX O'ARTIFICE
Oe Dağında iblisler gözüktü diyorlardı ben de Mikado adına oraya gittim ama iblis falan yoktu.
On disait que des démons apparaissaient sur le mont Oe, alors j'y suis allé pour l'empereur. Il n'y avait pas de démons.
Annen 10. kez fikrini değiştiredursun o yer çoktan kiralanıp gitti.
Après que maman ait changé d'idée pour la 1 Oe fois, l'endroit était déjà loué. - Ma faute?
Deniz Kuvvetlerinden!
Oe la Marine!
Ekonomik cinsten.
Oe l'espèce économique.
Big Tuna'dan?
Oe Big Tuna?
Ne diyorsun sen?
Oe quoi tu parles?
Ayrıca da size teşekkür etmek isterim.
Oe plus, je voudrais vous remercier.
Rüyalarım gönderdi beni.
Oe sont mes rêves qui m'envoient.
- Bu gece, o gece. - Bu gece, o gece.
"Parce que c'est ce soir." "Oe soir."
- Evet.
OE, la märiée...
Gözlerime giriyor.
Ça va s " enfoncer dans mon oe! I.
Daha ara bile olmadı.
Oe n'est même pas la pause.
Ondan ibaret değil.
Oe qu'il y a, c'est que ce n'est pas que ça.
Bu model miydi?
Oe modèle?
- Eğlenceli olacak.
- Oe sera amusant.
Ben defteri kapattım.
Oe personnage est mort.
Dernek değiller, efendim.
Oe n'est pas une association.
Hickory nerede?
OE :
- Sizden!
- Oe vous!