Oliver translate French
5,238 parallel translation
Oliver ile ilk tanıştığımda, Arrow olduğunu bilmiyorken benden tuhaf şeyler yapmamı isterdi.
Quand j'ai rencontré Oliver, avant de savoir qu'il était The Arrow, il me... demandait de faire des choses bizarres pour lui.
Çünkü Oliver'ın temiz kalpli iyi bir insan olduğunu biliyordum.
Car je savais qu'Oliver est quelqu'un de bien, avec un bon coeur.
Oliver'ın vücudunda olan Barry ile çıkıyormuşum gibi sanki.
Oui, c'est comme sortir avec Barry mais dans le corps d'Oliver.
Lian Yu, Oliver'ın 5 yıl mahsur kaldığı ada.
L'île sur laquelle Oliver est resté coincé 5 ans.
- Oliver en kötü suçlularını orada tutuyor.
Oliver y enferme ses pires criminels.
Evet. Oliver'ın kişisel Alcatraz'ına nasıl götüreceğiz peki?
Et comment on les transfère vers l'Alcatraz privé d'Oliver?
Tek yapmamız gereken onları Ferris Havaalanı'na götürmek.
On doit juste les emmener à l'aéroport de Ferris. Alors Oliver Queen est venu?
- Oliver Queen geliyor yani?
Non. En fait, ce n'était pas lui.
Sen CCPD'ye gittin, ben de Oliver'a.
Tu as essayé avec la police. J'ai essayé Oliver.
Oliver'ın işlerini nasıl yaptığını görmüştüm. Ne gerekiyorsa gereksin, yapması gereken şeyleri yapmaktan hiç korkmuyordu. Ben de aynı şekilde yapabilirim sanmıştım.
Mec, j'ai vu la manière dont Oliver fait les choses, et il n'a pas peur de faire ce qu'il faut pour obtenir ce dont il a besoin, et je pensais que je pouvais faire ça aussi.
- Haddini aşıyorsun Oliver.
- Tu dépasses les bornes!
Oliver Peters da oradaydı.
Il y a Oliver Peters.
- 12. Onlar kim, Oliver?
Qui sont-ils, Oliver?
Oliver Peters'a yönelme zamanı.
Il est temps d'aller vers Oliver Peters.
12 Mayun, Markridge, Goiens, Oliver Peters, Dr. Railly hakkında bulabildiğiniz her şeyi istiyorum.
Trouvez tout ce que vous pouvez sur l'armée des 12 singes, Markridge, Goines, Oliver Peters, Dr Railly.
- Gary, yine de Oliver'ı alabilir misin?
Gary, tu peux toujours récupérer Oliver?
Bu olası ancak Kelly, Oliver Ryan'la aynı okula gidiyor.
C'est surement sans rapport, mais Kelly va à l'école avec un Oliver Ryan.
"Oliver!" da müthiş oynadı.
Il était super dans notre version d'Oliver!
"Oliver!" da Nancy rolünde altı hafta çalışmış bir kadının?
Une femme qui a joué six semaines le rôle de Nancy dans Oliver! ?
Aslında senin yaşındayken bütün Dickensları okumuştum.
J'avais exactement ton âge lorsque que j'ai dévoré Oliver Twist.
Oliver Queen Arrow değil.
Oliver Queen n'est pas Arrow.
Herkes Arrow'un öldüğünü düşünüyor, yani Oliver Queen masum.
Tout le monde pense qu'Arrow est mort, ce qui signifie que Oliver Queen est innocent.
Oliver gitti.
Oliver est parti.
Oliver bizim halledebileceğimize inanmıştı Laurel.
Nous devons gérer une crise. qu'Oliver croyait qu'on pouvait gérer, Laurel.
Dünya Oliver Queen gibi birisinin kaybolamayacağı kadar küçük.
Le monde est trop petit pour que quelqu'un comme Oliver Queen disparaisse.
- Oliver'a ihtiyacımız var.
On a besoin de lui.
Oliver, yardımına ihtiyacımız yok.
Oliver, on n'a pas besoin de ton aide.
Oliver döndü.
Oliver est de retour.
- Oliver asker değil.
Oliver n'est pas un soldat. Ne l'est-il pas?
Oliver Ra's'ı yenebilmek için gerekli olduğunu düşündüğü şeyleri yaptı.
Oliver a fait ce qu'il pensait nécessaire pour battre Ra's.
Ama Oliver Queen her zaman doğru kararları veriyor olsaydı sana ihtiyacı olmazdı zaten.
Mais si Oliver Queen prenait les bonnes décision à chaque fois, il n'aurait pas besoin de toi.
Eskiden bağıran Oliver'ın korkunç olduğunu düşünürdüm.
Je pensais que le Oliver qui criait était effrayant.
Sessiz Oliver'ın çok daha kötü olduğunu düşünmeye başladım.
Je commence à penser que le Oliver silencieux est pire.
Oliver, o adamın yaptığı şey doğal değildi.
Oliver, ce que vient de faire cet homme n'était pas naturel. Je sais.
Sanırım bize bu gördüğün şeyleri anlatmayacaksın Oliver.
Je présume que tu ne vas pas nous parler de ces choses que tu as vues, Oliver.
Oliver, ne yapıyoruz şu an?
Oliver, qu'est-ce qu'on fait?
Oliver, yaşadığımız her şeyden sonra bana nasıl güvenemezsin anlayamıyordum.
Après tout ce que tu as traversé, je n'arrivais pas à comprendre pourquoi tu ne me faisais pas confiance.
Henüz atlatamadım Oliver. O yüzden şu anda konuşmayalım lütfen.
Je ne suis pas encore prêt pour ça Oliver, alors ne faisons pas ça maintenant.
Oliver severdi.
Oliver les aimaient beaucoup, alors...
Oliver'in bebek dişini şöminenin üzerindeki bir kavanozda saklıyorlardı.
Ils gardaient une dent de bébé d'Oliver dans un vase sur leur cheminée.
Mezuniyet törenine de Oliver'in yüzü baskılı tişörtlerle gelmişlerdi.
Et ils portaient des T-Shirts avec son visage dessus à la remise des diplômes du lycée.
- Tabii ki. Siz Oliver'in ailesisiniz.
Vous êtes les parents d'Oliver.
Oliver iyi bir çocuktu.
Oliver était un gentil garçon.
Öbür tarafta Oliver'i gördün mü?
Est-ce que tu as vu Oliver de l'autre côté?
Oliver sana bir şey söyledi mi?
Est-ce qu'Oliver t'a dit quelque chose?
İlk defa mı mağazaya geliyorsun Oliver Twist?
Première fois dans un magasin, Oliver Twist?
Oliver Twist gibi yetiştiğin için ön yargılı davranıyorsun.
Tu es biaisée à cause de ton éducation Oliver Twist.
1950 yıllarında Oliver Pryce bir çocuk psişikti.
Retours dans les années 50 Olivier Pryce était un enfant médium.
Oliver Pryce!
Oliver Pryce!
Dr. Oliver Thompson.
Dr Oliver Thompson?
Oliver, yumurta harika olmuş ya.
Ces oeufs sont divins.