Olympus translate French
160 parallel translation
Olympus Balosunda kırmızı elbise mi? Ama neden?
Une robe rouge, au bal?
Kızım, sen aklını kaçırmışsın. Olympus Balosunda kırmızı giyemezsin, bunu biliyorsun. Öyle mi?
Tu ne peux pas porter une robe rouge au bal!
- Olympus balosu için mi? - Ne kadar güzel değil mi?
- Pour le bal de l'Olympe?
- Olympus Balosun'da kırmızı giyemezsin. - Nedenmiş?
- Vous ne porterez pas du rouge!
Buck, beni Olympus Balo'suna götürüyorsun.
Que désirez-vous? Que vous me conduisiez au bal.
Mardi Gras ve Olympus Balosu'na kadar dönmüş olursunuz.
Vous serez de retour pour Mardi Gras.
Kaptan Kirk Olympus'a hoş geldin.
Bienvenue sur l'Olympe, capitaine Kirk.
Olympus'tan hamle yapabilir ve mahvedebilirdik.
Nous aurions pu quitter l'Olympe et tout détruire.
Tamam artık Olympus Dağından in aşağı.
Descendez du mont Olympe un instant. Nous avons du travail à faire.
Bir gün ben, yalnızca ölü bir kralken eminim sen, Olympus tanrılarından biri olacaksın.
Je suis sûr que tu deviendras un dieu de l'Olympe, alors que je ne serai qu'un roi mort.
Olympus.
L'Olympe!
Olympus'a nasıl çıkacağını sana göstereyim.
Je vais te montrer comment tu vas être emmenée sur l'Olympe.
İkinizden biri bana, bu çamaşırlardan hangisinin... Tanrıların deterjanı, Olympus ile yıkandığını söylemeli.
L'un d'entre vous devra me dire quelle est la pile de linge qui a été lavée avec Olympe, la lessive des dieux.
Olympus ile çamaşırlarını yıkarlar. Kutsal Tanrılar duydunuz mu?
O les dieux, vous avez entendu?
Olympus'un gerçekten daha beyaz yıkadığını ve elinizi yumuşacık bıraktığını kabul etmelisiniz.
Olympe donne de la souplesse au linge... Et laisse les mains... vachement douces.
Olympus tanrılarına inanırlardı.
Mes ancêtres étaient Païens.
Ona "Olimpos Dağı" adını verdik.
Nous l'avons baptisé "Olympus Mons".
Cano EX, daha yeni bir tane Olympus aldım.
Un Canon E-X et je viens d'acheter un petit Olympus.
Zeus mu? Olympus Dağı'ndaki Apollo'nun babası...
Le père d'Apollon, dans l'Olympe.
Atın şimdi toprağınızı bu dipdiri, ölü kızın üstüne. Atın bir dağ oluncaya dek, yeşil Pelion'un mavi Olympus'un göklere değen başına varıncaya dek!
Recouvrez le vivant et la morte jusqu'à ce que vous ayez fait de ce trou une montagne plus haute que la cime de l'Olympe!
- Benim "Olympus" umla.
Avec mon Olympus. Intéressant.
Tüm Olympus'un, onu öldürmeye çalıştığını düşünecek olursak, Alacakaranlığı getirecek olanı ezmek istiyorlardı.
L'Olympe voulait sa mort pour écarter la menace du Crépuscule.
- O zaman bizi Olympus'a götür.
- Emmène-nous sur l'Olympe. - Pourquoi?
Sizi Olympus'a götüreceğim!
Je vous emmène sur l'Olympe.
Burası Olympus'tu.
C'était l'Olympe.
OlympuS
Fez
Tanrıları katlederken O kadar yukarıda, Olympus'ta Neden onun işini bitirmedin?
Quand tu massacrais les dieux sur le mont Olympe... pourquoi l'avoir épargné?
Olympus Dağı Seyahat acentesi. Yardım edebilir miyim?
Bonjour, agence Mont Olympe.
Olympus dağına geri döndü.
Il est retourné sur la montagne de l'Olympe.
Olympus'daki bu güzel dört odalı ev için önce sana teklif verme fırsatı tanıyorum sonra beni iki saat burada bekletiyorsun ve almaktan vaz...
Je vous donne la priorité pour me faire une offre sur ce quatre chambres sur Mt. Olympus, je vous attends et vous me laissez attendre pendant deux heures, et maintenant vous me dites que vous ne viendrez pas... Allô?
Stan, Mt. Olympus'daki dört odalı ev işi olmadı.
Stan, ça a pas marché, l'appart de Mt.
Elimde Mt Olympus'da 340 metrekarelik güzel bir ev var.
- Voilà où je veux en venir : j'ai une magnifique maison de 300 m ² sur Mt. Olympus.
Olympus'daki Herkül ve dalga geçmiyorum, Achilles sokağının köşesindeki eve bağlı.
Olympus, juste au coin de Hercules et, je n'invente rien de Achilles.
Yeniden finanse ettiğim araba, ikinci ipoteği kaldırmak için aldığım kısa vadeli kredi ve üçüncü nafakamla karışık ve bunlar da Mt. Olympus'daki eve yatırdığım her kuruşla karışık.
Ma voiture refinancée est amalgamée avec un emprunt à court-terme pour conserver la deuxième hypothèque, qui est amalgamée avec ma pension alimentaire numéro trois, amalgamée avec chaque maudit centime que j'ai investi dans ma propriété de Mt.
Mt. Olympus'daki evden bahsetmene sevindim.
Je suis content que tu mentionnes ta maison sur Mt.
Olympus A5, iniş için izin istiyoruz?
Olympus A5 demande la permission d'atterrir?
Olympus A5, izin verildi.
Olympus A5... Permission d'atterrir accordé.
Daha sonra Olympus kontrolü ele alacak.
Après ça, la précédente administration fûts remplacé. Olympus contrôle maintenant le monde.
Olympus Ütopya'yı yönetiyor.
Olympus est le gouvernement idéal que l'humanité cherchait depuis longtemps, une Utopie.
Görevim dışarıdakileri ve bu listede olan kişileri buraya OLYMPUS'a getirmek.
Ma mission est de trouver les gens de cette liste et de les ramener sur Olympus.
Böylece Deunan, Olympus vatandaşı oldun.
Alors Dunan, tu es un citoyen d'Olympus maintenant.
İçindeki I.N. ile beraber Olympusu yönetiyorlar.
C'est la structure R.N. qui gouverne Olympus.
Gaea tüm Olympus'u denetliyor.
Gaïa évolue avec le réseau et surveille tout sur Olympus.
Olympus ordusunun baş komutanı.
C'est le Commandant Général de l'armée d'Olympus.
Bioroidler Olympus'u yönetiyorlar.
les Bioroïds contrôlent Olympus.
Bunu zekice buldum. Olympus'a hoş geldiniz, Kaptan Kirk.
Tu es folle de moi, pas vrai?
OlympuS
- Eric's drunken tattoo ( Le tatouage d'Eric )
OlympuS
- Eric's Naughty No No ( Le truc osé d'Eric )
Olympus Dağı!
Le Mont Olympe!
Eğer yüklü bir komisyon alamaz ya da o harabeden kurtulamazsam aklıma Titanik gelecek.
Olympus, alors, le mot Titanic s'impose à moi.
Olympus'da buluşalım.
Olympus.