Okuyayım mı translate French
460 parallel translation
Şarkı kitabından, bir şarkı okuyayım mı?
Puis-je lire un verset?
Okuyayım mı?
Je te le lis?
Okuyayım mı?
Vous relire?
Hepsini okuyayım mı?
paris, femmes. Je lis tout?
Sana başka masal okuyayım mı?
Tu veux que je te lise une autre histoire?
Şimdi okuyayım mı?
Dois-je le lire maintenant?
Okuyayım mı?
Puis-je le lire?
Doğumgününüzü kutluyorlar. Okuyayım mı?
- Pour ton anniversaire!
- Sana biraz okuyayım mı?
Te lire un extrait?
- Size menüyü okuyayım mı?
- Je vous traduis le menu?
Sana okuyayım. - Fransızcadır.
C'est dans le code pénal.
Bu mektup gitmene neden olacaksa sana okuyayım.
Si c'est cette lettre qui cause votre départ, alors je vais vous la lire.
- Peki, sana okuyayım.
- Bon, je vais vous le lire.
Susar mısın, kitabımı okuyayım.
Allez-vous vous taire que je lise en paix?
Peki, size en sevdiğim şiiri okuyayım.
D'accord, je vais vous lire mon préféré.
Ben de sesli okuyayım.
Je vais vous faire la lecture.
- Bir okuyayım. Lafımı kesmeyi bırak.
Alors laissez-moi lire!
Okuyayım, ama ikimiz de dinlemeyelim.
Je la lis, mais on n'écoute pas.
izin verin size Heraldo'da ki yazdğım geceyi okuyayım. Yanımda bir küpür var.
Je vais vous lire ce que j'avais écrit.
Arkaya geçte okuyayım.
- Assieds-toi, je lis.
Dur sana okuyayım.
Je vais vous la lire.
Size başlıkları okuyayım.
- Donnez-moi ça.
Ben sana okuyayım.
Je vais te la lire.
- Güzel bayanın geleceğini okuyayım.
- Je veux lui lire son avenir.
İzin verin bana size bu akşam bunu okuyayım.
Laissez-moi vous la chanter ce soir.
Oh, Ben, ah... ben bunu şu yan tarafta okuyayım.
Je vais lire ça à côté.
- Küçük bir münakaşa demek. Durun da size Bay Prosper Michaux'nun ifadesini okuyayım. Lapérouse'un garson yamağı.
Je lis la déposition du sieur Michaud commis au restaurant Lapérouse, etc.
Şimdi kütüphaneye gel de senin için okuyayım.
Et elle le sera. Venez, je vais vous en donner un aperçu.
Verilen yanıtlardan bazılarını size okuyayım.
Je vous lis quelques réponses.
Bir şeyler okuyayım dedim.
Je cherche de la lecture.
Bu sabah Ankara'dan ne aldığımızı okuyayım size.
Laissez-moi vous lire ce que nous avons reçu d'Ankara ce matin.
bunu ellerinizden okuyayım.
Laissez-moi le lire dans votre main.
- Şunu okuyayım...
- Puis-je lire...?
Kağıttan okuyayım.
Laissez-moi lire le papier.
Sarah Kardeş, Sky Masterson'ın senin hakkındaki rehber kitabını okuyayım.
Soeur Sarah, je vais vous lire le guide de Sky Masterson à votre sujet.
Ver de, ben sana okuyayım.
Je vais te la lire.
İzin verirseniz size gerçek kafilenin ne olduğunu okuyayım :
Je vais vous lire ce qu ´ est un vrai cortège :
Ben de bunu okuyayım.
Je vais lire ça ici.
Beysbol haberlerini okuyayım.
Je lirai le base-ball.
Şu kâğıtları toparlayayım ve hikâyeni okuyayım.
Je range ces copies et je le lis.
Bahçeye çıkalım da hikâyeni okuyayım.
Allons nous promener. Ensuite, je lirai ça.
Baştan okuyayım.
Je relis, M. Mabry.
Bu büyük kahraman hakkında size daha etraflı bir fikir vermesi adına... Binbaşı Skelton'un günlüğünden birkaç pasaj okuyayım.
Pour vous donner une meilleure idée de ce grand héros,... permettez-moi de vous lire un extrait du journal... du Major Skelton.
Bir bölümünü okuyayım mı?
Je voudrais bien vous en lire un passage.
Eğer siz ikiniz konuşmak istiyorsanız, devam edin, ben de kontratı okuyayım.
Réfléchissez. Moi, je lirai le contrat.
Sen örgü ör ve ben de okuyayım.
Tu tricotes et je lis.
Okuyayım şunu....
Je vais lire...
Anlaşmayı okuyayım mı?
Non.
Sana okuyayım.
Je vais te le lire.
Neyi okuyayım?
Que veux-tu que je lise?
Başka ne okuyayım?
Que veux-tu que je lise d'autre?