Okuldayken translate French
467 parallel translation
Daima bana yardım edeceğini söyledin, fakat okuldayken bunu hiç yapmadın.
Il dit toujours qu'il va donner des tuyaux, mais ensuite en classe, il ne fait rien du tout.
Okuldayken kayık kullanmıştım.
J'ai appris à ramer au collège.
Biliyorum. Her sabah uyandığımda "Bir gün daha azaldı," diyorum. Tıpkı okuldayken tatilin gelişini beklediğim gibi.
Oui, je compte les jours, comme à l'école avant les vacances.
Okuldayken sol bek oynamıştı, yani ona kefilim.
On était ensemble à l'école. Je m'en porte garant.
Biliyor musun, okuldayken bir şiir öğrenmiştim.
À l'école, j'ai appris un poème.
Peki ondan önce, okuldayken erkeklerle çıkıyor muydun?
Et quand vous étiez étudiante?
Shoji ve ben okuldayken buraya daha sık gelirdik.
Shoji et moi sommes venus souvent ici lorsque nous étions à l'école.
Evet. Okuldayken sırasından aşırmıştım.
Je lui ai piqué à l'école.
Okuldayken hepimiz verebileceğinizin en fazlasını verdiğinizi düşünürdük.
À l'école, on pensait tous que vous étiez le meilleur prof.
Okuldayken müzik aletim vardı.
J'avais un phonographe portatif autrefois, il me semble.
Sanırım okuldayken başlamıştı.
J'étais encore un écolier...
Okuldayken okumuştum.
Je l'ai lu à l'école.
Okuldayken onu klasikler üzerine çalıştırmıştım.
Je lui enseignais les lettres classiques.
Ve ona çocuklar okuldayken iş alırım diye cevap verdim.
Je vais travailler pendant que les enfants sont à l'école.
Çocukların ikisi de okuldayken sen neyle meşgul olacaksın?
Comment allez-vous vous occuper avec les enfants à l'école?
Ama muz kremalısını okuldayken elmalıyla karıştırıp yerim.
Parfait, je vous remercie. Larry a cru vous parler au téléphone.
Okuldayken ayakkabı temizlemeyi öğrenmiştim.
Je nettoyais les chaussures à l'école.
Okuldayken, beni matematikte geçenler olduğunda ağlardım.
A l'école, j'étais déjà impressionné de voir les autres additionner!
Okuldayken de çizimin hep iyiydi.
À l'école tu étais toujours bon en dessin.
Okuldayken Teruyo ile aranda bir şeyler var mıydı?
Il y avait quelque chose entre toi et Teruyo quand vous étiez à l'école?
Okuldayken her zaman rahiplerin dediğin oluyordu.
Je n'avais rien fait mais S'était égal.
Okuldayken hep şu Fransız mağaralarından birine gitmek istemişimdir.
A l'école, je rêvais d'entrer dans une grotte française.
Okuldayken, babam bana talimat gönderirdi!
Il m'envoyait des notes de service au lycée.
Daha okuldayken bile vardı. Aklımdan hep intihar etmek geçiyor.
Étudiant, je me rappelle avoir eu des pensées suicidaires.
Okuldayken atışta gümüş madalya kazandığını söyledin.
T'as dis que t'avais gagné une médaille d'argent au tir à la cible dans un concours.
Yalnızca okuldayken 250 kişinin içinde 8 kişiydik.
Seulement à l'école quand nous n'étions que huit sur 250.
Okuldayken okulu bırakmak istersiniz.
Quand on est à l'école et qu'on veut arrêter,
Yatılı okuldayken senin oda arkadaşındım.
J'étais ta coloc à l'internat.
Ben okuldayken öldüler.
Ils sont en vie?
- Keşke... okuldayken okusaydım.
- "La patte du singe." C'était ça. - Je veux...
Okuldayken de söylerdim.
Je chantais l'hymne à l'école.
Daha okuldayken anladım. Ira isminde bir kız vardı.
Nous avions une fille, Irène, rien de spécial mais quelque chose malgré tout.
Daha okuldayken anladım.
vous savez, je n'ai jamais eu beaucoup de succès avec les femmes.
Okuldayken basketbol oynardım.
Je faisais du basket à l'école.
Okuldayken ne kadar da sıska, ciddi, gıcık bir şeydin.
Ecolier chétif, déjà raisonneur.
Okuldayken sana "Eğil, Bender." demez miydik, hah?
On disait pas de toi : "Elle me fait Bender"?
Orta okuldayken almıştım.
Je l'ai achetée quand j'étais en 5ème.
Bir okul çocuğu bile kolaylıkla açabilir,... ben daha okuldayken böyle bir kasayı açmıştım.
J'en ai moi-même ouvert un quand j'étais gamin.
Okuldayken vardı.
J'allais encore à l'école.
Okuldayken... tehlikeye yakın olmak gerektiğini düşünürler.
Ils se croient obligés d'aller aux frontières du danger.
Gördün mü? Kaldıramıyorsun. Okuldayken de böyleydi.
- Tu le supportes pas, tu vois.
Çocuklar okuldayken ölsen olmaz mıydı?
Tu aurais pu faire ça un jour d'école!
Sizin yaşlarınızda okuldayken çok acımasız bir öğretmenim vardı adamın adı Bay Spires idi.
Lorsque j'étais à l'école et que j'avais votre âge, j'avais un prof vraiment terrorisant, qui s'appelait M. Spires.
"Bu korkunç felaket başıma gelene kadar işimde saygın ve güvenilir bir pozisyondaydım." Evet, okuldayken de iyi bağlantıları vardı.
"Mon cher Watson, je suis sûr que tu te souviens de Phelps, le" bûcheur ", qui était en seconde quand tu étais en quatrième.
Okuldayken iki ayağımı bir pabuca sokturduğunda futbolu senin için riske atmıştım. Hatırladın mı?
A la fac tu m'as harcelé et j'ai mis ma carrière entre tes mains.
Okuldayken yada dışarıda gezerken hep kendimi baskı altında hissediyorum. Doğru şeyleri yapmak için yada iyi görünmek için.
À l'école ou avec les copains, il faut toujours être cool ou faire des choses particulières.
Okuldayken sen hiç ders kırdın mı?
Quand tu allais à l'école, tu séchais les cours parfois?
Okuldayken ona öyle tutkundum ki.
J'en pinçais pour lui au lycée.
Okuldayken, sürekli iddialaşırdık.
Quand nous étions au lycée, nous parlions sur tout.
Ben yüksek okuldayken, iki yıl boyunca, gece saat 6'da, oturur, "Star Trek" i izlerdik.
Tout ce qu'on rencontre.
Sen okuldayken yapıyorum.
Pendant que tu es à l'école.