Offensive translate French
658 parallel translation
Saldırı başladı!
L'amiral passe à l'offensive!
- Evet! Bu gece büyük bir saldırı olacak.
Il y a une offensive à l'horizon et je m'en passerais bien.
Bunun, saldırı öncesi insana moral veren bir hazırlık olduğunu söylemeliyim.
C'est une joyeuse préparation pour cette offensive.
MEUSE-ARGONNE TAARRUZUNUN İKİNCİ HAFTASI 8 EKİM 1918
LA SECONDE SEMAINE DE L'OFFENSIVE EN ARGONNE. 8 OCTOBRE 1918
24 Ekim'de gayda sesi eşliğinde General Montgomery'nin İngiliz ordusu karşı saldırıya geçti.
Le 24 octobre, au son de la cornemuse, la 8e armée de Montgomery lançait sa contre-offensive.
Evet, en sonunda biz de saldırıyoruz.
Oui, nous passons enfin à l'offensive.
- Bir saldırı hazırlıyoruz.
- On prépare une offensive.
Ortalıkta büyük bir saldırı hazırlandığı söyleniyor, fakat bu bir dedikodu.
On dit que c'est une offensive d'envergure, mais... c'est juste une rumeur.
Bir saldırı, her zamanki gibi!
Une offensive, comme d'habitude!
Bir saldırı mı hazırlanıyor?
Prépare-t-on une offensive?
Artık saldırı yok.
Il y aura pas d'offensive.
Cumhuriyet'in güneş doğarken saldıracağını biliyorlar, demektir.
Qu'ils savent que la République va lancer une offensive à l'aube.
Saldırıya karşılık vermek istiyorlar.
Ils veulent contrer notre offensive.
Bir saldırı öncesinde oldukça dikkatli olunmalı.
Nous sommes prudents avant une offensive.
Dünya Savaşì'nda yaptìgì karşì-casuslugun sentezi her büyük vaka gibi rastlantìsal olarak açìlan Christopher vakasìdìr.
Synthèse de l'offensive du contre-espionnage du FBI pendant la Seconde Guerre mondiale, l'affaire Christopher, qui s'ouvre, comme souvent, par hasard :
" Hitler'in dünkü muazzam karşı saldırısı sonrasında gelen yeni haberler ışığında...
"La contre-offensive"
Bahar taarruzumuz süvari birliklerimizin gücüne dayanıyor ve bu da atlar demektir.
Notre offensive de printemps dépend de notre cavalerie.
Baylar, atları getirirken herhangi bir saldırıya uğrarsanız Yankee'ler bu saldırıyı bertaraf edecekler talimatını size iletmekle görevlendirildim.
Si vous continuez les livraisons à cette cadence, l'offensive yankee sera vite brisée.
Ve bahar geldiğinde, Kuzeyden yapılacak saldırı hazırlığı güneyden olacak.
C'est une offensive du Sud, et non du Nord, qui aura lieu.
Bizimse Rommel'in saldırısından önce dokuz saatimiz var.
On a 9 heures avant l'offensive de Rommel.
Rommel saldırıya hazırlanıyor.
Rommel prépare une offensive.
Hiçbir şey onlara ulaşamaz. Menzilimiz dışındalar. Rommel'in yeni bir saldırı planladığını mı düşünüyorsun?
Vous pensez que Rommel prépare une offensive importante?
Hem savunma hem hucüm yapacağız.
Pour l'offensive et la défensive.
Sen burnunu soktuğunda tam da saldırmak üzereydim.
J'allais lancer mon offensive quand tu as fait ton entrée.
Sen burada kal ve saldırmaya devam et.
Reste ici et lance ton offensive.
Gördüğüm saldırı birimi Pasifik'teki son saldırımıza gidiyordu.
Le détachement que j'ai vu partait pour la dernière grande offensive dans le Pacifique.
Eğer su bombalarımızı tüketirsek, saldırı sırası onlara geçecek. Ve torpidolarından kaçmak için temasımızı kesmek zorunda kalacağız.
Si on n'a plus de grenades, à eux l'offensive et on devra rompre le contact pour échapper à ses torpilles.
Washizu'nun bu hareketi düşmanı güçten düşürdü, ve savaşı lehimize çevirdi.
Cette offensive de Messire Washizu a dérouté l'ennemi... et il semble que les chances de victoire soient inversées.
Bu bölgede yakında yapılacak bir saldırı için bir birlik oluşturuluyor
Des troupes se rassemblent sur ce front pour une offensive.
Diyorsun ki... bu saldırı adamlarının şu anda yapabileceği bir şey değil.
Donc, cette offensive est hors de leur portée pour le moment?
Halen daha sıradan keşif saldırıları yapıyorlar. Şu ana kadar asıl saldırı olmadı.
Ils font des poussées, mais la grande offensive n'a pas encore eu lieu.
Karşı saldırıya geçecek kadar da.
Ou lancer une offensive!
İngilizler öncü saldırıya geçmek üzereler.
Les Anglais préparent une offensive de front.
Müttefiklerimiz arasındaki bağların çözülme riski var.
En tous cas, l'offensive fût un chef-d'œuvre!
- Ama şimdi saldırıyı gerçekleştireceklermiş.
Mais l'offensive va pas tarder. J'ai les oreilles qui sifflent.
"El Alamein üzerinden genel bir saldırı başlatıldı..."
"a déclenché la nuit dernière, à partir d'El Alamein, " une offensive générale.
Dinlenmiş ve savaşa hazır en iyi Alman kuvvetleri saldırıya öncülük edecekti.
La machine de guerre allemande est prête... à mener l'offensive.
Saldırı başladığında bunun için zaman olmayacaktır.
Quand l'offensive sera déclenchée on aura d'autres chats à fouetter...
Saldırı başladığında, yaralılar olacaktır.
Mais quand l'offensive sera lancée il y aura les blessés à soigner...
- Savaş bombası dükkanlarda satılmaz.
- La grenade offensive n'est pas courante en mercerie.
- Hücûma geçiyoruz!
Prenons l'offensive!
Japon kuvvetleri Filipinler ve Hollanda Doğu Hint Adalarına ağır saldırılarını sürdürüyor.
Les forces japonaise poursuivent leur offensive aux Philippines et aux Indes néerlandaises.
Bu anlaşma meselesi, ki defalarca tekrarladığım üzere... her bakımdan mantığa uygundur. Kendimizi, saldırgan bir pozisyondan ağır ağır uzaklaşmaya zorluyoruz.
L'objet du traité je l'ai répété en maintes occasions... est de nous forcer à abandonner peu à peu une position offensive.
Bu riskli değil mi?
Pour risquer une contre-offensive?
General Patton iki gün içinde hücuma geçiyor.
Patton lance l'offensive dans deux jours.
Almanların büyük bir saldırı planladığını hala düşünüyor musun?
Vous croyez toujours à une offensive ennemie?
Yani bu çocuklar büyük saldırıyı yeniden planlamak için geri çekilen gerçek askerlerin yerine mi gönderildi?
Ces gamins cacheraient une forêt de soldats aguerris envoyés aux arrières pour l'offensive?
Saldırının ilk devresi başarılıydı.
La 1ère phase de l'offensive est un succès.
Albay Hessler panzer birliğinin komutanı.
Il commande l'offensive des Panzer.
Alman güçlerinin öncü birliği nerede?
Où est le fer de lance de leur offensive?
Ve yeniden savaş çıkana dek saklanacağım.
jusqu'au jour de la prochaine offensive.