Oksijenli translate French
71 parallel translation
İyiliğiniz için artık oksijenli su yok.
"Arrête l'eau oxygénée."
Bir kap temizle ve oksijenli su getir.
Nettoie un bol et apporte-moi de l'eau oxygénée.
Ne dediğini duydum seni oksijenli öpücük böceği.
Je suis pas sourde, l'embrasseuse décolorée!
Yalnızca oksijenli su var.
- J'ai de l'eau oxygénée.
Oksijenli atmosfer.
Atmosphère composée d'oxygène.
Oksijenli-nitrojen atmosferi.
Atmosphère oxygène-azote.
Oxo boI oksijenli bir gezegendir. Orada 200'ünüze kadar hastalanmadan yaşayacaksınız!
Oxo est une planète à oxygène, où vous pourrez vivre jusqu'à 200 ans, sans maladie, ni infirmité!
Oksijenli su mu?
De l'eau oxygénée?
Anlamı şu : "Affedersiniz, eczacı bey. Oksijenli suyunuz nerede acaba?"
Ça veut dire : "Excusez-moi, le rayon de l'eau oxygénée?"
Karbondioksit dışarı verilir... oksijenli kan ise damarlardan geçerek... sol kulakçığa... oradan da sol kapakçığa gelir, ve tekrar dışarı çıkar.
Le sang oxygéné continue jusqu'à l'oreillette gauche à travers le ventricule...
Minimum oksijenli ortam.
Atmosphère pauvre en oxygène.
Hatırlıyor musun, 7 yaşında iken, Bobby sırf sarışın diye Terry'i tercih edince, ağlamıştım. Sende hemen koşup bana, ilk oksijenli suyumu almıştın!
Saute, pointe, tape, pointe, tape, petit pas, échange.
Onların kaçı oksijenli ortamda bulunabilir?
Combien sont compatibles avec l'oxygène?
Hipotiroidizmde, oksijenli metabolizmanın oranına bakıyorum.
Je vérifie le ratio d'oxygène dans l'hypothyro ¨ i ¨ die.
Size oksijenli su falan getirdim.
J'ai pris un désinfectant et des trucs.
- Oksijenli kan sızıyor.
- Fuite de sang oxygéné.
Oksijenli su yok mu?
Tu n'as pas d'eau oxygénée?
Kan lekesini oksijenli suyla çıkarabilirsin.
De la limonade nettoiera ce sang.
Platin ve oksijenli sular sayesinde, bu günlerde sarışınlar eksik olmuyor.
Grâce à l'eau oxygénée, les blondes sont légion.
Yeo-min, oksijenli su ve pamuk getir.
Yeo-min, apporte-moi du coton et de l'antiseptique.
Oksijenli suyum bitiyor.
Je n'ai presque plus de peroxyde.
Bana da bir kaç yara bandı, bir şişe de oksijenli su versen ben de bu adayı yönetirim.
Si j'avais quelques sparadraps, une bouteille d'eau oxygénée, je dirigerais cette île, moi aussi.
Öyleyse işsizsin ve oksijenli su alacak kadar bile paran yok.
Alors vous êtes une chômeuse! Pourtant, vous avez assez d'argent pour vous payer une décoloration.
Bir şişe oksijenli suyun yaptıklarına bak.
Et il a suffi d'une bouteille d'eau oxygénée.
Oksijenli su, ilk yardım seti falan var mı... gidip bir bak!
Je vais voir s'ils ont... S'ils ont du peroxyde, une trousse de premiers soins, qu'importe!
Oksijenli su var mı?
Avez-vous du peroxyde d'hydrogène?
Ve gitar çalmazken bu tek parça kristalden yapılma oksijenli el akvaryumu... koruyucuları giymek zorundasın, yoksa sigorta yanar.
Vous devez porter ces bocaux de protection oxygénant en cristal quand vous ne jouez pas, sinon, l'assurance est nulle.
Bu yekpare kristal oksijenli el akvaryumları çıkmak nedir bilmiyor.
Je ne peux pas enlever ces bocaux de protection des mains en cristal.
Oksijenli filtrasyon sistemi.
C'est un système d'oxygénation.
İçeri girdiğin zaman, odayı bol oksijenli bir plazmayla dolduracağız.
On inonde la chambre avec un plasma enrichi en oxygène.
Aman çıkarken oksijenli kanla dolu koca kıçına kapı çarpmasın.
Ne laissez pas la porte frapper votre gros cul, oxygéné, empli de sang, quand vous sortez. Tu vas un peu loin.
Tamam. Oksijenli su nerede?
Tu as le flacon?
- Oksijenli ve oksijensiz lütfen.
- Aérobies et anaérobies, s'il vous plaît.
Öncelikle Oksijenli suyu deneyeceğim.
Je vais d'abord essayer avec de l'eau oxygénée.
Oksijenli su.
De l'eau oxygénée.
Ellerine biraz çamaşır suyu, biraz oksijenli su ve bolca da kireç sür.
Trouve de la Javel, de l'eau oxygénée et de la chaux vive.
Tamam. Sargı bezi, bant, oksijenli su, plastik kaplar ve bir sürü buza ihtiyacım var.
D'accord, j'ai besoin de bandage, ruban, peroxyde, boîtes Tupperware, beaucoup de glace.
O zaman çocuğun uzunca bir zaman düşük oksijenli bir ortamda kaldığı belli. Vücudu buna uyum sağlamış.
Cet enfant a été piégé si longtemps dans un lieu pauvre en oxygène que son corps s'est adapté.
Oksijenli su iyi olabilir.
Peut-être un peu d'oxycodone.
Anok'un açılmış göğüs boşluğuna fenolftalein ve oksijenli su uyguladım.
J'ai utilisé peroxyde d'hydrogène et phénolphtaléine dans le buste d'Anok.
Yaralı birini bütün gemi boyunca düşük oksijenli havada taşımak.
Transporter une blessée dans tout le vaisseau sans oxygène?
Oksijenli ve oksijensiz kan karışıyor girdaplı akım pıhtıya neden oluyor, kalp ve beyni açıklıyor.
Le sang oxygéné et désoxygéné se mélangent, et le flux charrie un caillot.
- Oksijenli su...
- Peroxyde d'hydrogène... *
Buharla oksijeni sıkıştırmak için oksijenli suyu ayrıştıran bir katalizör.
C'est un catalyseur qui décompose le peroxyde d'hydrogène en vapeur pressurisée et en oxygène.
Oksijenli su ve gazyağı karışımı.
C'est un hybride d'H ² O ² et kérosène.
- Oksijenli su ve gazyağı karışımı.
Un mélange de peroxyde d'hydrogène et de kérosène.
Oksijenli su deposuna verirsin ve...
Jusqu'au réservoir H ² O ² et...
Ayrıca, oksijenli su kullanırsanız daha kolay temizlersiniz.
Essayez l'eau oxygénée.
Vaktimi saçı oksijenli su ile açılmış Miley Cyrus çakmalarıyla harcayacak değilim.
Je perds pas mon temps sur... des poufs aux cheveux décolorés comme Miley Cyrus.
Vücudunda kalan son oksijenli kanı bebeğe yolluyorsun.
Tu pompes le sang oxygéné vers le bébé.
Duvarlar ve camlardaki is lekeleri düşük oksijenli bir yangın olduğunun kanıtı. Ama maskesi ve ciğerleri bunun yüksek oksijenli bir yangın olduğunu gösteriyor.
La suie sur les murs et les fenêtres- - c'est la preuve d'un feu de faible teneur en oxygène.