Olmalı translate French
116,156 parallel translation
Radcliffe bir dünya yarattığını söylediyse ayrı ve daha güçlü bir versiyon yapmış olmalı.
- Si Radcliffe a construit un monde, il a dû construire une installation indépendante, plus puissante.
Eğlenceli olmalı. Ne?
Ça devait être amusant.
Onu denizaltıda tutuyor olmalılar.
Ils doivent la détenir dans le sous marin.
Fitz. Bir yanlışlık olmalı.
Fitz... ce n'était pas une erreur.
Bu adamı gerçekten seviyor olmalısın.
Tu dois vraiment apprécier ce gars.
- Affalamış olmalısın.
- Tu as été surprise.
Beyinleri hızlıca tarayıp, verileri bedenlere aktarabildiğine göre bedenleri önceden yapmış olmalı.
Un rapide scan cérébral, transférer les données dans un corps, qui avait déjà dû être construit...
Simalarının dijital taramalarını önceden yapmış olmalı.
Il a pu obtenir un scan numérique de leurs caractéristiques.
Laboratuvar çalışanları SYM dedektörlerini üsse rasgele yerleştirmek için yanlarına almış olmalı.
Les techniciens du labo ont dû prendre sur eux d'installer des détecteur d'androïde partout dans la base.
Orada düşürmüşüm olmalıyım.
J'ai dû la perdre là-bas.
Kaçak mal kontrolü olmalı.
Sûrement une histoire de contrebande.
Bu bir hata olmalı.
C'est forcément une erreur.
Vatansever olmalı.
Ça doit être le Patriote.
Burada bir yerde olmalı. Botlarım nereye kayboldu?
Elles doivent être quelque part part ici.
'Direniş'in yönetim merkezi olmalı.
La Résistance doit bien avoir une base d'opération.
Bunları ulaşmak seni zorlamış olmalı.
Ça a dû être difficile à récupérer.
- Her şey için hazırlıklı olmalıyız.
- On doit être prêts à tout.
Ne yapacaksak yapalım hızlı olmalıyız.
Quoiqu'on fasse, il va falloir qu'on se dépêche.
Burada bazı kötü şeyler yaptığını anlıyorum ama bir şey onu değiştirmiş olmalı çünkü tanıdığım Fitz, nazik, düşünceli ve insanlara yardım eden biri.
Je sais qu'il a fait des choses horribles ici, mais quelque chose a dû le changer, car le Fitz que je connais est un être doux et attentionné, une personne qui aide les autres.
Radcliffe'in verdiği koordinatlar tam olarak burası olmalı.
Les coordonnées de Radcliffe nous amènent juste ici.
Sen ve ben şey olmalıyız, bilirsin...
Toi et moi, on a forcément dû...
Bir çıkış yolu bulmuş olmalı.
Elle doit avoir trouvé une sortie.
Sahte beni hemen fark etmiş olmalısın, değil mi?
Tu as reconnu le leurre rapidement, non?
Evet, neyse ki bunu yalnız yapmak zorunda değiliz. Destek yolda olmalı.
Oui, bon, avec un peu de chance on n'aura pas à faire ça seuls.
İki yaşamın anıları fazla gelmiş olmalı.
Tu dois être bouleversé... Des souvenirs de deux vies.
Ayrıca bir Nainsan olarak oraya gitmek çok kötü bir fikir. Sen burada lazımsın. Gerçek Mack'in hayatta kaldığına emin olmalıyız yoksa bütün bunlar boşa gider.
En plus du fait qu'aller dans ce monde en tant qu'Inhumain est la pire idée possible, on a besoin de toi ici, pour s'assurer que le vrai Mack reste en vie, ou tout ça ne servira à rien.
Burada bizimle beraber savaşıyor olmalıydı.
Il devrait être ici avec nous, toujours dans la bataille.
Bunlar kafanı karıştırıyor olmalı.
Ça doit être perturbant.
Sizde Albay McCullough olmalısınız.
Vous devez être le colonel McCullough.
Evlat, daha dikkatli olmalısın.
Tu devrais être plus prudent.
Sende, Maria olmalısın.
Vous devez être Maria.
Belki daha dikkatli olmalısın.
Tu devrais être plus prudente.
Sen daha dikkatli olmalısın.
Tu devrais être plus prudent.
Başka bir yolu olmalı.
Il doit y avoir une solution.
Mutlaka olmalı.
Forcément.
Artık bir yerlerde bir'biz'olmalı.
Maintenant, il faut qu'il y ait un "nous".
Dikkatli olmalısın.
Soyez prudente.
Dikkatli olmalısın.
- Soyez prudente.
Burada mutlaka başka bir anlamı olmalı.
Ici, elle signifie quelque chose.
Korkunç derecede ağır şeyler ve bunun için güçlü olmalıyız.
C'est vraiment très dur, il faut rester fortes.
Kara borsadan almış olmalı.
Elle a dû l'acheter au marché noir.
- Olmalısın.
- Tu devrais l'être.
Bu "Rachel benim yardımcılarımın başında olmalı" safsatasının Donna'dan değil de senden çıktığını bilmediğimi mi düşünüyorsun?
Tu crois que je ne sais pas tout "Rachel devrait être en charge de mes associés" ces conneries venaient de toi et pas de Donna?
Bunu yapmak için cesur olmalısın.
Il t'a fallu du courage pour faire ça.
Bütün bu zaman boyunca... bu odada yalnız olmak çok zor olmalı.
Ça a été si dur, d'être seule dans cette chambre, tout ce temps.
Kim olduğunu bilmiyorum ama herkesin bir zayıf noktasının olduğu ya da ahlaksız olduğu bir dünyada yaşamak güzel olmalı. Ama bu durumda ben sadece izin aldım ve yerimi değerli bir avukatla değiştirdim.
Je ne vous connais pas, mais c'est pratique de vivre dans un monde où chacun a un point faible et est véreux, mais dans mon cas, j'ai pris un congé, et me suis fait remplacer
Koşulsuz olmalı demiştin.
Ça devait venir sans référence.
Bence olmalı.
Je dis que oui.
İngiltere'de gömülü olmalıydın.
- Donc tu vas bien? - Oui.
Şaka yapıyor olmalısın!
Tu te fous de moi?
Sen Offred olmalısın.
Tu dois être Defred.