Olursa translate French
38,088 parallel translation
Teslim olursa öldürmezler.
Non, pas s'il se rend.
Ama eğer direnirse... Tek bir adamımızın hayatı bile tehlikede olursa...
En revanche, s'il oppose une résistance, si un seul de nos hommes est en danger,
Eğer onların halledemeyeceği kadar büyük bir durum olursa çözmek için biz devreye gireriz.
Si jamais une situation est trop dure à manier pour eux, on peut intervenir pour l'étouffer.
Ama ayrıca... Güçbela geçindiğin bir işin olursa bile gene hayatını seveceksin. Çünkü hayat güzel.
Et en plus, même si tu ne fais pas d'études, tu aimeras toujours la vie.
Babanın benim için ne kadar değerli olduğunu biliyorsun, bu yüzden eğer yapabileceğim bir şey olursa...
Et tu sais ton père compte beaucoup pour moi, donc... Si je peux faire quelque chose.
Eğer hâlâ yollar kalmış olursa, seni bulacağım!
Je te trouverai, si il y a toujours des routes.
Her neyse, eğer ters bir şeyler olursa beni çıkarmak için istasyonun dışında bekliyor olacaksın zaten.
De toute façon, tu seras aux portes de la station attendant pour me sortir de là si quelque chose va mal.
- Eğer ters bir şeyler olursa beni çıkartmak için bir plan var.
- Si ça tourne mal, il y a un plan pour me faire sortir.
Banka, mücevher, her ne olursa ama önce galaksiyi kutaracağız.
Banque, bijouterie, qu'importe, mais d'abord on sauve la galaxie.
Dışarıda her ne olursa, haberini getireceksin.
Tout ce qui se passe à l'extérieur, tu seras la messagère.
İhtiyacımız olursa, sizi ararız.
Si nous avons besoin de vous, nous vous appellerons.
- İhtiyacınız olursa mı?
Besoin de nous?
Ne kadar kötü olursa olsun, ne kadar korkarsak korkalım- -
Peu importe si ça fait mal, si ça fait peur...
Daha esrar lazım olursa haber verin yeter.
Vraiment, laissez-moi savoir si vous avez besoin de plus de marijuana.
O yüzden bir şeye ihtiyacın olursa, geçici ya da kalıcı, ben buradayım.
PopUp ou pas, je suis là.
Bana ihtiyacın olursa, sadece bir mesaj uzaktayım.
Si tu as besoin de moi, envoie-moi un message.
Bir şey lazım olursa adım...
S'il vous faut quelque chose, je m'appelle...
Ne olursa olsun, böyle olması gerektiğini bilmeni istiyorum.
Quoi qu'il se passe, sache que ça devait se passer ainsi.
-... ne olursa olsun iyi mi olacaksın?
- Ça ira quoi qu'il arrive? - Oui.
Eğer öyle olursa, daha güçlü bir şeyle geri dönerim.
Si ça arrive, je reviendrais avec quelque chose de plus fort.
Eğer herşey başarısız olursa çatıda ısı taraması yapıyor olacağız.
En dernier recours, on scannera les toits pour vos signatures thermiques.
Bir şey olursa bana söyle, o beni dinler.
S'il arrive quelque chose, dis-le-moi, il m'écoute.
Bir şeye ihtiyacın olursa buradayım, seslen bana.
Si tu as besoin de quoi que ce soit, je suis ici.
Hangisi olursa olsun seninle bir konuşma yapacağız.
De toutes façons, nous allons avoir une conversation.
Bu görevin yerinin değişmek zorunda olması bizim yüzümüzden o yüzden ne olursa olsun bu işi halledeceğiz.
C'est de notre faute Si l'emplacement de cette mission a dû changer, Alors d'un manière ou d'une autre, nous irons jusqu'au bout.
Eğer bu iş olursa tamamız.
Si tout fonctionne... C'est terminé.
Eğer bu olursa, on milyonlarca insanı kurtarmış olacağız.
Si tout fonctionne, nous sauvons des dizaines de millions de vies.
Işın fazla olursa aşırı yüklemeye neden olursunuz.
Trop et vous surcharger le laser.
Az olursa da hedefi tutturamaz.
Trop peu, et ça ne fera pas dévier la cible.
Bana ihtiyacınız olursa çatıda projemle ilgileniyor olacağım.
Je vais aller vérifier mon projet de science sur le toit Si quelqu'un a besoin de moi.
Eğer olursa olacağından emin değilim ama olursa ne zaman birine ihtiyacım olsa yanımda olduğun için teşekkür etmek istiyorum.
Tu sais si ça arrive, Je veux dire, je ne sais pas avec certitude que ça arrivera, mais si c'est le cas, Je veux seulement te remercier d'avoir toujours été là quand j'avais besoin de quelqu'un.
Ve bir silaha ihtiyacım olursa bir tane yaparım.
Et si j'ai besoin d'une arme, j'en fabriquerai une.
İnsanların ölmesiyle kalbim arasında bir seçim olursa...
Si c'est choisir entre ça ou d'autres gens qui meurent...
Haberi olursa annem cezalandırır.
Ma mère punirait Dieu si il sortait en douce.
O kutu, babana ait sahip olduğun son parça. O yok olursa baban da yok olur.
Il ne vous reste que ça, les jeter, c'est vous débarrasser de votre père.
2 ay sonra tekrar bataklığa düşerse ve mahkemede ona ihtiyacım olursa ne olacak?
Et quand il rechutera et qu'il viendra à la barre?
Ya olursa?
Et si c'est pas le cas?
Bir şey olursa...
Si quelque chose arrive...
Seninle bir anlaşma yapmıştık bu olursa seninle hastaneye gitmeyecektim.
On s'était mis d'accord que si ça arrivait, je n'étais pas obligée d'aller à l'hôpital avec toi aujourd'hui.
Ne kadar önce olursa olsun.
Peu importe combien de temps s'est écoulé.
Bitcoin egemen olursa hepimiz cehennem gibi bir dünyada yaşarız.
Et si le Bitcoin prend le dessus, nous vivons tous dans un enfer.
Olursa mı?
Si ça arrivait?
Ne olursa olsun sabah domuzları besleyip inekleri sağacağım.
En tout cas, je nourrirai les cochons et trairai les vaches, demain.
Ne olursa olsun, bütün gemilerini yok edecek güce sahibim.
Qu'importe, je suis assez puissant pour détruire tous tes croiseurs.
Bedeli ne olursa olsun.
À n'importe quel prix.
Yörüngede yarım düzine gemi bekleteceğim, bizi durdurmaya kalkışan olursa benim emrimle Zairon'a inecekler.
J'aurai une demi-douzaine de vaisseaux en orbite attendant mes instructions, prêts à descendre sur Zairon si quelqu'un tente de nous stopper.
Bana ihtiyacın olursa Schpankenbank'ında olacağım.
Très bien. Si tu as besoin de moi, je serai dans ton schpankenbank.
Ama ne olursa olsun atölye modülünü yeni ana kampımız yapmak için elimizden geleni yapacaktık.
Mais peu importe ce qui s'est passé, on fera tout ce qu'il faut pour que le module atelier devienne notre nouveau camp de base.
Fakat biz bunu ararken, Daedalus'un bizi destekleyecek altyapısı olmadan, bir kaç ayımız olursa şanslıyız.
Mais sans l'infrastructure du Daedalus pour nous protéger pendant que nous cherchons, nous serons chanceux si l'on a plusieurs mois.
Ne kadar kötü olursa olsun annen seni her zaman affedecek.
Ta mère te pardonnera toujours même si la situation devient difficile.
Ne olursa.
Quoi?