Ogden translate French
166 parallel translation
Arkadasïnïzïn adï da Ç Charles Ogden Roper.
Il s'appelle Charles Ogden Roper.
FBI'ìn Roper'ìn hayatìnì çok iyi bilmesi gerekiyordu.
Le FBI devait tout savoir sur la vie de Charles Ogden Roper.
Ogden, benim Harvey!
Ogden, c'est Harvey!
Ogden hala mı bu konuşma?
Ogden, vous êtes encore avec ce discours?
"Dünya'nın en zengin petrol üreticisinin oğlu, multi-milyoner Ogden Mears yeni Dışişleri Bakanı olacak."
"Ogden Mears, multimillionnaire... fils du plus riche pétrolier du monde... sera le nouveau ministre des affaires étrangères".
- Ogden, sevgili oğlum.
Ogden, mon garçon.
Tam olarak iyileşmiş olmamanız çok kötü.
Eh bien Ogden, dommage que vous ne soyez pas en pleine forme.
Ogden, işte arkadaşlarım.
Ogden, voici mes amies.
Size Ogden Mears'ı takdim edeyim.
Voici M. Ogden Mears...
Henüz iyileşmemiş olmanız ne büyük talihsizlik, Ogden.
Dommage que vous vous remettiez à peine de la grippe, Ogden.
İçgüdülerin çok zayıf sevgilim, servet sahibi olan diğeri ;
Tu n'as pas de bons instincts, ma chère. C'est l'autre, Ogden Mears, qui a l'argent.
Bay Ogden mi?
M. Ogden?
Ogden, yapmamalısın.
Ogden, il ne faut pas.
- Bay Ogden, uyudunuz mu?
- M. Ogden, vous dormez?
Günaydın, Ogden.
Bonjour, Ogden.
- Ben Ogden.
- C'est Ogden.
Ben Ogden.
C'est Ogden.
Bayanlar ve Baylar, sizlere Ekselansları Ogden Mears'ı takdim ederim.
Mesdames et messieurs, puis-je vous présenter Son Excellence, Ogden Mears?
- Ogden, seninle konuşmak istiyorum.
- Ogden, je dois vous parler.
- Ama Ogden!
- Mais, Ogden!
Şimdi Ogden, bu konuyu herhangi bir sıkıntıya neden olmadan çözmeye çalışalım.
Allons, allons, Ogden. Réglons ça sans aucune amertume.
Ogden senin pasaportunun ya da vizenin olmadığını söylüyor.
Mais Ogden me dit que vous n'avez ni passeport ni visa.
Ogden, bala çok sinek gelir. O yüzden...
Ogden, on attrape les mouches avec du miel... pas avec...
Natascha, eğer Ogden Kaptan'a gidecek olursa, Kaptan senden çok ona inanacaktır ve sen de hapse atılacaksın.
Ecoutez, "Natischa". Si Ogden va voir le capitaine... il le croira avant de vous croire... et vous serez envoyée en prison.
Ogden, gerçekten tuhaf bir insanla uğraşıyorsun.
Ogden, vous avez là un curieux personnage.
Acele hareket etme, Ogden.
Ne faites rien d'irréfléchi, Ogden.
- Günaydın, Ogden.
- Eh bien bonjour, Ogden.
Biliyorum ki Ogden de aynısını diliyor. Ogden mi?
- Et je sais qu'Ogden aussi.
Evet, senin hakkında çok iyi konuşuyor.
- Ogden? Oh, oui. Il dit beaucoup de bien de vous.
- Ogden çok öfkelenecek.
- Ogden serait furieux.
Ben Ogden'i bulacağım.
Je vais chercher Ogden.
Ogden'i bilemiyorum ama bu benim için yepyeni bir deneyim.
Je ne sais pas pour Ogden... mais c'est une expérience nouvelle pour moi.
Eğer sana anlatırsam, bunu Ogden'e söylemeyeceğine söz ver.
Si je vous le dis, promettez de ne pas le dire à Ogden.
Büyükelçi Bay Ogden Mears'ın karısı Bayan Martha Mears eşini karşılamak üzere bu akşam Honolulu'da olacaktır.
Mme Martha Mears, la femme de l'Ambassadeur Ogden Mears... attendra ce soir l'arrivée de son mari à Honolulu.
- Bay Ogden bana evraklarla ilgili şey söylemedi.
M. Ogden ne m'a pas parlé de papiers.
Ogden nerede?
Où est Ogden?
Kaptan size Bayan Ogden Mears'ı takdim edeyim.
Capitaine, je vous présente Mme Ogden Mears.
- Merhaba, Ogden.
- Bonjour, Ogden.
Çocuğum olmadığı için, beni tek ilgilendiren şey para maalesef.
- Malheureusement, Ogden... le seul intérêt que j'aie, c'est l'argent, n'ayant pas eu d'enfants.
- Ya Ogden?
- Et Ogden?
Sanırım hala Hudson'un eşini araştırıyorlar.
J'ai dû laisser Ogden avec les officiels de l'immigration. On dirait qu'ils cherchent toujours la femme d'Hudson.
- Bayan Ogden Mears.
- Mme Ogden Mears.
Hudson, bu üç dolaba benim ihtiyacım olacak. Sonuncunu Bay Ogden Mayers kullanabilir.
J'ai besoin de ces trois penderies, et M. Mears peut prendre la dernière.
Ogden, görgü kurallarını tamamen unutmuş olmalısın.
Ogden, vous devez perdre votre sens des convenances.
Kendisi bana perşembe günü Ogden'e gideceğini söylemişti.
Il m'a dit qu'il allait à Ogden, jeudi.
Perşembe günü Ogden'e bir iş görüşmesine gidecekti.
Il avait rendez-vous pour un job à Ogden.
Ogden'a aldırmayın.
Ne faites pas attention à Ogden.
Ogden, bir şey yapmadan önce...
Ogden, avant de faire quoi que ce soit...
Bay Ogden, siz de şahit.
M. Ogden, le témoin.
İyi geceler, Bay Ogden.
- Bonne nuit, M. Ogden.
Benim, Ogden.
Ogden.