English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ O ] / Opium

Opium translate French

617 parallel translation
Aklında, içtiği zambak piposunun kokusu kalmış.
L'esprit peut-être encore embrumé par l'opium.
Eşyalarınız arasında bulduğumuz belgelere göre afyon ticaretiyle uğraşıyorsunuz.
Ces papiers trouvés dans vos malles prouvent que vous trafiquez de l'opium.
Afyon ticareti yapan bir Çinli'nin cezasının ölüm olduğunu biliyor musunuz?
Savez-vous que c'est la peine de mort pour un Chinois trafiquant d'opium?
Sizi afyon ticareti yaptığınız için değil trende bana karşı yapmış olduğunuz küstahlık yüzünden cezalandırıyorum.
Je ne vous punis pas pour l'opium, mais pour votre insolence dans le train.
Onunla kokain alırız, morfin, eroin, afyon hangi pislikten istersen.
À acheter de la cocaïne, de la morphine, de l'héroïne, de l'opium.
Silah mı yoksa afyon mu?
Armes ou opium?
Ağrıyan organlar için afyon.
opium pour les membres souffrants.
Afyonu mu bitti?
Elle n'avait plus d'opium?
Berrak bir suyu vardır, meyve ve çiçekler kaplı bahçeler. Ve tütün plantasyonları var.
Et les plantantions de tabac au soir tombant... rendent l'air grisant comme un opium.
- Şey... - Nakliyat işinde diyorlar ama bence kurt postlarında afyon ticareti yapıyor.
II est dans le transport maritime, mais je pense qu'il fait passer de l'opium en contrebande.
İçeri gelmek istiyorum, burası her ne ise.
J'aimerais beaucoup entrer. Ça ressemble à une fumerie d'opium.
Caddeleriniz hastalıklı ahlaksız kadınlar, açgözlü yankesiciler, fırsat kollayan esrarkeşler tarafından güvensiz yerler haline dönüştürüldü.
- Vous n'êtes plus en sécurité, avec toutes les filles de mauvaise vie, tous les pickpockets et les fumeurs d'opium qui traînent dans vos rues.
Afyon bağımlılığını teşhis edebilirim ancak. Senin bağımlılığın korkarım daha az bilinen ve daha tehlikeli bir bağımlılık.
Je peux diagnostiquer une dépendance à l'opium, mais votre dépendance est d'un caractère moins familier et bien plus dommageable.
Pirinç Rakısı, fahişe ve afyon! Her dinden insan..
l'alcool de riz, les religions, et puis les garces, et l'opium.
Bay Quentin, madem gevezelik yapıyoruz.. Çin'de hiç afyon dumanı çektiniz mi?
Dites-moi, M. Quentin, puisqu on en était aux indiscrétions, en Chine, vous fumiez l'opium?
Karımın ne düşündüğünü bilmiyorum, ama yazara göre... Çin ordusu saldırmadan önce afyonla kafayı buluyormuş. Üstleri başları dökülüyormuş, ekipmanları berbatmış, disiplin diye bir şey yokmuş.
J'ignore ce à quoi elle pensait, mais ce journaliste a dit que l'armée chinoise se gave d'opium avant de simuler une attaque, que leurs uniformes étaient nuls ainsi que leurs équipements, et qu'elle était indisciplinée.
Afyon cennetindeyiz ve afyonumuz yok.
Au pays de l'opium!
- Afyon ile ilgilenmiyorum.
Je ne vends pas d'opium.
Görev mülkünün ücra bir bölümünde afyon yetişiyordu.
De l'opium poussait sur les terres de la mission.
- Shing afyon soktu, bizim olduğunu söyledi.
- Shing a apporté de l'opium à bord.
Hayatınızda hiç Çin afyon mağarasına girmediniz galiba.
Vous n'êtes jamais venu dans une fumerie d'opium.
Özgürlük, silah ticareti, afyon, haşhaş, kif.
Liberté. Trafic d'armes. Opium.
"İyimserlik, insanoğlunun afyonudur."
Chère Markéta, l'optimisme est l'opium de l'humanité.
Yani iyimserlik, insanoğlunun afyonudur. Onu nereden buldunuz?
Pour toi, l'optimisme est l'opium de l'humanité.
Sanırım uyuşturucu kaçakçılığı yapıyorlarmış.
- Ils vendraient de l'opium.
Tek işitmek istediğim şey, toplanıp çubuk içen arkadaşlarla ilgili, birtakım tartışmalar var. Onlar caddelerde biletleri satmamış olsalardı biz bugün burada, bu güzel yeşil yerde gezip korkusuzca ot içemeyecektik.
Je vais vous chanter quelque chose... qui parle des discussions... que j'ai souvent avec des amis, en fumant de l'opium, quand on ne vendait pas de papier à rouler dans la rue et qu'on ne se baladait pas comme aujourd'hui
Buralarda afyon içilmesine müsaade etmem.
Je vends du whisky. Les fumeurs d'opium, je les vire.
Tan Sze ile aramızda hala büyük bir çekişme var! yakınlarda büyük bir kapışma yaşanabilir!
Tan Si ne lâchera pas l'opium comme ça, il faudra peut-être montrer les crocs.
Ve afyon pazarlığı yapacaklar!
Ils lui livreront l'opium.
Artık Afyon ticareti bizim elimizde!
Désormais, nous contrôlons l'opium.
Sanırım içine afyon gibi bir şey koyuyorlar.
Bourrées d'opium, je parie.
Afyon denen bir ilaç.
Un remède appelé "opium".
Afyon mu?
Opium?
Afyonun etkisi yavaşça üzerinden kalktıkça ızdırap çekmeye başlayacaksın!
Une fois l'effet de l'opium dissipé, vous agoniserez!
İç şu afyonu.
Fumez de l'opium.
Afyonun etkisi azalınca, ızdırap çekeceksin!
Une fois l'effet de l'opium dissipé, vous agoniserez!
Afyonun etkisi gerçekten böyle mi oluyor?
Est-ce vraiment un homme affecté par l'opium?
Duyduklarıma göre, Gishiro yabancılarla birlikte, afyon kaçakçılığı yapıyormuş.
Vivant, Gishiro était soupçonné de trafic d'opium avec des étrangers.
Ama... Tam da polis peşindeyken bu olay, senin için, bulunmaz bir fırsattı böylece kendini ölmüş gibi gösterebildin!
Mais la police étant après toi pour trafic d'opium, ce naufrage te donna la parfaite opportunité... d'orchestrer ta propre mort!
Afyon!
De l'opium!
Christina bizim görevimiz, bu barbar ülkeyi ikinci bir uyuşturucu savaşına boğmak.
Christina, notre mission ici est de faire de ce pays barbare le théâtre d'une nouvelle guerre de l'opium.
Savaş yaklaşırken en iyi para kazanma yöntemi afyon satışı gibi duruyor.
L'opium et la guerre sont les meilleurs moyens de s'enrichir.
DEVRİM ENTELLEKTÜELLERİN AFYONUDUR
LA RÉVOLUTION, C'EST L'OPIUM DES INTELLECTUELS
Bu seni uyutacak. Ama ben uyumak istemiyorum!
Un mélange d'opium et de rhum, tu vas dormir.
- Afyona karşı zaafım var.
- J'avais une faiblesse pour l'opium.
Şu ahmak Karl Marx, din insanların afyonudur, demiş.
Ce crétin de Karl Marx disait : "L'opium, c'est... " la religion du peuple. "
"Yarından sonraki gün, bilgiyi opium odasının sahibine vereceksiniz ve karşılığında negatifi alacaksınız..."
"Après-demain, Lady Leslane, " vous irez voir le propriétaire " de votre fumerie d'opium favorite,
Paragorik bu. Afyon türevi.
- Parégorique, base d'opium.
"İyimserlik, insanoğlunun afyonudur."
" L'optimisme est l'opium de l'humanité.
- Afyonu kim satıyor? Sen mi? - Hayır.
Qui leur vend l'opium?
Suikastçi Shino...
Shiro l'assassin... avec l'opium et ce sexe sans fin...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]